Sanırım, bu günlerde sorulması gereken iki önemli soru: Demokrasi nedir? Ve Demokrasilerde hak aramak için başvurulan her yol mubah mıdır? Soruları olmalı. Herkesin malumu demokrasi: Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimidir. Halkın bu egemenliğini nasıl kullanacağıda demokrasilerde bellidir. Gelelim ikinci sorunun cevabına, demokrasilerde hak aramak için başvurulan her yol mubah değildir. Dünyanın gelişmiş hiçbir demokrasi ülkesinde, vurup kırarak, yakıp dökerek,  kamu malına zarar vererek, esnafın malına zarar vererek hak aranmaz. Ve aranmamalıdır. Tabii ki demokrasilerde hak arama vardır. Ama bunun yolu yordamı bellidir. 

Demokrasinin kazanımları sayesinde, genç nesilleri, çağımızın gereksinimlerine uyarak, yeni eğitim anlatışıyla yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu eğitim anlayışı: Araştıran, okuyan, sorgulayan, hakkını arayan, haksızlıklar karşısında susmayan, ötekileştirmeyen, komşusunun derdiyle hemdertleşen, hepsinden daha önemlisi adaletten yana taraf olan bir nesil… Bu kazanımları yok etmek isteyenlere fırsat verilmemelidir. Çünkü üzerinde yaşadığımız bölge tarih de nice medeniyetlere mezar olmuş bir bölgedir. Tarihin her döneminde bu cennet vatan toprağında gözü olanlar olmuş ve bu toprakları ele geçirmek için nice entrikalar çevirmişlerdir. Yakın tarihimizde de kardeşi kardeşe kırdırmak istemişler ve bir nebzede olsa bunu başarmışlardır. Bizler büyük bir milletin çocuklarıyız ve büyük tecrübelere sahibiz. Bazı karanlık odakların ülkemiz üzerinde oynayacakları oyunlara çok dikkat etmemiz gerekir.

Sevgili okurlar, bu kadar derin sularda yüzerken birden aklıma bir Temel fıkrası geldi, bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Temel tır şoförlüğü yapmaktadır. Bir gün tırla yük taşırken oldukça eğimli bir yola girer. Tır çok hızlanır ve birden fren patlar. Eğer bu hızla devam ederse yolun sonunda şehrin içine dalacaktır ve büyük bir felaket yaşanacaktır.

Temel'in tırı durdurması için ya sağa ya da sola çevirip hızını kesmesi lazımdır. Sağa bakar sağda kalabalık bir pazar yeri vardır. Sola bakar solda ise bir çocuk tek başına oynamaktadır. Temel düşünür "tırı sağa çevirirsem pazara girerim ve yüzlerce kişiyi öldürürüm. Bari sola çevireyim de sadece bir çocuk ölsün." böylece tırı sola çevirir ve olay olup biter.

Ertesi gün Temel'i tırla pazar yerine girip yüzlerce kişiyi öldürmek suçundan mahkemeye çıkarırlar.

Hâkim sorar "oğlum madem tırı bir tarafa çevirmen gerekiyorduysa niye sol taraftaki tek çocuğa taraf değil de sağdaki pazara çevirdin. Temel yanıtlar" vallahi hâkim bey ben çocuğa taraf çevirdim ama çocuk pazara kaçtı."

Bugünlerde tır filolarını direk pazarlara sürecek dış mihraklara dikkat!  Allah bu yüce milletin yar ve yardımcısı olsun!