MEDENİYET DEDİĞİN

‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar? derken Akif,  bize Medeniyet dersi vermeye çalışanların halinden bahsetmiş kendilerine medeni diyenlerin hallerini tam olarak bu cümle ile ifade etmiş. Medeni! olan bu devletlerin dünya üzerindeki savaşlardaki durumları, şimdiki durumları, insan haklarından bahsedip insanlara yaptıkları zulümleri, faşistliklerini en güzel ve en kısa biçimde anlatan cümledir aslında. Bu mısra ile şairimiz vatanımızı istilaya kalkışan Avrupalılara meydan okuyor. Yirminci asrın başında Avrupa medeniyeti on dokuzuncu yüzyıldaki durumundan da oldukça uzaktır. Yirmi birinci yüzyılda ise yeni taktik ve soğuk savaş yöntemleri ile Avrupa çirkin yüzünü bir daha göstermiştir. O sebepledir ki Akif batıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. Ancak Avrupa mevcut teknik imkânlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmakta idi. Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmış.

Avrupalı kendini çelik zırhla korurken Mehmetçik ona iman dolu Altın göğsüyle karşılık vermiş. Bu gün Avrupalılar belki tankı topu tüfeği ile saldırmıyor ama onun dışındaki bütün argümanları devreye sokarak ülkemiz üzerinde çok ciddi oyunlar oynamaya başladılar. Bunu siyasi, ekonomik ve kültürel yozlaştırma anlamında tam olarak görmekteyiz. Örneğin müttefikimiz! Almanya'nın ve diğer Avrupalı dostların! Ermeni iddialarına destek ve katkı sağladığını yapmış oldukları girişimlerle sıkça görmeye başladık. Ermeni nüfusun kırk binlerde olduğu, bunun da dağınık ve etkisiz kaldığı Almanya'da, 1915 olaylarını ''Soykırım'' olarak nitelendirilen tüm çalışmaların finanse edildiği ve desteklendiği artık tespit edilmiş durumda. Bu durum ''soykırım'' kelimesinin çıkış yeri olan Almanya'nın Türkiye'yi de ''soykırımcı'' damgasına ortak etme ve bu şekilde Almanya'daki Türk toplumunu baskı altına alarak asimilasyona imkan sağlama arayışı olarak değerlendirilmelidir.

Almanya'nın bu kapsamdaki faaliyetleri ve buna benzer faaliyetleri Alman vakıfları aracılığı ile yapılıyor. Ermenilerin sözde soykırım iddialarına maddi destek ve imkanların son yıllarda yoğunlaştığını görüyoruz ve tüm zamanların zirvesine çıktığına şahit oluyoruz. Ayrıca, son dönemde Almanya’da gerek federal hükümet gerekse eyalet hükümetleri tarafından Ermeni olaylarına ilişkin çok sayıda anıt dikildi. Ermeni iddialarını konu alan tiyatro ve sergi gibi faaliyetler ile 1915 olaylarını sadece Ermeni görüşleri çerçevesinde ele alan akademik konferansların düzenlenmeye devam ediyor. Almanya'nın bu girişimlerinin devam edeceği ve daha ses getirecek başka projelerle de Türkiye'yi zorlamaya çalışacağı aşikâr. "Evinde de Almanca konuş" kampanyası ile başlatılan faaliyetler, entegrasyonla uyuşmayan politikalara bir perde olarak kullanılıyor.

Almanya, Türk toplumuna suçluluk psikolojisi aşılayarak Türk kimliğinin aşındırılmasını ve asimilasyonu sağlamaya çalışıyor. Son dönemde Avrupa'da artışa geçen İslam ve yabancı düşmanlığının izlenen bu politikalarla daha da tırmanışa geçtiğini görmeyen işitmeyen kalmadı. Bu ve buna benzer birçok faaliyet müttefik dediğimiz Avrupa ülkelerinin çoğunda aleni olarak yapılıyor. Almanya, Hollanda, Belçika, Amerika, İngiltere ve daha niceleri Türkiye’nin yeniden ayağa kalktığını, artık kendi kabuğunu kırdığını, bölgede ve dünyada sözü geçen bir ülke pozisyonuna geldiğini görünce medeni olduklarını unutarak fabrika ayarlarına geri döndüler. IMF’den borç dilenen bir ülke pozisyonundan IMF’ye borç verecek duruma gelen, bölgede lider devlet olan, dünyanın ilk olma özelliğini taşıyan projelere imza atan ve birçoğunu tamamlayan, üçüncü boğaz köprüsü, marmaray, araçlar için tüp geçit Avrasya tüneli, üç katlı tüp geçit projesi, Çanakkale 1915 köprü projesi, üçüncü havalimanı projesi, şehir hastaneleri projeleri, yerli helikopter ve uçak projeleri, hızlı tren projelerini ve daha nicelerini görünce dört koldan saldırıya geçtiler.

Akif’in dediği gibi tek dişi kalmış canavara dönüştüler. Tek dişi kalmış canavarlara Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında neyin ne olduğunu gösterdik. İnşallah yeni diriliş ruhuyla ülkemizi her alanda yeniden inşa ederek, milletimizin fazlası ile  hak ettiği insanca bir yaşam alanı oluşturarak, o canavarlara gerçek medeniyet ne imiş tekrar öğreteceğiz.

YORUM EKLE