O ÇOCUK SİZİN DEĞİL

Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde oyun, yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence, bağımlılık ise bağımlı olma durumu, tabiiyet olarak geçmektedir. Oyun çocuklar için bir eğlence aracı mı yoksa onları kollarına alan bir canavar mıdır? Oyun bir öğretme metodu mu yoksa onları bağımlı yapan bir afyon mudur?

Dünyayı istediği şekilde yönetme niyetinde olanlar bireyselleşmeyi yeni dünya düzeninin tek geçerli anlayışı olarak sunma derdindeler. İstediklerini elde edebilmek için milletin değerlerini alt üst edecek bütün enstrümanları kullanmaktadırlar. Bireye indirgenen insan kendisine, ailesine, milletine ve tüm değerlerine yabancılaşmakta, oyun kurucuların elinde kukla olmaktadır. Dolayısıyla birey tek başına bir anlam ifade etmez. Ancak toplum içinde, toplumla birlikte bir anlam ifade eder. İnsanı yalnızlaştırdıktan sonra onu yönetme daha kolaydır. 

Çocuklarımızı kolaycılığa alıştırmak, emek vermeden bir şeylere ulaştırmak, kolay yoldan para, mal kazanmayı teşvik etmek onlara verilecek en büyük zarardır. Çocuk doğduğu evde aile sevgisi ile büyümesi gerekirken televizyon, bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi iletişim araçlarıyla büyütüyoruz. Şiddet içerikli ve gayri ahlakî oyunlarla, çizgi filmlerle, dizilerle her gün zehirliyoruz. Çocuk belli bir yaşa geldikten sonra ne cep telefonu ne bilgisayarı ne de televizyonu engelleyebiliyoruz.

Geçmiş olsun, artık o çocuk sizin değil.    O çocuk oynadığı oyunlardaki karaktere bürünerek onların esiri olmaktadır. İzlediği uygunsuz çizgi filmlerdeki karakterler o çocuğun zihin ve duygu dünyasını alt üst etmekte, gerçek kişilik ve benliğinden uzaklaştırmaktadır. Uygunsuz dizilerdeki rolleri örnek almakta, onların yaşam tarzlarını kendi hayatlarında uygulamak istemektedirler.

Oyunların içinde kaybolan çocukların hayalleri, ailelerin umutları, ülkenin geleceğidir. Oyun büyük. Oynanan oyunun farkında olmak ve çözüm üretmek herkesin sorumluluğundadır. Öncelikle aileler çocuklarını mümkün olduğu kadar oyunlardan, uygunsuz çizgi film ve dizilerden uzak tutmakla işe başlayabilir. Çocuklar için zararlı içerikler kesinlikle güvenlik ayarlarından engellenmelidir. Çizgi film ihtiyacı varsa milli ve dini değerlerimizle çelişmeyen kanallar seçilmelidir.  TRT Çocuk bir çocuk için fazlasıyla yeterlidir. Anne baba çalışıyorsa o çocuk tümüyle ahtapotun kollarında esaret hayatı yaşamaktadır.  

Geleneksel oyunlarımızın  çocuklarımızla buluşturacak projeler geliştirilmeli ve hayata geçirilmelidir. Şehirleri beton yığınlarına çevirmeden yaşam alanları inşa etmeliyiz. Çocuğun ruhunu doyuracak, manen güçlendirecek organizasyonlara yer vermeliyiz. Öncelikle kendisine, ailesine, ülkesine ve tüm insanlığa hayırlı bireyler yetiştirme gayemizin olması gerekir.

Ülkenin eğitim politikaları yabancıların raporlarından değil ülkenin yapısını çok iyi bilen, tarih şuuru yüksek, milli ve dini değerleri içselleştirmiş gerçek Türk aydınlarının raporları ile milli eğitim politikaları geliştirilebilir. Okulları dört duvar arasından çıkarıp yaşam alanlarına çevirmeliyiz. Eğitim, öğretim, kültür, sanat, spor vb aktivitelerin olduğu bir yere dönüştürmeliyiz. Milli Eğitim Bakanlığı okulları yaparken uyguladığı tip projeleri kaldırarak yeni, çağdaş bir okul tasarlamalı. Çağın gereklerine uygun müfredat ve bu müfredatı uygulayacak donanımlı insan kaynağını sağlamalıyız.

Ve çocuğu merkeze almalıyız. Çocuk için en doğru ne ise onu yapmalıyız. Okul öncesini zorunlu hale getirerek bu dönemde kendine güvenmeyi, anneye babaya saygıyı, sorumluluk almayı, iyi ahlaklı olmayı, vatanını ve milletini sevmeyi kısaca tüm erdemleri öğretmeliyiz. Akademik başarı elbette çok önemlidir. Ancak sadece akademik başarıyı dikkate alan yaklaşımı asla doğru bulmayız. Akademik başarının yanında sosyal, kültürel ve ahlakî yönden de çocuklarımız beslenmeli. Her çocuk mutlaka bir sporla ilgilenmeli, en az bir enstrüman çalabilmelidir. Tarihi ve kültürel yerleri gezmeli,  hayatı tüm hücrelerinde hissederek yaşamalıdır. Bu işleri yapabilmek için ülkenin gelişmiş ülkeler sınıfında olması gerekir. Ancak şu an ülkemizin durumunun bunları yapacak seviyede olduğunu düşünüyorum. Devlet kurumlarının, belediyelerin, gençlik merkezlerinin, çeşitli sivil toplum örgütlerinin sosyal ve kültürel faaliyetlerle ilgili ücretsiz çalışmaları mevcuttur. Ailenin yapması gereken çocuğa bu imkanı vermektir.

Biz verilmesi gerekenleri vermediğimiz zaman küresel çeteler çocukları avlamakta, esir almakta, istediklerini elde etmektedirler. Evden kaçan çocuklarda aile içinde ilgisizlik, aile içi şiddet, şiddetli geçimsizlik olduğunu görmekteyiz. Çocuklarımız elimizden kaymadan tüm tedbirleri toplum olarak alalım. Çocukları oyunların esiri etmeyelim. Eğer esiri olmuşsa oyunun; o çocuk sizin değil, oyunun...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Akdeniz zeynep
Akdeniz zeynep - 2 yıl Önce

Çok güzel özetlediniz Mükerrem hoca Allah razı olsun