KIBRIS OYUNU DEVAM EDİYOR

Dış gündemin en önemli konusu olarak, 13 Aralık 2006 Tarihinde Demokrat Gümüşhane Gazetesinde kaleme aldığımız köşe yazımızı konunun önemine ve güncelliğine binaen 10 yıl sonra ısrarla tekrar sizlerle farkları katarak paylaşmak istedik. Zira

1 Aralık'ta bir araya gelen Akıncı ile Anastasiadis, 9 Ocak'ta İsviçre'de bir araya gelmeye, 12 Ocak'ta da müzakerelerin son aşaması olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılacağı garantörler zirvesi düzenlenmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

BM Kıbrıs Özel Danışmanı Eide 9, 11 ve 12 Ocak tarihli yeni bir takvim açıkladı.9'unda liderler Cenevre'de bir araya gelecek, 11'inde harita sunacaklar, 12'sinde de garantör ülkelerin katılımıyla KIBRIS KONFERANSI yapılacak.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın Cenevre'ye; “ Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılacağını” açıkladı.

İngiltere,  alçak bir üslûpla gerekirse Theresa May'ın da orada olacağını duyurdu.

Şimdi on yıl öncesinden bu güne doğru gelelim.

"Son günlerde malumumuz ki gündemi oluşturan konu Kıbrıs ve AB süreci... Bir liman manevrası ile hamlesini yapmış olan Türkiye doğrumu yaptı yanlış mı yaptı tartışıla dursun, internette gezinirken gözümüze çarpan,  kamuoyunun pekte duyduğunu  sanmadığımız   Kıbrıs ile ilgili Kıbrıs'ta petrol yataklarının olduğu ve dönen senaryolar...        

KIBRIS ADASININ ENERJİ KAYNAKLARI

Annan planında, tüm doğal kaynakların "Ortak Devletin" denetimine verildiğini, Kuzey Kıbrıs'ta akan derelerin  dahi   ortak  devletin kontrolünde olacağını, Kıbrıs Türklerinin AB'ye uyum çalışması yapmadan acele AB'ye alınmak istenmesinin arkasında yatan en önemli unsurun bu olduğundan bahsediliyor. Girne-İskenderun arasında da zengin petrol yatakları mevcuttur. Bu konu ile ilgili TPAO'nun sismik gemisinin raporları mevcutken herhangi bir şey yapılmamaktadır. 2004 yılında  Kıbrıs'ın   kuzeyinde Girne - İskenderun arasında ve güneydoğusunda  Kıbrıs - Suriye - Lübnan - İsrail - Mısır arasındaki bölgede dünyanın en zengin gaz ve petrol yataklarının olduğunun ortaya çıktığını, bütün bunların bilindiğini ancak diğer tartışmalar yanında bunların gözden kaçtığını ve yeterince önemi üzerinde durulmadığı belirtilerek, Kıbrıs adasını çevreleyen sularda 8 milyar varillik petrol rezervi bulunduğu, Kıbrıs ile Mısır arasında Ada'dan 50 deniz mili uzaklıkta ve denizin yaklaşık 2 km altında zengin petrol yatakları tespit edildiği yönünde ciddi  iddialardan bahsedilmektedir. ABD ve İngiltere'nin Kıbrıs sorununa müdahil olmasının ve Güney Kıbrıs'ın apar topar üyeliğe kabul edilmesinin altında petrolün yattığının aşikârlığı, AB ve ABD, Kıbrıs adasının tümünü AB'nin içine almak suretiyle, Doğu Akdeniz'deki petrol ve gaz rezervlerimizin  tümünü kontrol altına almaya çalıştığı, bunu yaparken iki hususu göz önünde bulundurdukları birincisi Türkiye'yi bu rezervlerin uzağında tutabilmek, ikincisi de başlatmış oldukları çalışmalara uluslar arası hukuk kılıfı uydurmaya çalışmak. Uluslar arası deniz hukukuna göre, petrol ve gazın bulunduğu bölgeyle ilgili herhangi bir siyasi sorunun bulunmaması lazım. Bu bölgede şu anda bir siyasi sorun var ise bu siyasi sorun devam ettiği sürece burada hiçbir araştırma yapılamaz. 1960-1974 yılları arasında ABD petrol arama şirketinin, Geçitkale Havaalanı güneyindeki kuyusu ile Gazi Magosa doğusundaki açık denizde petrol kulesi bulunmaktaydı.1974 Barış Harekâtı ile karadaki kuyu beton ile kapatılmış, denizdeki kule ise sökülerek götürülmüştür.

