SULU ŞEHRİN SUSUZ İNSANLARI

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”

İnsanı yaşatamayanlar devleti yaşatabilirler mi?

İlimiz yaşanabilir bir kent özelliğini bu zamana kadar muhafaza etmiş ne yazık ki bundan sonra yaşam kalitemizin düşüşüne paralel olarak yaşanabilir olma özelliğini kaybetmektedir. İlimizde yaşayanların bu kaybedişe rağmen sesiz sedasız yaşamaya çalışması, geleceğimizin oksijensiz kalabileceği ihtimaline,  doğanın dengesinin gün geçtikçe bozulmasına, hastalıkların artmasına sebep olan nedenlerin araştırılması veya araştırma yapılmamasının sebeplerini sorgulamak kimlerin sorumluluğundadır?  İlimiz küçük ama tarihi bir kent olmasına rağmen siyasi çıkarların mücadele ettiği; biz değil ben odaklı çevrelerin mücadelesine çevirenlerin veballeri yok mu?  Yaşanamayacak şehir olma yolunda çaba gösterenlere destek verilmesi sizce ne anlam ifade ediyor?  “Gümüşhane sevdalısıyız”  diyenler sizler neredesiniz? Yoksa güzellikleri söylemekle mi kalıyorsunuz? Sanki biraz öyle oluyor gibi. Aba altından sopa gösterenler mi var yoksa? Güzel ilimizde huzuru yaşatabilmek için siyasi ve bencil çıkarlarımız için vermiş olduğumuz mücadelelerimizi neden yaşanabilir il olmak için vermiyor, yol arkadaşlığı yapılmıyor yapmıyoruz. Bizlerin birlik ve beraberliğinin daim olması için ilimizde STK ‘ların, siyasilerin, sadakatli ve samimi davranış sergilemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yıllardır bir yerlerin gücünü kullanarak itibar sahibi olduğunu zannedenler (itibar ve mevki makamı millet verir ve millet alır )günü ve zamanı dolunca başka yerlere “ışık tutmaya” başlayanlar yolda yürürken menfaatler için arkasına bakmadan gidenler nerde duracağını bilmeden, toplumsal düşünmeyenler gün gelir ufak bir taş sizi düşürebilir aman dikkat edin ki samimi ve sadakatli yalancıklarınız gözlerinizden okunuyor. Artık sesiz düşünmeden uyanmalıyız sesli ve çoklu düşünme zamanımız geçiyor.  Çünkü başka GÜMÜŞHANE yok, kulaktan dolma sözlerle birbirimizi aldatmanın kandırmanın sadece gününüzü kurtarmaya yeteceğini sanki unutmuş gibisiniz.

Güzel ilimiz maden şehri olmuş da madenleri titizlikle inceleyen kurumlar kanser vakalarının yükselişe geçtiğini neden inceletmezler. Hayalleri gerçek olanlar mı var da gözleri görmez kulakları duymaz hale geldiniz. Sorumluklarınızı hatırlatacak kimseler kalmadı mı? Barajlarımız derelerimizden akan berrak sularımız sebze ve meyvelerimiz eski güzellikte mi? Yoksa köylerimizi bağımızı bahçemizi de mi unuttuk. Yoksa “görmüyor muyuz?”
Gerçekler acı mı geliyor! Okurken  “ama haklısın” der gibisiniz…

YAZININ DEVAMI GELECEK


GÜMÜŞHANEM                                    29/05/2013

Harşitimin kenarında, dolaşırdım yurdumda
Has bahçelerim talan oldu yurdumda
Gönül sarayım yalan oldu yurdumda
GÜMÜŞHANE’M  viran  oldu dardayım

Dağımda ovamda kırıldı dallar
Elmamı kuşburnumu aldı yarınlar
Divane gönlümü çaldı yalanlar
Bin yerinden parçalandın GÜMÜŞHANE’M

Taşıma sitem edenlerin dilinden
Taşımdan medet edenlerin elinden
Vefayı bilmeyen insanlarından
Eser kalmadı mı GÜMÜŞHANE’M

Vah  GÜMÜŞHANE’M  bu ne haldir
Ölü toprağını üstünden kaldır
Hele bir silkin başını kaldır
Kahrından sustuğun dilin konuşsun

Yıllar sonra terk edilmiş olursan
Bulanık derelerine bakıp ağlarsan;
Derelerinde soluklanır; bir yudum su içerdik
Şimdi sensizliği yaşıyorum; kahroluyorum  GÜMÜŞHANE’M

YAZAN :Kemal EMİROĞLU 

KEMAL EMİROĞLU
mail: kemalemiroglu29@gmail.com

YORUM EKLE