Ara
Gümüşhane
Kapalı
1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8108 %0.17
50,2188 %0.01
5.983,04 % 0,46

GÖLGE OYUNU

YAYINLAMA:

“Gölge Oyunu;  geleneksel olarak insan, hayvan, eşya gibi figürlerin bir ışık kaynağı önünde oynatılarak, gölgelerinin gerdirilmiş, beyaz bir perdeye düşürüldüğü gösteri sanatıdır”.

İlginç ve bir o kadar da eğlenceli bir gösteridir. Karagözden, Hacivattan, hatırlarsınız. Hani arkada elleri ile gölge karakterlerinin tüm faaliyetlerini düzenleyen ve ses tonunu değişik şekillerde ayarlayarak karakterlere ad veren, yön veren, akıl veren, düşünce veren, bir kişi vardır. Gösteri iken neşelidir, an gelir hicveder, an gelir öğreti verir, an gelir güldürür, an gelir ağlatır.

Lakin güncel yaşantı da hanede belki de ülkede gölge oyunlar ve gölge oyuncuların çok fazla yer etmeye başladığını düşünmekteyim !!! Gölge oyununu ve gölgenin oyuncularını güncel yaşantıda görmek, o karakterler ile birlikte yaşadığını hissetmek de oldukça enteresan. Neden derseniz; oturulan kalkılan ortamlarda bireyler, sanki öz düşüncelerini ve öz karakterlerini yansıtmıyor da birisi fondan, hep yön verici, hep akıl verici ve hep sözleri söyletici gibi geliyor. Makamlara mevkilere geliniyor, statü kazanılıyor ama söylemler ve eylemler nedense hep aynı kalemden çıkarcasına oldukça benzer oluyor. Beş parmağın beşide bir değilken, her yiğidin bir yoğurt yiyişinin bile farklılığı dillerde gezerken, bu denli benzer eylem ve söylemler, ister istemez akıllarda şu soruyu oluşturuyor. Bu, bireyin kendisi mi? Yoksa gölge oyunu içinde beyaz perde de bir oyuncu halimi?

Artık bu gölge oyunculuktan kurtulmanın vaktidir. Size şekil veren, sizi istediği zaman eğip, istediği zaman büken, jest ve mimiklerinize müdahale eden, istediği zaman söyletip, istediği zaman susturan, bu arka fon kişi veya kişilerinden sıyrılmanız gerekmektedir. Unutmayın ki hayata dair kazanımlarınız ve öz kişiliğinizle elde ettikleriniz, temelinizi oluşturan yegâne mesnetlerinizdir. Öz ile elde edilen her türlü veri, oldukça kalıcı ve sarsılmaz niteliktedir. 8 bilemedin 9 şiddetli, arka fon etkilerine karşı oldukça dayanıklıdır.  Aksi durumlarında ise; sizi gölge olduğunuz beyaz perde üzerine çıkartıp, allayan, pullayan, konuşturan, arka fon etkiniz, gösterinizin bir gün nasıl biteceğine elbet karar verecektir. Veyahut bu gösteri, her esen rüzgarda yada arka fon etkinizin, yani hayalinin, hayal dünyasında kendine başka başka yollar ve yönler bulacaktır. 

Aslında gerçek olan hayatta oyunda yoktur, oyuncu da yoktur. Lakin, bireyin öz yaşantısı içinde kendi oyununu kurup, oyununun oyuncusu olmasında problem de yoktur. Eğer siz gerçekten, gölge oyun içinde oyuncu olarak kalmaktan yana iseniz, bu sözler boşadır. Ama kendi oyununuz ile gölgede kalmadan oynuyorsanız, işte bu dünyadaki olabilecek en büyük çabadır.

Şöyle bir etrafınıza bakın ve düşünün, sonra ellerinize, boynunuza, ayaklarınıza ve ağzınıza bağlı aparatlar var mı diye bir kontrol edin. Eğer hiçbir şey yok ise o zaman aklınıza gelen ve söylemediğiniz bir sözü bir eylemi haykırın. Lakin sesiniz çıkmıyor veya söylemleriniz eyleme dönüşmüyor ise, işte o an, göremediğiniz ama size bağlı olan hayalinin aparatları ile birlikte yaşıyorsunuz. Yani, gölgenin kurduğu oyunda perdeye yansıyan bir gölge oyuncusunuz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *