İNSANI YAŞAT Kİ...

Devlet kendi otoritesi üzerinde bir başka otorite kabul etmez. Zaten durum böyle olduğu sürece devletin tanımı tam manası ile kabul görür. Kişi, kurum, kuruluş ya da hiçbir cemiyet devletin otoritesi üzerinde değildir. 

Saydığım bu guruplar devlet çatısı içerisinde devletin kendilerine çizdiği sınırlar kadar özgürdürler. Devlet bünyesi altında bulunan herkesi kontrol eder etmekte ister. Bu onun en doğal hakkıdır. Bu tip faaliyetler için ise devlet çok farklı yol ve yöntemler izler. Ve unutulmamalıdır ki devlet her işini resmi yapar. 

Peki devlet hiç resmiyetin dışına çıkmaz mı? Bu soru aslında asırlardır cevabı bilinen ama kimsenin bildiği bu cevabı dile döküp söyleyemediği soruların da başında gelir.   Unutulmaması gereken bir nokta vardır ki devlet resmiyetin dışına bel bağlamaz. 0Lakin bünyesinde bulundurduğu kişi, kurum, oluşum, cemiyet ya da cemaat kavramıyla ifade edebileceğimiz kesimlerin faaliyetlerine yön verme potansiyeline sahiptir. Kişi ve gurupları isteği doğrultusunda kullanabilme potansiyeli devletin kendi yaşam refleksidir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmiş dönemlerinden de hatırlanacağı üzere bunun pek çok örneği vardır. İktidarların kendi zihin dünyalarına gören şekil alan kurumlar arası çatışmalar bazen çok kanlı şekillerde sonuçlanabiliyordu. Sağ sol olaylarının yaşandığı dönemlerde Komünizmi kendisine tehdit olarak gören yöneticiler farklı oluşumların önünü açmış, bu oluşumları kullanmış lakin sonrasında yine en ağır şekilde cezalandırmıştır. Yine terör meselesinde resmi yolların dışında devletin içerisinde yapılanan JİTEM, pek çok gayri resmi meseleye imza atmış ancak gelinen noktada yine devlet tarafından ortadan kaldırılmıştır. Özetle anlayacağınız devlet her işi yapar lakin her yüzünü kimseye göstermez. 

Lakin özenle üzerinde durmak istediğim bir mesele var ki o da şudur; Devlet hiçbir işini “ zannettim” duygusu üzerine yürütmez. Evham kokan anlayış devletin hiçbir damarında bulunmamalıdır. Bir insanın kuzey’e doğru efkârlı efkarlı sigara içiyor olması kişiyi Komünist yapmayacağı gibi, yüzünü çöle dönmesi de İslamcı yapmayacaktır. Efendim ben böyle zannediyor, zannımca şöyle olabilir, zannettiğim kadarıyla başlayan cümleler devlet ağzı değil sokak ağzıdır ki bu durum insanların devlet otoritesine karşı tavır ve duruşlarını değiştirecektir. Son zamanlarda çok fazla duymaya başladığımız bu cümleler yüzünden vatandaş- devlet bağı kopmuş, kişilerin kafasındaki devlet imajı zedelenmiştir. 

Toplumun ekseriyeti kendilerini görünmeyen bir gözün takip ettiğini ifade etmektedir. Evet devlet vatandaşını görünmeyen bir göz gibi takip eder lakin açık kollamak için değil, vatandaşının güvenliğini temin için bunu yapar. İnsanlar bu duygudan uzaklaşmış, dolayısıyla söylemek istediklerini gizlemeye başlamışlardır. Unutulmamalıdır ki kişi kendi devletinden gizlemeye başlamışsa başkasına aşikar etmeye yaklaşmış demektir. O yüzdendir ki devlet kendi bünyesindeki kurum kuruluş ya da kişilerin kendisinden fazla konuşmasına, kendi otoritesinin üzerinde işler yapmasına engel olmalı ve vatandaşta kaybolan imajını tazelemelidir. 

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ikliminde büyümüş bir medeniyetin, temsil makamında oturanların uyması gereken kural yine o iklimin yüce ufuklarında gizlidir. 

YORUM EKLE