Ara
Gümüşhane
Parçalı bulutlu
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28
GÜNÜMÜZ “KÖZKAMAN”LARI

GÜNÜMÜZ “KÖZKAMAN”LARI

YAYINLAMA:

Destan; 'bir milletin tarihinde gerçekleşmiş ve unutulması mümkün olmayan bir olay üzerine söylenmeye başlayıp gelişmesini asırlarca devam ettiren, milletin kederini, sevincini, coşkusunu, heyecanını yansıtan millî eserlerdir. Kültürlerarası iletişimin ve milli kimlik bilincinin oluşmasında büyük rol oynayan destanlar milletlerin hafızası sayılır. Türk Tarihinin en büyük destanlarından olan Manas Destanı da Kırgız Türklerinin tarihi mücadelesini anlatır. Destanda Manas, dağılmış ve esir düşmüş halkını bir araya toplayarak bağımsızlık mücadelesini kazanmıştır. Düşmanlarını yenip devletini güçlü kılan Manas’ı yenemeyeceğini anlayan düşmanları, kendi öz amcasını kaçırarak amcası ve çocuklarını kendi milletine düşman olarak yetiştirmiş ve sonunda kendi kanından bu hainler, Manas’ı kalleşçe pusuya düşürüp öldürmüşlerdir. Destanda bunlara “Közkaman” denilmiştir. 

“Közkaman” terimi ilk defa Manas Destanı’nda geçmiş olup, anlam olarak “bilerek ve isteyerek kendi halkına ihanet eden, öz varlığı yabancılaşma içinde olan, öteki diye tanımlanan ve kimlik yitimi ile karşı karşıya kalan, kendi çıkarlarını düşünen kişiler” olarak anlatılır. 
Közkamanlar öz kültüründen uzak hatta mensubu olduğu ırkın diline bile hakim değillerdir. İkinci bir dil kullanırlar. Gelenek ve göreneklerini terk etmişlerdir. Bu kimseler adını, milletini, dinini değiştirir. Menfaatleri doğrultusunda hareket eden közkamanlar, gücün yanında yer alarak kendi halkına yüz çevirir. Onlara yabancılaşır, topraklarını terk edip kendi milli tarihini yok sayarak milletine ihanet eder.  Dolayısıyla bu kavram ihanet kavramı ile aynı anlamda kullanılır.

Közkaman ile Mankurt kavramları birbiriyle çok karıştırılmaktadır. Mankurtluk terimi ilk olarak ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” romanında, Nayman Ana Efsanesi olarak geçer. Çinlilere esir düşen ve Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak güneş altında bırakılırmış. Deve derisi kurudukça gerilir ve gerilen deri, başı mengene gibi sıkar ve acı vererek kişinin aklını yitirmesine neden olurmuş. Böyle bir kişi bilinçsiz, sahibinin her istediğini sorgusuzca yapan, düşmanının kuklası olmuş zavallı bir köleye dönüşürmüş. 
Mankurt ve Közkaman arasındaki en büyük fark; mankurt aklını yitirmiş bilinçsiz hainken, Közkaman akıllı ancak özbenliğini  bilerek satmış yani bilinçli haindir. 

Günümüzde “Mankurt” olmak için deve derisi şart değildir. Geçmişine, kültürüne, kendi köklerine sırt çeviren bireyler, sonunda birer mankurt olarak karşımıza çıkar. Teslimiyetçilik, kimlik kaybı, yabancılaşma ve bir rejime, ideolojiye yahut düşünceye körü körüne bağlanma durumu da “Mankurt” tipini ifade eder. Ülkemizde özellikle 2000’li yıllara kadar uzun süre uygulanan batı hayranlığı politikası, milletimizi kendi tarihi, kültürü, dili ve özbenliğinden uzak tutmaya çalışmıştır. “Bizden bir şey olmaz”, “ne kötülük çıkarsa bizden çıkar” sözleriyle insanımız kendi değerlerinden adeta utanır hale getirilmek istenmiştir. Yapılan filmler, öne sürülen siyasi figürler değerlerimizi karalamakta adeta yarışmışlardır. Sonunda da özüne yabancılaşmış, ötekileşmiş ve milli kimliğini kaybetmiş “Mankurt”lar veya milli kimliğini, köklerini umursamayan, menfaati için vatanına düşman olabilen, “Közkaman” haline gelmiş insan tipleri oluşturulmuştur. 

2002 AK Parti İktidarı sonrasında, Milli Teknoloji hamleleri ve savunma sanayideki atılımlar insanımızın özgüvenini tekrar yerine gelmesini sağlamıştır. Baykar, Aselsan, Tusaş, Havelsan gibi başarılı şirketler tersine beyin göçünü sağlamıştır. Dünya literatürüne geçen “One minute ve Dünya 5’ten Büyüktür” sözleri, özellikle ABD ve AB liderleri karşısında ezikliği reddedip dik duruş sergilenmesi halleri insanımıza tekrar güvenini kazandırmış, Karabağ-Libya-Suriye operasyonlarındaki başarılarımız dünyada ve özellikle de Türk-İslam coğrafyasında itibarımızı artırmıştır. Bölgesel güç haline gelen ve dünyada saygın bir konumda bulunan ülkemizde, ekonomi başta olmak üzere, bazı sorunlarımızın hala mevcut olduğu gerçektir. Ama birlik olduğumuz, ülkemize ve devletimize sahip çıktığımız taktirde bu sorunlarında üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Yeter ki içimizdeki Mankurt ve Közkaman’lara fırsat vermeyelim. 

Muhtaç olduğumuz kudret; tarihimizde, değerlerimizde ve damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur…

Av. Ali Haydar DERELİ   21.04.2025

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *