Ara
Gümüşhane
Kapalı
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8101 %0.19
50,1794 %-0.04
5.956,60 % 0,02

ŞEHR-İ İSTANBUL

YAYINLAMA:
Dürtmeler, silmeler, engellemeler.. Bugünlerde böyle ilişkiler. İnternet üzerinden mi yaşar olduk ne? Ruh halimizi Facebook'a yazmayınca olmuyor, İnstagram sağolsun resimlerimizi ulaştırıyor, Twitter'da ünlülerin o çok merak ettiğimiz hayatını an be an takip etme şansı veriyor. E daha ne olsun değil mi? Sosyal medyanın asosyal bireyleri olarak akıyoruz hayata. Öyle mektup yazmak, kart atmak filan eskidenmiş, şimdi en fazla mail atıyoruz. Birini merak ettiğimizde sayfasına bakıp olanca merakımızı gideriyoruz, resimlerini beğeniyor, yorum yapıyoruz. Hatta birçok kişiyle dostluğumuzu bu şekilde sürdürüyoruz. En son ne zaman bir dostunuzla selamlaşıp şöyle can-ı gönülden sarıldınız? Demli bir çayın huzuruyla iki lafın belini kırdınız?
   
Şehir Gümüşhane olunca bu söylenilenler pek uzağımızda kalmıyor, zira on dakikada en az üç tanıdık çıkıyor karşınıza. Ama –büyük şehirlerde- durum biraz farklı.
   
İstanbul'daydım kısa bir süre önce. Güzelliği ayan beyan, anlatmakla bitmez muhakkak ancak güzelliğinden çok, insanların yüzündeki ifade çarptı beni. En iyi ihtimalle sabahın altısında güne başlıyor ve yine en iyi ihtimalle bir saatte işinize ya da okulunuza gidiyorsunuz. Toplu taşıma araçları ve özel araçların hercümerç ettiği trafikte başlıyor ilk yorgunluk. İnsanların yüzünde hep aynı, o donuk ifade.. Gidilecek yere kadar yarım kalan uykuyu tamamlama çabası, sıkış tıkış otobüste yer bulma kavgası, vaktinde yetişebilme kaygısı vs vs.. Fark ettim de yüzü asıktı herkesin. O kalabalığın içinde gördüm mutsuz onlarca insanı.
   
Caddeler sokaklar ışıl ışıl. Yaşam mücadelesini hiç tanımayan insanlar da var, o mücadelede yitip gidenler de. Öyle çok zıtlık yaşıyor ki bir arada. Yanınızdaki çöp kutusunun içinde bir çocuk belirebiliyor aniden. Aniden gözünüz takılıyor bir gökdelene. Bir kız geçiyor kaldırımdan şıkır şıkır. Aniden bir adam yanaşıyor ekmek parası isteyen..
   
Derdi kadar büyük şehir İstanbul. Güzelliği kadar büyük. Güzelliği de büyüklüğü de başımı döndürdü yine. Şöyle bir dönüp baktım da kendi şehrime küçük, gelişmemiş, geliştirilememiş, köyden bozma bir şehir bir çokları için.. Kıyaslamak mümkün değil bilirim ama İstanbul'un güzelliğine inat ben yine bu küçük şehirde, küçük dertlerimin içinde  kaybolmayı istedim..
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *