GÜNDEMDEN SEÇMELER

Gündemden Seçmeler derken o kadar çok seçilecek şey var ki? İşte bazıları:

Lanetli Virüs…

İki haftadan beri sizlerinde malumu olduğu üzere gündemin konusu Lanetli Virüs. Hani, “koranavirüs” var ya!.. İşte O. Alınan tedbirler yeterli olmasa idi, bizi ve memleketi ezip geçecekti. Ama geçemedi. Ülkemize ve Milletimize yönelik girişilen bir çok saldırı gibi, bu salgın da inşallah teğet geçer ve def olup gider. Uğramadığı ülke, yakalamadığı insan bırakmayan lanet olası bu virüs, insanlarda korku algısının yanı sıra şuursuzlaşmalarının da sebebi olmuştur. Bir yılda satılamayan kolonyalar bir saatte tüketildi. Düzinesi 12 TL. olan maskeler şimdilerde 150TL.ye satılmaya başlandı.

Hasılı, virüsün aşısı var mı, bilmiyorum? Herhalde yok. Ancak komplo teorisyenlerine göre olduğu söylentisi yaygın. O halde ne yapalım? Derseniz. Sağlık Bakanı Sayın KOCA’nın ifade ettiği gibi : “Risk ciddi. Çözüm basit.” O da temizliğe önem vermektir. Bu bağlamda Gümüşhane genelinde Valimiz, Kamuran Taşbilek, ve Belediye Başkanı Ercan Çimen’in gecikmeden ele aldıkları izolasyon çalışmaları, basın toplantısı ile halkı bilgilendirmeleri. Merkezi hükümetin emirlerini halkla paylaşarak çözümün bir parçası olma hususundaki gayretleri her türlü takdirin üzerinde olarak değerlendirilmiş olup, kamuoyunda büyük bir güven duygusu içinde memnuniyetle karşılanmıştır.

Ali Babacan ve DEVA partisi

Edindiğim ve edilen ilk intiba. DEVA partisi derde deva olamayacak. Sosyal medyada isim olarak beğeni topladı ama Ali Babacan’ın mesajları sıradan yapılan toplantılardaki konuşmalar türündendi. Hep iktidara yüklendi muhalefet hakkında hiç söz etmedi. Geçen haftalarda yerel gazetelerimizde bir meslektaşımızın irdelediği Adalet anlayışı Babacan’ın ne kadar toy olduğunu göstermesi bakımından okumaya değer bir yazıydı. Parti kurmasına destek veren ve yol arkadaşları olduğu söylenenlerden hiç birisi parti toplantısında yoktu. Yazılı basına yansıyanlar doğru ise, Sayın Babacan, “Şartlar normal değil” olmadığı için de bize gönül veren arkadaşlar burada yok. Keşke hepsi burada olsaydı” demiş. Şimdi siz siz  olunda Gümüşhane deyimiyle: “Haydi ! buyur buradan yak” demez misiniz”?

Efendim yeni bir oluşum diyeceksiniz. Ülkenin idaresine talibim diyeceksiniz. İktidarı devireceğiz diye sahaya çıkacaksınız. Ama “akıl verenler” korku içinde olacak, ortalıkta görünmeyecekler. Biz bunların kim olduğunu yazmayalım varın siz arayın bulun. Ancak bir siyasetçinin dediği gibi Siyaset; "korkakların, pısırıkların, kararsızların, cesaretsizlerin" işi değil diyerek, Rahmetli Özal’ın: “Ülkemin kalkınması ve refahı için bir Özal feda edilecekse bunada hazırım” sözünü hatırlatarak yetinelim..

16 Mart 1848 Öğretmen okullarının kuruluşu

Türk Milli Eğitimi Tarihinde önemli bir kilometre taşı olan 16 Mart 1848 Muallim yani Öğretmen Okullarının kuruluş tarihidir. Ne mutlu bizlere ki? Bu kutlu yuvaların 172. kez yıl dönümünü kutlama bahtiyarlığına erişmiş bulunmaktayız. Bu tarihten günümüze kadar yani Muallim mekteplerinden eğitim fakültelerine kadar yaşanılan süreçte öğretmen yetiştirmede çeşitli arayışlar içerisinde bulunulmuş ancak son gelinen noktada dahi üzülerek söylüyorum öğretmen statüsü hizmet öncesinde ve sonrasında kalıcı ve uygulanabilir bir sonuca bağlanamamıştır.

Hatta, Muallim, namı diğer öğretmen okullarını kuran Tanzimatçıların “öğretmensiz eğitim olamayacağı, çağdaş eğitim ve öğretimin medrese yoluyla değil,ancak mesleğin gereklerine göre modern yöntemlerle yetiştirilecek öğretmenlerle mümkün olacağına dair düşüncelerinin de gerisinde kalınmıştır.”

Son yüzyılda muallim mektepleri. Eğitmen kursu. Köy enstitüsü. Öğretmen okulu Eğitim Enstitüsü. Eğitim Yüksek Okulu. Dil tarih-coğrafya fakültesi üniversite bünyelerindeki filolojiler. Yüksek öğretmen okulları gibi öğretmen yetiştiren kurumlar 1982 deki YÖK kanunu ile lağvedilip işin üniversitelere havale edilmesi ile birlikte öğretmenlik mesleği meslek halinden çıkıp bir geçim metaı haline geldiğini ne yazık ki söylemek zorunda kaldım. Üniversiteler iddialı konuştu. Bunu biz yaparız diye.  Görünen köy kılavuz istemez. Bu gün öğrenme var ama eğitim yok.

Konu uzun şöyle bağlıyayım. Temel amaç çocuğun eğitilmesidir. Dersler bir vasıtadır.  Bu anlayışta öğretmenler hizmet öncesinde yetiştirilirseler ülkenin kalkınması hızlanır, toplum için yararlı bireylerin yetiştirilmesi ancak mümkün olur, diye düşünmekteyim.

Tüm öğretmenlerimizin Bu mutlu gününü içtenlikle kutluyorum. “Ben milletime hizmet ettim” diyen öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Nöbeti bizlere devrederek  ebedi aleme  göçen ağabeylerime ve ablalarıma da  Allahtan rahmet diliyorum.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ahmet Çağıldak
Ahmet Çağıldak - 4 yıl Önce

Saygıdeğer öğretmenim ve değerli büyüğüm, iyi ki sizler gibi insanlar var da bizler nitelikli bilgi, vefa örnekleri ve bunların yanı sıra güvenilir haberlere ulaşabiliyoruz.
Varolasınız!

yusuf sadık
yusuf sadık @Ahmet Çağıldak - 4 yıl Önce

Değerli dost insan.. Sayın Ahmet çağıldak..
yazımızı okumanız ve yorumlamanızın bana bahşettiği onuru paylaşmak isterim..
Bu köşede yazdığım yazılar için iddialı değilim ama konulan hedefe yani çağdaş meeniyet seviyesinin üstüne çıkmada iddialıyım.. Bu da ancak Eğitimde ki başarımızla mümkün olabilir.. Finlandiyada olduğu gibi sinelman öncülüğündelki bir avuç aydın ve öğretmenlerle.. yobazlarla olmayacağını zaten biliyorsun..