GEZİ OLAYLARI, TÜRKİYE İÇİN 3. DÜNYA SAVAŞI İDİ…

            Hâlâ anlamamış olanlar olabilir, Ama, 28 Mayıs 2013 tarihinde başlayıp Haziran 2013 ayında doruk noktasına çıkan Taksim Gezi Parkında başlayan olaylar Türkiye için 3. Dünya savaşı niteliğinde olan olaylardı…

Allah’a şükür bu savaş çok ucuz atlatıldı. Yedi düvelin el ele verip nasıl planlar yaptıklarını, nasıl dört koldan saldırdıklarını gördük. Şer güçlerin nasıl isyan provaları yaptıklarını gördük. Bu milleti, emsali görülmemiş bu badireden Allah korudu.

Taksimdeki masum ağaçlar bahane dilerek, yurt içi ve yurt dışından yüzlerce, binlerce  organizasyonun plan ve tahriki ile şer güçler yakıp yıkmaya ve talan etmeye başladılar. Bu milletin bağımsızlık sembolü olan Cumhurbaşkanlığı’nı, TBMM’yi ve Başbakanlığı ele geçirip, yakıp yıkmaya ve o gece tüm dünyaya Türkiye’de yeni bir ihtilalin olduğu görüntüsünü vermeye çalıştılar ama, herkesin bir hesabı olduğu gibi Yüce Allah’ın da bir hesabı vardı vardı ve bu milleti yüce Rabbim korudu.

Taksim Gezi parkı olayları ile başlayan başkaldırı ve isyan teşebbüsleri için, bazı tarihçiler son iki yüz yıl, bazı bilim adamları da son yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı en tehlikeli olaylardı tespitini yapıyorlar. Sözün kısası, dünya, 3. Bir dünya savaşını bekleyedursun, Türkiye bu savaşı maalesef yaşadı ve Allah’ın izniyle atlattı.

Gezi parkı olayları şunu gösterdi ki; Türkiye’de hangi hükümet olursa olsun, TBMM’de kaç milletvekiline sahip olursa olsun, düşman her an tetikte beklemektedir. Hem de yanına tüm dünyayı alarak…

Düşman uyumuyor. Düşman sadece silah değiştiriyor, kılık değiştiriyor. Dün tabanca, tüfekle saldıranlar, “bugün yeşili koruma” silahı ile saldırdılar. Dün meydanlarda toplananlar, bugün internet vasıtasıyla, sanal alemde, twitter, facebook ve benzeri sosyal medyanın ağlarında toplanıp örgütlendiler. Yani sadece değişen silah adları, toplanma mekanları oldu. Ama, düşman, düşmanlığından, hırsından, kininden, yakıp yıkmasından bir şey kaybetmedi…

Gezi olayları, muhafazakâr ve sağ kesimin, yeni dünya savaş tarzına hâlâ alışık olmadığını gösterdi. Bir gecede twitter ve facebook gibi sosyal medya organizasyonları ile yapılan eylemlere muhafazakar kesim alışık değildi ama, bunların ne kadar önemli olduğunu son bir ay içinde öğrendi...

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek, bas bas bağırıyor, adeta yalvarıyor, muhafazakâr sağ görüşlü insanların yediden yetmişe twitter ve facebook gibi sosyal medya kullanımını bir an önce en üst düzeyde öğrenmesi gerektiğini söylüyor. Biz de Sayın Gökçek’e katılıyoruz... Bir de bunun yanında cesaretli olunmasını söylüyoruz.

Biz bugün cesaretli olmazsak, yarın ihtilal heveslileri bu ülkede hiçbir muhafazakâr insan sağ bırakmayacaktır. Bugün, bir şeye karışmayıp, kenarda durmayı tercih edenler” bu ihtilal heveslilerinden, gözü dönmüş millet, memleket, bayrak, demokrasi ve polis düşmanlarından yarın medet umacağını zannetmesinler.

Bu yakıp, yıkma, bu vandalizm heveslileri kendilerini her ne kadar “demokrat” göstermeye çalışsalar da yapılanlar ortada… Yarın Allah göstermesin, herhangi bir şekilde ülke yönetimini ele geçirecek olsalar, bütün muhafazakârları, inanan insanları asıp, keserler. Onun için, yapılacak iş;  taşkınlığa girilmeden,  cesaretli olunmalı, hukuk ve kanunlar ölçüsünde bu şer güçlerle medenice mücadele etmesini bilmeli ve mücadele etmelidir.

Bugün her evde, her vatandaşımızda neredeyse birer ikişer cep telefonu olmasına rağmen ve bu telefonların da pek çoğu internete açık olmasına rağmen ve evlerin çoğunda internetli bilgisayarlar olmasına rağmen, özellikle muhafazakâr sağ kesim ailelerde toplumsal olaylara karşı koyuş refleksi maalesef yok denecek kadar azdır.

Taksimde yaşanan bu olaylardan sonra; vatanını, milletini, dinini, maneviyatını seven her Türk vatandaşı sosyal medyayı kullanmayı öğrenmeli ve toplumsal olaylara gerekli tepkiyi vermesini bilmeli, cesur olmalıdır. Bu büyük bir vatan borcudur.

Bu ülkede herkesin, her sağ – muhafazakâr insanın en az Bir Sayın Recep Tayyip Erdoğan kadar, Bir Sayın Melih Gökçek kadar ve şer güçlerle mücadele etmek için bütün himmet ve gayretini sarf eden ve günlerce gözü uygu görmeyen isimsiz kahramanlar kadar,  cesaretli, dikkatli ve hassas olması gerekir. Türkiye 3. Dünya savaşını atlatmıştır ama, dördüncüsü, beşincisi, altıncısı her an gelebilir…

Yapılacak iş; uyanık olmak, cesur olmaktır. Vatan, millet hainlerine, onların “demokrat” peçeli gösterişli yüzlerine aldanmadan, gördüğümüz, duyduğumuz en küçük bir tehlikeyi ilgili makamlara bildirmek, hukuk ve demokrasi normları içinde en üst seviyede mücadele etmektir.

Allah, milletimizin yar ve yardımcısı olsun.

YORUM EKLE