BU ŞEHİRDE YAŞAMAK

53 yıllık ömrünün ilk beş ve son 25 senesi hariç Trabzon’da geçen çeyrek asırlık ömrümde acı tatlı o kadar hatıralar biriktirdim ki anlatabilmek için yeni bir eser kaleme almalıyım belki de. Görevimiz gereği birçok il ve bölge gezdim. Her insanın doğduğu ve doyduğu yer aslolandır elbette.

Belki her istediğimize tez elden kavuşamıyoruz. Her şeyimiz dört dörtlük de değil bildiğiniz gibi. Hastanesi, okulları, sineması, tiyatrosu, hali, hamamı ve daha birçok şeyden mahrum yaşadığımız da doğrudur. İş sahaları da dört dörtlük değil. Tarımı, ticareti, turizmi ve dahi birçok alanda yokları oynuyoruz malumunuz.

17 Ağustos 2022 tarihinde teyzemin kızı Seyhan’ı genç yaşında toprağa vermek için Trabzon’dayım. Yağmur yağmasına rağmen Trabzon’da kaldığım üç dört saatlik zaman zarfında boğucu nemden dolayı tepeden tırnağa suların içinde perişan oldum dersem inanın.

Hani Rabbim kulunu sevindirmek için önce eşeğini kaybettirir ve sonra da buldurur ya bizimkisi o hesap. Hani şaire sormuşlar;

"Üstad Ankara’nın neyini seviyorsun..?”

Şair de cevap vermiş;

“İstanbul’a dönüş gününü…”

İşte benimkisi de o hesap. Üstüne şiirler karaladığım Trabzon’un ben artık Gümüşhane’ye dönüş günlerini seviyorum. Ninem, dedem, beni dünyaya getirme sebebim annem Trabzon’da yatmasına rağmen vasiyetim Gümüşhane Demirören Köyü kabristanlığında yatan babamın sağ tarafı olmasıdır mezarım.

Aşırı ısınma, küresel etmenler, çevre kirliliği, bozulan tabiat, kirlenen dünya, delinen atmosfer ve dahi birçok sebeplerden dolayı Trabzon’un ana merkezi ve benzer sahil kentleri yaşanılır olmaktan çıktı. Yarın öbür gün Trabzon ve İstanbul’daki doktorlar reçetelerine ilaç yerine Gümüşhane’nin eşsiz güzellikteki köylerini, yaylalarını, sularını ve abı hayat havasını ilaç niyetine yazmazsalar bende bir şey bilmiyorum.

Her şey aslına rücu eder mukabilinden bugün Gümüşhane’ye tersine göçü görmekteyiz. Bilhassa büyük şehirlerde nadir de olsa ev sahibi olamayan Gümüşhaneli memur hemşerilerimiz daha az kira vermek adına tayinlerini buraya aldırmaktadırlar. Bunun yanında trafik, sosyal ve kültürel çevre, deforme olmuş olan toplum ve her türlü çarpıklık ve sapkınlık karşısında evlatlarına ulaşamayan aileler kurtuluşu yıllar sonra doğdukları toprakların ana kucağında aramaya başladılar.

Yıllar evvelinden terk ettikleri baba ocaklarının paslanan kilitlerini söken hemşerilerimiz yavaş yavaş daha uzun süre bu toprakların havasını teneffüs etmeye başladılar. Kafaları rahat, çocuklarının emniyetinden emin, korkusuzca ve huzur içinde kapısına kilit vurmadan uyumanın tadına varıyorlar.

Sarhoş naraları, cinayetler, tahrikler, tacizler, tecavüzler, acaba akşama sağ salim eve varır mı korkusu yaşamadan kısıtlı olsa da bahçelerinde domates salatalık ekmekle meşgul emekliliğinin tadını çıkarmaktadırlar.

Ancak antrparantez yıllar öncesi kardeşçe bir arada yaşayan hemşerilerimizin dışarda aldıkları yoz kültür yüzünden sürekli maraz çıkaranlarını da görmek mümkün. Dün köyde bizim kapıdaki eşeğe muhtaç olan bazı kendini bilmezlerin bindikleri mercedes, yaptırdığı tripleks bina ile diğerlerine tepeden bakmalarının da önüne geçemiyoruz maalesef.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ahmet Demirsoy
Ahmet Demirsoy - 2 yıl Önce

Taşı gediğine koymak diye buna denir ağzınıza emeğinize yüreğinize sağlık

kenan okumuş süleymaniyee
kenan okumuş süleymaniyee - 2 yıl Önce

hocam agzına ve gönlüne saglık

Mehmet Hayal
Mehmet Hayal - 2 yıl Önce

Kalemine yüreğine sağlık üstadım duygularımıza tercüman oldun