Ara
Gümüşhane
Kapalı
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8148 %0.19
50,1838 %-0.03
5.959,53 % 0,07

Acil Komedi

YAYINLAMA:
Gün geceyi kovalamış, güneş kırılgan ışıklarını önce karayoluna daha sonra da Devlet Hastanesinin bahçesine düşürmüştü.

Gün ışığının ahesteliğine inat, dış kapıdan hızlı adımlarla içeri giren yaşlı kadın, elinden sıkıca tuttuğu küçük kız çocuğunu sürükleyerek;

“Zırlama, bu iş bugün bitecek” dedi.

Kadın sinirli hareketler ile çocuğu itekleyerek acil servisinin kapısından içeri attı. Kendisi de küçük kızın peşi sıra ilerlerken sürekli olarak homurdanıyor, bulduğu her fırsatta konuşmalarından torunu olduğu anlaşılan çocuğa eziyet ediyordu.

Küçük kızı bekleme salonundaki koltuklardan birine bırakan kadın, hedefe kilitlenmiş kurşun misali doktor odasının yolunu tuttu. Siniri hala geçmemiş olacak ki kendi kendine bağırıyor, kıza dönerek hakaretler yağdırıyordu. Bir hışımla doktor odasının kapısını çalan yaşlı kadın cevap alamayınca, daha sert bir şekilde kapıyı ikinci kez çaldı. İçeriden yine ses gelmeyince kapıyı yumruklamaya başlayan kadın; acil müdahale odasının açılan kapısının sesini duyunca durup geriye döndü.

Koridordaki sesleri duyan yirmi altı yaşlarında genç bir sağlık memur gürültünün sebebini öğrenmek amacıyla sordu:

-“Ana, ana. Hayırdır ne oluyor.”
-“Doktor sen misin?”
-“Doktor hanım içeride. Hastaya müdahale ediyor. Birazdan….”

Yaşlı kadın sorduğu sorunun cevabını almadan sitemlerine başlamıştı bile. Makineye bağlamışçasına durmuyor, sağlık memurunun söylediklerini de artık duymuyordu.

-“Bu hayırsızın kızı ömrümü yedi. Bıktım usandım. Hergün hergün aynı şey. Yedir, içir, yıka. Yedir, içir, yıka. Dayanacak gücüm kalmadı. Benim bu durumdan acilen kurtulmam lazım. Bu kıza ne yapacaksanız yapın. Hem de acilen yapın.”

Sağlık memuru kadının derdini öğrenmeye çalışıyor ancak kadın bildiğini okuyordu. Bağırışlar acil müdahale odasının kapısı tekrar açılana kadar devam etti. Bu kez kapıdan çıkan ellili yaşlarda bir bayan doktordu. Sinirli bir şekilde kadını susturarak:

-“Ne oluyor burada. Burası hastane, nedir bu gürültünün sebebi?”

Yaşlı kadın bu sert konuşma sonrası susmuş, biraz önce feveran eden kendisi değilmiş gibi mahzun bir şekilde cevap verdi.

-“Şey. Doktor hanım. Benim torun gece yine altına kaçırmış. Onun için geldim. Burası acil servisi. Acilen bu duruma bir çözüm bulabilir miyiz?

Evet.

Acil servislerin neden bu kadar yoğun olduğunu gösteren bir hikaye.

Bu kez iğneyi kendimize batıralım ve bu keşmekeşlerde bizlerin katkısı ne kadar onu düşünelim.

Bu yazımızı 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle, büyüklerimizin affına sığınarak hikâyelendirme yoluna gittik.

Gününüz kutlu geceleriniz tiyatro dolu olsun.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *