Salih Bey Köprüsü (83)

Daha öncesi gibi Horasan harcı yoğruldu. Baba ile beş, oğlu ile beş Zermutlu taş ustası köprünün iki yanında duvarların yapımına başladılar. Duvarlar yükseldikçe aradaki boşluklar da dikkatlice dolduruluyordu. Ustalar kendilerini öyle işe vermişlerdi ki gelip geçenlerden haberleri bile olmuyordu. “Kolay gelsin” diyenlere bakmadan “sağ ol” diyorlardı. Hummalı bir çalışma içerisindeydiler. Bu güneşli günleri değerlendirmek lazım, kışa doğru giderken böyle havalar neyime minnetti. Öğle vaktinin oluşuna karınlarının acıkmasıyla vardılar. 

Baba Hüseyin belini doğrultu, bir “of” çekti:

-Ağalar acıkmadınız mı?

-Yemekler yolda gelecek Hüseyin Usta.

-Ne yemeği kim getirecek, neden söylemediniz?

-Çoban Cicar Ali’nin karısı yapıyor yemeklerimizi.

-Hani nerede kaldı?

-Gelir birazdan, ben buradan kokusunu alıyorum, dedi Koş Kemal.

-Ne burun varmış sende be Kemal?

-Acıktı da ondan öyle konuşuyor baba Hüseyin. Yanına kokmuş eti koy kokusunu alamaz.

-Ula Mıcık Mustafa eti nerde bulduk ki kokusunu alalım? 

-Dizine gözüne dursun, her Kurban Bayramı’nda kurbanın bir budunu sana yolluyor Salih Bey.

-Bayramdan bayrama.

-Ona da şükür, hiç görmeyenler var etin yüzünü.

-Siz çalışın, yemekten sonra çay içeriz, ben çay suyunu koyayım.

-Çok iyi olur be usta.

-Tamam, siz devam edin.

Xxx

Salih Bey, köprüde çalışan ustaların dışında köyün erkekleri ile Pırpır Ali’nin kahvehanesinde köye yapılacak havuz, oluklar ve taşınacak taşları konuşuyordu. 

-Komşular, dedi Salih Bey, sizler de farkındasınız, özellikle geceleri hava çok soğuk oluyor. Bu durumda taş çıkarmak zor olsa gerek?

-Yok, yanıtını verdi Tilki Kadir, yok beyim, işi bir boşlarsak sonunu getiremeyiz. Başlamışken bitirelim taş işini, sadece taşıması kalsın. 

-Ne dersin Çulsuz Ömer?

-Bence Tilki doğru söylüyor, başlamış işi bitirelim beyim.

-Sen ne dersin Pırpır Ali?

-Havalar soğudu derim beyim, taşlar buz gibi olur, çalışılmaz. 

-Bak sen, diye araya girdi Tilki Kadir, beyim seni caydırıp, kahveyi çalıştırmak istiyor. Biz işe gidince çay verecek kimseyi bulamayacak.

-Bulur Tilki Kadir, bulur. Siz çalışacaksınız, o da çay yapacak.

-Nasıl yani beyim?

-Yanisi şu Pırpır Ali sen de çalışanlarla gideceksin, onlara çay ve yemek hazırlayacaksın. 

-Beyim bunlar çayı ve yemeği bedava buldular mı ha bire çay içer yemek yerler.

-Yesinler.

-Bunlar beni iflas ettirirler.

-Ettirmezler korkma, çay ile şekerini ben vereceğim, yemek işini de herkesin evden getirdiği aşlardan hazırlayacaksın.

-Bak öyle olur beyim. 

-Bir iki çekiç de sel sallarsın, boş durmazsın.

-Sen nasıl istersen beyim. 

Xxx

Kar yüksek tepelerde kendini göstermeye başladı. Kasım ayı ile birlikte havalar gündüzleri de soğuk olmaya başladı. Zaman zaman güneş kendini gösterse de artık ısıtmıyordu. Köprünün yapımını tamamlayan ustalara Salih Bey, konakta yemek veriyordu. Köylüler de konaktaydı. Herkesin yüzü gülüyordu. Çit Deresi ne kadar coşarsa coşsun Şeytan Kayalıklarındaki köprüyü yıkamayacak, Ardasa kasabasıyla bağlantıyı kesemeyecekti. 

Gülbahar Hatun’un da yüzü gülüyordu. Acı ama mutluluk veren bir gözlerle bakıyordu ustalara, komşularına. Köylü kadınlar hazırlamıştı yemekleri. Bitirilen köprü herkesin iştahını açmış, huzur içinde yemeklerini yiyorlardı. 

-Herkesin eline, emeğine sağlık dedi Gülbahar Hatun, Asım Çavuş bugünü göremedi ama o şimdi yattığı yerde huzur içinde yatıyordur. Allah hepinizden razı olsun.

