Ara
Gümüşhane
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8125 %0.19
50,2105 %0.03
5.979,91 % 0,41

KİTAP YÜKLÜ EŞEKLER!

YAYINLAMA:

‘Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.” K. ATATÜRK . İnsanları yükselten aldıkları diplomalar, edindikleri kariyerler, okudukları kitaplar değildir. İnsanları yükselten, almış oldukları eğitim ve ilmin gereğini yerine getirme,  iman sahibi, hikmet sahibi, irfan sahibi olmalarıdır.


Daha önce hiç ‘kitap yüklü eşek’ benzetmesini duymuş muydunuz? Tevrat’ın hükümleriyle yükümlü tutulup da onun hükümlerini yerine getirmeyen Yahudiler için söylenmiş. Allah (c.c) Cuma Suresinin beşinci ayetinde böyle bir ifade kullanıyor. İlginç, çarpıcı ve  bir o kadar da ağır bir söz değil mi?


Tefsircilerin yaptığı yorumlara göre , Allah(c.c) onlara peygamber göndermiş, kitap indirmiş ama onlar o Kitabın buyruklarını bildikleri halde gereği gibi uygulamamışlardır. Gittikleri yol, Tevrat’ın söylediklerine uymamıştır. Bu hallerinden dolayı da onlara, kitap yüklü eşek benzetmesi yapılmıştır.


 Müslüman olarak bizler de Kur’ân’ı Kerim’i  okumak, ama sadece okumakla mutlaka sevap kazanabiliriz. Belli bir mânevî zevk de alabiliriz. Fakat onun mânâlarını, tefsirlerini okuyup da bize ne söylemek istediğini anlamaz ve uygulamazsak, bahsedilen benzetmeye biz de muhatap olabiliriz.


Yukarıda yapılan benzetmeyi düşündüğümde, aklıma ülkemizdeki bazı insanların yaptığı  davranışlar geldi. Okudukları veya okumadıkları kitapları sırtlarında taşıyan insanlar. İşte bir kaç örnek.


Kitapları okumuş ama kişiliğinde, adamlığında bir milimetre de olsun gelişme olmayanlar, bencilliklerini terk edemeyenler.


Okudukları kitapları özümsememiş, hani derler ya ¬ Bir kulağından girmiş bir kulağından çıkmış ¬ olanlar. Okumuş, cahil olanlar.


Müslümanım deyip, Kur'an'ı alıp evlerinde süslü kılıflar içinde yüksekçe bir yere asıp, ona kuru kuru saygı gösterip içindeki Allah'ın emir ve mesajlarından bihaber olanlar.


Sırf entel görünmek için, bulunduğu zaman dilimindeki tanınmış yazarların bir iki kitabını satın alıp, okumayıp , içinden toplumda kullanmak üzere bir kaç cümle ezberleyenler.


Kitapları, ansiklopedi ciltlerini salonlarındaki vitrinlerine süs olsun, dekor olsun diye satın alanlar.


Ders kitapları dışında başka hiç bir kitap okumayanlar.


Mevlana’nın dediği gibi: “Başta olan nice bilgiler vardır ki, onlarla baş oluncaya kadar baş elden gider.” İnsanı hem dünya hem de ahiret mutluluğuna götüren bilgi, harften harekete, bilgiden bilince, zihinden kalbe indiği zaman; insanı dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırır. Aksi halde sırtımızda sadece kocaman bir yüktür.


Sonuçta okumak, insanı cahillikten çıkarabilir. Eşeklikten çıkmak sadece diploma sahibi olmanın katacağı bir değer değildir.  Divan Edebiyatı şairlerinden Fuzuli’nin güzel anlatımıyla bitirelim. “Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır, Diploma insanın cehlini alsa da; Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır.” Selam ve sevgiler.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *