MAKAMI DEĞİŞENLER

İnsanlar arasında makamla yükselenler olduğu gibi, makamı yükseltenler de vardır.

Makam, rütbe ve unvanı yükseltenler, onu kazanınca sevinmezler, kaybedince üzülmezler. Çünkü onlar sahip oldukları değerlerle değerlenirler.

Kişilik konusunda bir eksiklik varsa makam onu çok rahat değiştirir. Eskiden ona kendini değerli hissettiren sadece sen ve belirli kişiler varken şimdi o mevkisinde kendini değerli görüyor. Bu da insanı hiç olmadığı gibi üstün bir varlık gibi gösteriyor kendine..

Öyle dostluklar vardır ki, dara düştü mü insan hemen aklına dostum dediği kişi veya kişiler gelir. 

Kadim dostu ya da dostları da sıkıntıya düşen dostlarının sıkıntılarını gidermek için Hızır misali imdadına yetişip dostu için elinden gelen tüm gayreti sarf ederek dar gün dostluğunu ispat ederler. 

Sevgide, saygıda kusur işlenmemişse, işte bu dostluk babalardan oğullara geçecek kalıcı menfaat içermeyen,  Allahın hoşnut olduğu bir dostluktur. Bu tür dostluklar makama, mevki'ye ve koltuğa asla değiştirilmemesi gerek. 

Günümüzde böyle dostluklar var mı? Sorusuna gelince; Mutlaka var ama sayıları gün geçtikçe azalmakta, kadim dost veya dostluk yerini şimdilerde menfaat, çıkar, yüzde dost arkada düşman olup dost görüntüsü vererek birbirilerini kullanmaya dönüşmüş durumda.

Güçten şımarma,  gücü kötüye kullanma,  makam sevgisi, koltuk sevgisi, bunların hizmet sevgisinden ve insan sevgisinden daha öne çıkması, o makamlarda hizmetten çok başka amaçlara hizmet edilmesi gibi örnekleri hatta çok yakınlarımızda etrafımızda görebiliyoruz. 

Buna rağmen tarihe geçen, sevilen, başarılı, iyi anılan Halka mal olmuş insanlar da var.

Alparslan’ın oğlu Melikşah, yönetimi devralınca görev değişikliği yapar. Yüksek makamlardaki bazı görevlileri daha aşağılara verir. 

Aradan bir müddet geçince o alt makamlara getirdiği görevlilerden biri, bulunduğu makamı yüceltmiş ve gözde makamlardan biri olmuş. 

Melikşah, onu huzuruna çağırmış ve bilmeden kendisine haksızlık yaptığını eski görevinin biraz daha üstünde bir görev vereceğini söylemiş.

İşte o zaman o yetkili "Efendim, biz, makamla yücelen değil, makamı yüceltenleriz" deyivermiş.

Hizmeti, sevgiyi hoşgörüyü şiar edinmiş bir kişi makama nasıl geleceğim diye uğraşmaz. Günün birinde toplumsal ihtiyaçtan dolayı bir makamı doldurması gerekiyor ise o makamın hakkını adaletle nasıl verebileceğini düşünür. İsim ve sıfatların önünde eğilmediği gibi toplumun sosyal anlamda en alt kesiminin önünde eğilmeyi büyük bir keyifle hayata geçirir. Zira insanı insan yapan şey karşısındakine karşı gösterdiği tavırdan belli olur.

Önemli olan başkasının kendisini yüceltmesi değil, kendi nezdinde kendisinden ne denli memnun olduğudur. Böylece kendisinden memnun olan insan mutludur, huzurludur.

Gün gelir: koltuk alttan kaydırılır, İflas eder paralar tükenebilir, makamdan düşülebilir,  şöhretler gidebilir, unutulabilinir. 

Ancak imanınız, asaletiniz, cesaretiniz ve dirayetiniz alınamaz. Hiçbir güç onları sizden ayıramaz.

Köşke çıksanız, sizinle beraber çıkar. Hapse girseniz size yoldaş olur. Kabre girseniz kandil olur.

Bana sorarsanız makam aslında makamsızlıktır. Tek bir makam vardır orası da Yaradan’ın varlığıdır. 

O’nun varlık makamı her yeri sarmış sarmalamışken, biz kim oluyoruz ki bir makam elde etmek için onlarca insanın önünde eğiliyoruz? 

Sonrasında ise makamın olanaklarını kullanarak yüzlerce insanın kendimize kul köle olmasını istiyoruz? 

Kul hakkı yemenin Yaradan tarafından affedilmediğini söyleyerek, kul hakkı yiyenleri Yaradan affetsin diyorum.

Büyükler boşa dememiş makamın yükseldikçe gönlün alçalsın diye. Makam insanı elbette değiştirir. 

Değiştirmemesi için insanın nereden geldiğini unutmaması lazım. Hani; yükselirken etrafına iyi bak düşerken yine aynı kişileri göreceksin.

Karakteri onuru saygıyı makamda zannedenler, yarın öbür gün makama zeval gelince onuru kaybederler. 

Robert Bosch; “Onurumu kaybedeceğime bütün mal varlığımı kaybedeyim razıyım.” der özetle..

Hayat, mevki, makam, servet, şöhret, şan her şeyin geçici olduğunu unutmayın.

Gider her biri, kendi makamına/ Yürür herkes, uygun neyse namına ve şanına”.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Gençağa EREN
Gençağa EREN - 3 yıl Önce

facebook. sayfamda size ait olduğunu not ederek paylaşmak istiyorum. Daha çok kişi okusun ve düşünsün diye. saygılar.

Gençağa EREN
Gençağa EREN - 3 yıl Önce

Kardeşim kalemine yüreğine sağlık ne güzel ifade ettin. Hep yakındığımız bir hal.
N.F.K ustad diyorya:
" Mukaddes emanetin donmez davacisiyim!
Zamani kokutanlar murteci diyor bana;
Yukseldik saniyorlar, alcaldikca tabana.

hakime zal
hakime zal @Gençağa EREN - 3 yıl Önce

Tabiki paylaşabilirsiniz.Memnun olurum