Yemeğin sonunda imam Mustafa’nın yaptığı duaya hepsi “Amin” dedi. Çaylar demlendi. Ağız tadıyla içildi. Sohbetler edildi. Gecenin geç saatlerine kadar süren sohbette sevinçten kimsenin gözüne uyku girmiyordu. Şeytan Kayalıkları artık can almayacak. Horasanlı baba Hüseyin ve oğlu Cemal tarafından yapılan köprünün adı “Salih Bey Köprüsü” olarak kalacaktı. 

Avliyana, Adisa, Çitikebir ve Haviyana’dan sonra Zermut’un da bir kemer köprüsü vardı artık, o köprü “Salih Bey Köprüsü.”

Sabah kahvaltısından sonra Salih Bey, baba Hüseyin ile oğlu Cemal’e oldukça yüklü para verdi. Baba Hüseyin parayı çok buldu:

-Bu para çok beyim, alacağımızın hemen hemen iki katı var. 

-Olsun Hüseyin Usta, uzun zamandır, yurdundan çocuğundan uzak kaldın. Çok emek verdin. Hiç durmadan çalıştın. Helal olsun. Şimdi sizi kahya kasabaya kadar götürecek. Oradan bineceğiniz araçla memleketinize gidersiniz. Kasabada Rüstem Çavuş vardır. Babamın çok iyi dostudur. O sizi gönderir.

Baba Şahım’a, oğlu Cemal ise Karaca’ya bindiler. Kahya Kerim ile seyis Murat ile yola çıktılar. Kahya ile seyis yürüme giderken aba ve oğlu at üzerindeydi. 

Karabaş’ı seven Salih Bey, konağa döndü. Aslan ile Gülizar bebekler büyük salondaydı. İçerisi sıcaktı. Orta yere kurulan soba salonu iyi ısıtıyordu. 

-Çay var beyim, içer misin?

-Olur, dedi Salih Bey. 

-Büyük iş başardın Salih oğlum.

-Öyle ana. Aralıksız çalıştı ustalar. Bütün köylüler de yardımcı oldular. 

-Çalışan köylülere paralarını verdin mi?

-Çok ısrar ettim almadılar ana, köprüden hepimiz geçeceğiz, bizler için yaptırıyorsun köprüyü dediler.

-Sağ olsunlar.

-Bahara da havuzu yaparak suyu bağlarız ana.

-Olur oğul olur.

Xxx

Anlatılır, köprünün her iki yanından karşılıklı yanık yanık çalan kaval sesleri gelirmiş geceleri. Köprünün bir yakasında Kırçılın Süleyman diğer yakasında kızı Salih Bey’in eşi Aslan bebeğin annesi Gülizar’ın çaldığı kaval seslerinin gece boyu hiç susmadığı söylenir günümüze dek. Zermut’un adı günümüzde Altınpınar, Haviyana Güvemli, Çitisağı Küçükçit, Çitikebir Büyükçit, Adisa Yıldız ve Avliyana Gümüştuğ oldu günümüzde. 

Köylere yollar yapılmış… Artık otomobiller, kamyonlar gidip geliyor köylere. Salih Bey Köprüsüne büyük araçlar sığmayınca hemen yanına betonarme bir köprü yapılmış. Kaderine terk edilen Salih Bey Köprüsünün iç kemeri ise her iki yanından ayrılmış. Anılarla dolu köprü bu haliyle bırakılır, bakıma alınmazsa ömrünün kısa olacağını söylüyor yöre sakinleri. 

(Son)

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hümeyra AYGÜN
Hümeyra AYGÜN - 3 yıl Önce

Ve, son dedik...
İbrahim Bey, elinize emeğinize sağlık.
Bir yöremizi her açıdan tanımanın keyfini yaşadım, bazen heyecanlandım, bazen merak ettim bazen hüzünlendim, ama kesin olan bir şey var ki, çok büyük keyif aldım okurken. (Sadece at çiftliği noldu onu merak ettim)
Yeni hikayelerde buluşmak üzere kalın sağlıcakla..

İbrahim Özdemir
İbrahim Özdemir @Hümeyra AYGÜN - 3 yıl Önce

Çok teşekkür ederim Hümeyra Hanım. Hikayemi sürdürmekte bana hep destek olmanızdan dolayı da ayrıca teşekkür ediyorum. Hikayede bazı konuları okuyucunun kendisine bıraktım. Örneğin başlanılan havuz çalışması ne oldu? Belirttiğiniz at çiftliği gibi. Bunu okuyucu kendisi tamamlayacak.
Yeni bir hikayeye başladım. O da gerçek bir hikayeden yola girerek başladım. Umarım onu da beğeneceksiniz. Her zaman eleştirilerinizi bekliyorum. Saygılarımla.

Murat Öktem
Murat Öktem - 3 yıl Önce

İbrahim bey size çok teşekkür ederim köyümde yaşamış gibi hissettim var olun sağ olun yeni hikayenizi sabırsızlıkla bekliyorum selametle

Hayati kılıç
Hayati kılıç - 3 yıl Önce

Elinize, emeğinize sağlık. Severek ve beğenerek okudum.