Laf Taşıma Hastalığı

Hz. Peygamber (s.a.s) bir gün bir yerden geçmekte iken iki tane kabri işaret ederek; “Bu ikisi, kendilerince büyük olmayan birer günahtan dolayı azab görüyorlar. Evet, aslında günahları büyüktür. Biri koğuculuk yapardı. Diğeri ise, idrarından sakınmaz, iyice temizlenmezdi.” buyurmuştur. Sonra eline bir yeşillik alıp, bu iki kabre dikmiştir…

Koğuculuk, nemime veya laf taşımak. Üçü de aynı manaya gelen bir acayip iştir. Kardeşi kardeşe kırdıran, hatta yuvalar yıkıp, dağıtan, Allah’ın kendisinden razı olmadığı bir iştir koğuculuk yapmak. Ancak bir insan bunu neden yapar, niye böyle bir fitneye kalkışır? İnanın dünyanın bütün bilim adamları bir araya gelse bunu izah edemez. Çünkü hasedin, kıskançlığın, fitnenin çaresi yoktur. Allah kem gözlerden korusun. 

Toplum olarak zaten bizler problemlerimizi konuşarak halletmeyi beceremiyoruz. İki kişi bir araya gelip nedir derdin diye soranımız pek azdır. O yüzden bizim derdimiz bitmez. Şeytana da gün doğuyor. İki tane kardeş, bir gelin ile yenge, kaynana ile gelin veya iki arkadaş düşünelim. Araları iyi, rutin bir hayat sürüyorlar. Derken bir fitnebaz birine gidip “biliyor musun, arkadaşın senin için böyle böyle söyledi” deyip ilk fitneyi ekmeye başlıyor. Onu kızdırıp ağzından birkaç söz alıyor ve diğerine gidip “senin arkadaşın sana böyle böyle dedi” diyerek ortalığı iyice kızıştırıyor. Denklem çok basit aslında. Bir fitne çıkarmak, müslümanların arasını bozmak bu kadar basittir. Sonra araya soğukluk girer, kavgalar ve bitmek tükenmek bilmeyen nefretler ardı ardına gelir. İşte laf taşımak böyle olur. 

Peki ne yapmak lazım? Unutmayalım ki -eğer çok önemli ve hayati bir mesele değilse- bize laf getiren, muhakkak bizden de laf götürüyor demektir. Araya bir fitne girdiğini hissettiğimiz anda hemen diyalogla işimizi çözeceğiz. Tatlı sözün, güler yüzün halledemeyeceği problem yoktur biiznillah. Laf taşıyan kimseye de itibar etmeyeceğiz. “O öyle dememiştir. Sen yanlış anlamışsındır. Ben bir sorayım kendisine” deyip yolu baştan tıkamalıdır. Ehh! Yazması kolay ama. Kaçımız bunu becerebiliyoruz? Herkes kendine sormalı. 

Buraya kadar tamam. Laf taşımanın, laf geldiğinde nasıl bir tedbir almamız gerektiğini anladık. Peki laf taşıyanın cezası nedir? Buyurun hep beraber okuyalım…

Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur “Koğuculuk yapan cennete giremez.” Bir başka hadis-i şerifinde ise “Sizin en şerliniz, söz götürüp getirmek suretiyle koğuculuk yaparak birbirini seven iki kişinin arasını açanlardır” buyurmuştur. 

Tehditler hakikaten çok büyük. Daha başka tehditler varsa da yer darlığından fazlaca yazmıyorum. Görüldüğü gibi laf taşıyanlar en şerliler olarak vasıflanırken, diğer hadiste ise cennete giremeyecekleri, yani tövbe etmeden, helallik almadan ölürlerse cezalarını çekmeden, cehennemde yanmadan cennete giremeyecekleri ifade edilmiştir. İnanın bana şu ucuz dünya için yarın ahirette cehennemde yanmaya değmez kardeşler. Çok kaba tabirle biraz “salmak” lazım. Dünya biz olmazsak duracak, bizsiz insanlar bir hiç modundan çıkmamız lazım. Sekiz milyar insan içinde o kadar da önemli biri değiliz yani. Doğduk, büyüdük ve öleceğiz. Namazlarımızı kılıp, helalinden kazansak, dilimizde zikir, kalbimizde merhamet olsa zarar mı ederiz? Boş verelim, kim ne demiş, ne yapmış, o ona ne demiş, şu şuna ne demiş… Yazarken bile daralıyorum. 

Tek derdimiz Alemlerin Rabbi olan Allah’a güzel birkaç salih amel götürebilmek olsun. Şu mezarda yatanları kaldırıp sorsak onlar da aynısını söyleyeceklerdir. Ama ne çare ki onlar için yolun sonu geldi. Bizim ise biraz daha vaktimiz var elhamdülillah…

Recep ÇELİK
İmam-Hatip
Dini Sorularınız için;
recepcelik2925@gmail.com

YORUM EKLE