SANIRIM BİRAZ SUSMAK GEREK

"Selâmetü'l-insân fî hıfzi'l-lisân."
(İnsanın selameti dilini tutmasındadır.)

Aslında bu sözü anlayabilsek birçok meseleyi de kendiliğinden çözmüş olacağız. İnsanın insana karşı verdiği mücadele de birçok olumsuz durumunda önüne geçmeyi başaracağız. Hani bir başka sözde diyor ya yine “ kişi ne ederse kendi kendine” diye. Kendi kendimize verdiğimiz mücadelenin belki de en kritik noktalarından biriside bu dur. Konuşmamız gereken yerde susmak, susmamız gereken yerde konuşmak bizim başımıza gelenlerin en büyük sebebi. 

Konuşmamız gereken yerde susmuyoruz, susmamız gereken yerde konuşuyoruz. Konuşma öyle bir konuşma ki normal vakitte söylemekten imtina ettiğimiz kelimeleri ardı ardına sıralıyor, sözün nereye varacağını hiçbir zaman kestiremiyoruz. 

Ve bazen öyle bir noktaya geliyoruz ki elimizde olmadan taşıdığımız değerlere bile küfretmeye başlıyoruz. Bunu hiç farkında olmadan yapıyoruz. Taşıdığımız kaygılar, yetiştiğimiz çevre içinde bulunduğumuz ruh hali bizleri o kadar farklı bir dünyanın içine hapsediyor ki adeta içinde yaşadığımız dünyayı gerçek zannederek burada konuştuğumuz sözler dilimizden dökülüveriyor. 

Sonra ne mi oluyor? Sonrası pişmanlık. Aramız da kim bunu yaşamadı ki. Hangimiz pişmanlık duymadık ki. Hangimiz “ keşke “ kelimesinin arkasına sığınmadık ki. 

Lakin “ keşke” dediklerimiz hiçbir zaman geri gelmiyor. Akıllarda ve yüreklerde kalıyor her zaman. 

Şimdi soracaksınız Serhat Hocam bu meseleyi neden ortalık yere döktün diye. 

El cevap: 

Dün Belçika’da yaşayan 245 Türk vatandaşı mevcut korona virüsü sebebiyle Türkiye’ye getirilerek Gümüşhane’de bir yurtta karantina altına alındılar. Devlet Vatandaşına olan vazifesini her anlamıyla yerine getirmeye çalışmakta. Bazen sıkıntılı durumlar gözlemlenebiliyor, lakin tüm cihanı saran bu illet karşısında Türkiye’nin mücadelesi diğer dünya devletlerinin mücadelesinin çok üstünde. Bu da gözlemlenebiliyor. İlimize getirilen 245 vatandaşımız ile ilgili bazı sosyal medya hesaplarında, ilin bazı önemli gördüğümüz STK temsilcilerinde ve siyasi parti temsilcilerinde bu olaya karşı bir tepki doğmuş durumda olacak ki bu mesele hakkındaki düşüncelerini açıkça ifade etmekten geri durmadılar. 

İnanıyorum ki sağlam bir tefekkür sonrası söyledikleri bu sözlerin ne kadar yanlış olduğunun farkına varacaklardır. Yok, eğer sözlerimizin arkasındayız diyorlarsa bu da onların kişisel tercihleridir lakin toplum nezdindeki duruşlarında şahsımca bir zedelenme görülecektir. 

Zira yarın karşısına çıkıp oy isteyeceği kişi, bir gün sıkıntıya girerse ona a aynı muameleyi yapacağını hatırlayacak. STK’lar yardım için gittiklerinde bizi kaderimize terk ettiğiniz günü ne çabuk unuttuğunuz diyecekler. 

Birlikte birçok meseleyi aşabilecek gücümüz ve kudretimiz varken memleketin sahipsiz olduğunu ifade edenler, böylesi hassas bir mesele üzerinden siyasi malzeme çıkarmaya çalışanlar unutmamalıdır ki vatandaş vicdanı bunu hiçbir zaman unutmayacaktır. 

O yüzen en başta dediğim gibi kişinin selameti bazen susmasındadır. Konuşmamız gereken yerlerde gelecek. Hem de en üst perdeden konuşacağız. Lakin bugün herkesin selameti için bir süre sessiz kalma vaktidir. Çünkü her yerde konuşmak sizi sadece geveze yapar. Ama konuşmanız gerektiği yerde konuşmak sizi önemli kılar. 

Saygı ve muhabbetle kalın.

YORUM EKLE