İNGİLİZLER ADA'DA  PETROL ARIYOR

Güney Kıbrıs'ta Ağratur ve Episkopi adında iki askeri üsse sahip olan İngiltere'nin, bu üslerin bulunduğu bölgedeki denizde petrol arama çalışmaları yapmaktadır. İngiltere'nin petrolden pay kapmak için Kıbrıs'taki askeri üslerini "egemen devlet toprağı" sayarak karasularını 3 milden 12mile çıkarmaya çalışmaktadır.

KARPAZ ISRARININ SIRRI

Annan Planı'nda Kuzey Kıbrıs ta yer alan Karpaz'ın otonom bölge olarak Rum tarafına bırakılmak istenmesinin nedeni de altını çizerek Girne-İskenderun arasındaki petrol rezervleri olduğu ısrarla belirtilmektedir. Geleceğin enerji merkezi Kıbrıs olacaktır. Bu da AB, ABD ve İngiltere'nin iştahını kabartmakta... Annan Planı aslında bir petrol paylaşım planıdır. AB ve ABD petrol kaynaklarını kendi kontrollerine alma hevesiyle Annan Planını dayattılar...

KKTC PETROL YÜZÜNDEN DIŞLANIYOR....

KKTC'nin petrol üzerinde Rum tarafıyla eşit haklara sahiptir. Ancak görüşmelerde dışlanmaktadır."KKTC'yi bu haktan mahrum bırakmak için devlet olarak tanımıyorlar. İki devletli çözüm önerilerini reddediyorlar. Kıbrıs'ta oynanan oyunun özü budur. Her işin sonunda bu iş bize neye patlar denir ya bu işten manevi kaybımız hesap bile edilemez, maddi kaybı merak edenler için  söyleyelim. Bu durumdan 13 milyar TL ZARAR edeceğiz, güvenliğimiz de artık tehdit altına girecektir.. Kamuoyunun takdirine sunulur..." Aradan geçen 9 yılın ardından ve yaşanan son olayları da düşünecek olursak, enerji savaşları son yıllara damgasını vuracak gibi görünüyor. “

Maddi Zararın haricinde Güvenlik Tehdit altına girecektir den bu gün devam edecek olursak;

AKDENİZ YANIYOR!

İsrail, Amerika ve Rusya kerhen de olsa, “sınır tanımayan Kürtler”in, Türkiye sınırı boyunca İran'dan Akdeniz'e kadar ulaşabilme çabasına göz yumuyor, hâttâ destekliyor.Bu Irak ve Suriye'nin bölünmesi, her iki ülkenin kuzeyinin “ayrılması” demek.Irak zaten, Özal-Bush'dan beri tamam. O halde sırada Suriye var.

Türkiye, “sınır tanımayan Kürtler”in Fırat'ın batısına geçmesine karşı.Fakat Fırat'ın batısında, Hatay'ın güneyinde zaten varlar.Rusya, fırsattan istifade “sıcak denizler”e inmiş, Esat'tan bir deniz ve bir de hava üssü elde etmiş durumda.Türkiye, işte Fırat'ın batısı ile doğusundaki muhtemel bir birleşmeden sonra sıranın kuzeye, kendi topraklarına geleceği endişesini taşımakta.

“Dört parçalı Kürdistan”ı ve “Kürdistan'ın bağımsızlığını” her fırsattan istifade, her yerde söylemiyorlar mı? İşte bu canlı, kanlı, kaygan ve yangın yeri gibi coğrafyada Türkiye; istese de istemese de tarihin ve coğrafyanın altın tepsi içinde sunduğu çok önemli bir mücevhere sahip.

KIBRIS…

Elimizde en sağlam tuttuğumuz ip Kıbrıs'tır. Bu ip bir yerde geleceğimizdir. Bu sebeple önümüzdeki günlerde dış politikada bizi önemli gelişmeler beklemekte. Bekleyip göreceğiz kısmetse…

Sevgi ve Saygılar.

YORUM EKLE