Ara
Gümüşhane
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8125 %0.19
50,2105 %0.03
5.979,91 % 0,41
HER ŞEYİN HAYIRLISI

HER ŞEYİN HAYIRLISI

YAYINLAMA:

Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm.
Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm.
Erdem Bayazıt

Ölüm deyince bu yıl içinde kaybettiğimiz şair Erdem Bayazıt ağabeyimizin yukarıdaki dizeleri mıh gibi çakılıyor hafsalama.

Son iki ayın içinde Gümüşhane Milli Eğitim camiasından birer birer yaprak dökülmekte. Gümüşhane Rehberlik ve Araştırma Merkezi Emekli Memuru Zekeriya Oruçoğlu, Milli Eğitim ailemizin değerli çalışanı Erengül Hanım’ın henüz hayatının baharında olan biricik yavrusu kızı Merve Yılmaz, yine Milli Eğitim ailesinin çalışkan ve girişken Basın Yayın Sorumlusu Mehmet Yücel Ergin’in hanımı Zeynep Ergin, yine ailemizin değerli personellerinden Mustafa Kömürcü kardeşimizin biricik evladı henüz 14 yaşında olan Hasan Taha Kömürcü peş peşe asıl hakiki alem yurduna göç ettiler melekler misali.  

Veren O, alan O. Biz sadece sabır iksirini içmiş “doğduk ölmek üzere” şuurundayız. Her şey O’ndan ve bizler fani olarak mutlaka bir gün ölümü tadacağız ve nihayetinde O’na döneceğiz.    

Beni çok etkileyen ve o günden bugüne bir türlü aklımdan çıkmayan aşağıdaki anekdotla sizleri baş başa bırakıyorum.  

Gümüşhane’de çok değer verdiğim bir öğretmen ağabeyimin nur yüzlü annesi bundan yıllar önce kendinden yaklaşık yirmi yaş küçük olan komşusuna;

            “Bacım sen var ya benden önce öleceksin” demiş.

            Kadıncağız bu söze morali bozulur ve haliyle içerlermiş ancak bir kelam dahi diyemezmiş. Nihayetinde bir gün canına tak edince çocuklarına bu durumu anlatmış.

Çocukları hiddetlenmiş ve;

“Anne eğer sana bunu bir daha derse ağzının payını ver” diye tembihlemişler.

Zaman geçmiş bir sonraki muhabbetlerinde teyzemiz aynı cümleyi tekrar söyleyince kadın hiddetlenmiş ve yüksek sesle;

“Ben niye ölüyorum. Sen benden evvel ölürsün inşallah” demiş.

Bu sözün karşısında teyzemizin göz pınarlarından kopan iki nur tanesi beyaz yanaklarından süzülmeye başlamış. Kadına dönmüş ve;

“Bacım ne olur sakın beni yanlış anlama. Ben ölmekten değil ÖLEMEMEKTEN korkuyorum” demiş.

Ve o teyzemiz bugün 95 yaşında ve yaklaşık beş senedir evin bir odasında makineye bağlı bir vaziyette Rabbi’ne kavuşacağı günü beklemektedir. Diğer teyzemiz ise yıllar önce Hakk’ın rahmetine kavuşmuş.

İşte bu nedenledir ki birisine “ömrün uzun olsun” diyeceğimize “Rabbim hayırlı ömür versin” dememiz daha doğru olacaktır.

Atalarımızın da dediği gibi “üç gün yatak dördüncü gün toprak.” Rabbim çoluk çocuğumuzun da, işimizin de, eşimizin de ve her şeyimizin de hayırlısını versin inşallah.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *