Ara
Gümüşhane
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8125 %0.19
50,2105 %0.03
5.979,91 % 0,41

YEŞİLÇAM

YAYINLAMA:
Geçenlerde bir kız öldürüldü sözde sevgilisi tarafından. Daha doğrusu en son o öldürüldü. Geçmişi hiç saymıyorum bile. Kaçırma, yaralama, tecavüz olaylarını da. Bizim sevgi anlayışımızda bir gariplik var. Ya da fazlalık mı demeli? Belimizdeki silahla, kafamızdaki kuşkuyla ve fena halde kıskançlıkla seviyoruz. Feminist filan değilim, kıskançlık sevginin doğasındandır lakırdılarını da iyi biliyorum. Ama seviyorum öyleyse vururum, hatta Yeşilçam’a uyarlarsak; ‘Ya benimsin ya kara toprağın’ mantığını anlamakta güçlük çekiyorum.

Kim icat etti bu silahı? Kim icat etti bu seviyorum o halde öldürürüm mantığını. Gençliğinin baharındaki bir kızı -seviyorum- diyerek öldürünce mi sevgimiz sahici oluyor. Ya da sevgimizin büyüklüğüyle intikamımız boy mu ölçüşüyor?

Sevdiğimizden sövüyoruz, sevdiğimizden dövüyoruz, sevdiğimizden can alıyoruz. Sebep ister kıskançlık olsun, ister gurur, bir bahane paklamaya yetiyor bizi!

Sevmek can almak mıdır yoksa dokunmaya kıyamamak mı? Bu da fazla melankolik oldu değil mi? Yeşilçam’la başladık yine Yeşilçam’a dönelim o halde;

Sevgi neydi?

Sevgi iyilikti

Sevgi dostluktu

Sevgi emekti



İyilik, dostluk, emek üçlüsüne yeni bir boyut kazandırdık. Sevmek güzel de kafamızı bozan olunca işin rengi değişiyor. Biraz mora boyanıyor, biraz kan kokuyor. Eline silah alıp önce kızın kafasına sonra kendi kafana dayatıyor, daha yirmi yaşında son noktayı koyduruyor, olmadı toplu katliam bile yaptırıyor. Depresyonlar, intiharlar bunların yanında hafif kalıyor. Mevlana haklı, aşk girince akıl çıkıyor.

Ne yaşına, gençliğine veriyorum insanların, ne mevkilerine. Zira karısını döven profesör de tanıyorum, 16 yaşında intihar eden liseli de. Erzurum’da birkaç hafta evvel öldürülen üniversiteli Havva Ay çoktan silindi hafızalardan. Ayşe Paşalı ve Münevver gibi bir cinayet daha kayıtlara geçti, defteri kapatıldı. Haydi cümlemize geçmiş ola.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *