KISIR TARTIŞMALARLA BAŞLAYAN YENİ YIL

Ömrümüzden kolay kolay unutamayacağımız 1 yıl daha geçip gitti. Yaşlanıyoruz…

Geçtiğimiz yıl aramızda olan onlarca dostumuzu, arkadaşımızı, akrabamızı kaybettik. Her birini rahmetle, şükranla anıyoruz.

Kıymetli okuyucular ömür saati hiç durmadan işliyor. Yıllar, yılları kovalarken elli yaşını devirdiğimizde birçok sorunun da bizimle büyüdüğünü ve hiç çözülemediğini üzülerek görmekteyim.

Sizce de öyle değil mi?

Mesela her yılbaşında açıklanan memur maaşlarındaki artış oranları aklıma geldiğinde adeta siyasi iradenin “kaşıkla verip kepçeyle geri aldığını” söylesek abartmış olmayı.

İlk memuriyete başladığım yıllar. Rahmetli Özal dönemidir.

Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar, memur maaşlarına yapılacak zam oranıyla ilgili yapılan toplantı sonrasında hiç unutmam kameraların karşısına geçip “Gönül daha fazla vermeyi arzu ediyor ama bütçe imkânları ancak bu kadar …”  Demişti.

Hatırladığım kadarıyla verdikleri zam miktarı %3 ya da 4 civarıydı. Aradan çeyrek asır geçti oranlar aynı.

Oysaki yıl içinde akaryakıta, elektriğe, doğalgaza yapılan zamlar bunun yanında devede kulak kalıyor.

İşte o tarihten beri her yılın başında açıklanan memur maaş zamları hep içime diken gibi batmıştır.

Seneler geçiyor ama kronikleşen sorunlar değişmiyor. Bazı kesimlere cömert davranan devlet ricali, yıl başında işçi ve memuruna sıra gelince cimrileşiyor.

Emekli olan devlet memurunun maaşı %40 oranında düşüyor. Neden? Zaten yaşı ilerlemiş olan vatandaşına kendine bakması artan sağlık sorunları için daha fazla ücret verilmesi gerekirken kesinti yapılmasını anlamış değilim.

Böyle saçmalık ancak bizim ülkemizde var!

Neyse…

Kafamı çevirip geriye doğru baktığımda her yeni yıla büyük umutlarla bakmış olmamıza rağmen temel sorunların değişmediğini görüyoruz.

Sosyal, kültürel, politik ve ekonomik sorunları önümüze koyduğumuzda “bir şeylerin değişmesini beklediğimiz değil, değişmesi için bir şeyler yapmamız gereken” bir yıla girdik diye cümleler geçiyor zihnimden…

Bence sizde öyle yapın!

Bakınız yeni bir yıla girdik. Gönül dostu Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Dün dünde kaldı cancağzım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım” demeliyiz.

Yeni yıla ait güzel cümleler kurmak, umuda yolculuk yapmak istiyorum ama maalesef…

Bu satırları kaleme alırken henüz 2021 yılının daha ilk gününde başörtüsü üzerinden yapılan kısır tartışmalar, içimde filizlenen umutları yerle bir ediyor.

Eyvah!  diyorum içimden bu senede mi böyle tartışmalarla geçip gidecek….

Yıllardır bu tür tartışmalardan çok çektik. Başörtüsünün bu çağda siyasi malzeme yapılması çok üzücü. Sorun kadınların ne giydiği değil, bizce nasıl yaşadıklarıdır.

Örneğin mutfağındaki yangın için neler yapılmalı yeni yılda? Bu tartışılmalı.

Kronikleşen sorunlara çare olunmasını, evladına bir pantolon alamadığı için intihar eden İsmail babanın yaşam şartlarının nasıl iyileştirileceği konuşulmalı yeni yılda.

Kadın cinayetleri…Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti meydana gelmesin.

Kadınlarımızın boğazları kesilerek yakılıyor… Toplumsal bir sorun olan vahim hadiselerin meydana geliş sebepleri konuşulup çareler aranmalı yeni yılda.

Ekonomik yapısı bozulan ailelerin boşanıp yuvaların dağılmaması için hangi projeler geliştirilip yuvaların yıkılmasının önüne geçilmesi konuşulmalı.

İntiharlar, Nüfusun %13’üne varan işsizlik, pahalılık, vergiler, zamlar ve yakın tehdit olarak görülen kuraklık, deprem ve gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi temel meseleler üzerinde durulmalı.

%64 oranında artan beyin göçüne nasıl çare bulunabilir, yurt dışına kariyer için giden gençlerin %42 si ülkemize geri dönmek istemiyor. Neden? Bunlar üzerine kafa yormalı idareciler.

 

Kısır döngü içinde yıllardır devam eden tartışmalar çare ve çözüm olmuyor bu saydığımız sorunlara.

Vatansever her yurttaşın beklentisi bu sorunların çözülmesi…

Bu kadar zengin bir medeniyete ve kaynağa sahip coğrafyanın evlatları olarak daha iyi yaşam koşullarını hepimiz hak etmiyor muyuz?

Ama ne zaman?

Yıllar geçip gidiyor ve biz hala başörtüsü gibi kısır gündemlerle vakit kaybediyoruz.

“Farklı sonuçlar beklemeyin: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir. Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.”

Bu söz ünlü filozof Albert Einstein hayat derslerinden…

Yıllardır değişmeyen bazı şeylerin artık değişmesini istiyorsam önce kendimden başlamalıyım.

Yeni bir yılın henüz başındayız…Kim ne yaparsa yapsın ne derse desin temiz bir sayfa açalım hayatımıza.

“Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez (Rad Suresi 11.Ayet) hüküm açık ve net.

O halde önce kendimizden başlamalıyız. Başka türlü olmayacak.

Öyle ki çoğumuzun 2020 yılı içinde kendi gönül dünyasında derin bir muhasebe yapıp gerekli dersleri çıkarttığı kanaatindeyim.

Dünyayı esir alıp hepimizi evlere hapseden virüsün yaşamın olağan akışını tersine çevirmesi nedeniyle kendimizle hesaplaşma yapmaya mecbur kaldığımızı düşünüyorum.

Dolayısıyla insan olarak varlığımızın kırılganlığını, hayatın bize verdiği ama gözümüzden kaçırdıklarımızı, bilimin bizim için ne kadar önemli olduğunu…

Yaşamın bir anda nasıl da değişebildiğini, hayatı kontrol edemeyeceğimizi ve kendimizden başlayarak alışkanlıklarımızın değiştiğini gördük.

Bu duygularla 2021 yılında gönül ve zihni dünyamızda değişimin ve dönüşümün önce kendimizden başlatacağımız bir yıl olmasını diliyorum.

Yeni yılımız geçmiş yılları aratmasın bize.

Mutlu bir yıl diliyorum hepinize. Kısır tartışmalardan uzak…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Teoman Tunga
Teoman Tunga - 3 yıl Önce

Harika bir yazı