YÜZYILLIK MESELE

Doğu Kudüs’ü 1967’de işgal eden İsrail, 1980'de tek taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan etti. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1980’de kabul ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını geçersiz saydı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini başkent olarak kabul etmiyor. ABD, Trump'ın hamlesiyle Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ilk ülke oldu. Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz hale geleceği uyarılarını göz ardı etti. ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesinin ardından birçok ülke tarafından büyük tepki çekti.

Tepkisini en yüksek perdeden ifade eden ülke kanaatimce Türkiye. Kadim bir medeniyetin evlatları olarak bu tepkiyi sürdürmeye devam edeceğiz. Kudüs, bizim için ismiyle ve çevresiyle mukaddes ve mübarek kılınmış bir şehirdir. Kudüs, Kutsi Şerif'tir. Diğer adıyla Beytü'l-Makdis'tir. Binlerce yıldır birçok medeniyete beşiklik yapan Kudüs ve çevresinde nice peygamberler yaşamıştır. İslam için önemli olduğu kadar Yahudi ve Hristiyan dinleri için kabul gören bazı yapıtaşları burada bulunmaktadır. İslam'ın ilk kıblesi Mescid-i Aksâ da Kudüs'tedir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize Peygamberimizin müjdesi ve emanetidir. Kudüs, her müminin gönülden bağlandığı ve aziz bildiği bir şehirdir. Kudüs, herhangi bir toprak parçası değildir. Kudüs, sadece Filistin ve Mescid-i Aksa civarında yaşayanların değil, tüm dünya Müslümanlarının ve insanlığın ortak meselesidir. Müslümanlar, Kudüs'te uzun yıllar adaletli bir yönetim sergilemişlerdir. Herkesin canına, malına, inancına saygı duymuşlardır. Hatta gayr-i müslimler, aralarındaki anlaşmazlıkların çözümünde İslam'ın adaletine sığınmışlardır.

Ama Darü's-selam, yani barış ve huzurun merkezi olan Kudüs uzun zamandır mahzundur, yıllardır kan ağlamaktadır. Kudüs, her türlü saldırıya maruz kalarak barışın şehri olmaktan çıkmıştır. Bu huzur diyarında silahlar susmamaktadır. Masum insanlar acımasızca katledilmektedir. İnsanların yaşama, inanç ve düşünce özgürlüğüne insafsızca kastedilmekte, kimlik ve kişilikleri, onur ve haysiyetleri hedef alınmaktadır. Kudüs, tam anlamı ile işgal edilmeye çalışılmaktadır. İnsanlığı, uluslararası hukuku hiçe sayan pervasız bir anlayış, Kudüs'ü İsrail'in başkenti yapma gayreti içerisindedir. Bu tür kabul edilemez teşebbüsler, sağduyuya ve insanlığın vicdanına vurulan büyük bir darbedir. Huzuru, barışı ve güvenliği yok etmeye yönelik tehlikeli bir adımdır. Böylesi tehlikeli adımları atanlar tarihin huzurunda yaptıklarının karşılığını er ya da geç alacaklardır. Kudüs'e yönelik basiret ve ferasetten uzak, insaf ve vicdandan mahrum bu teşebbüsler, sağduyu sahibi her insanı endişeye sevk etmiştir.

Bize düşen vazife, bu tür olumsuzluklara asla rıza göstermemektir. Dünyanın neresinde olursa olsun, kime karşı yapılırsa yapılsın, yanlışa ve haksızlığa boyun eğmemektir. Bugün İslam coğrafyasının, kardeşlerimizin ve insanlığın maruz kaldığı tüm felaket, zulüm ve mağduriyetler karşısında birliğimizi dirliğimizi kaybetmeden iman kardeşliğimizi pekiştirmemiz gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz zorluklardan, acılardan, mahrumiyetlerden kurtulabilmek için her birimiz olanca gücümüzle çalışalım. Kudüs'ü ve İslam beldelerini işgale yeltenenlere karşı her türlü mücadeleyi elimizden geldiğince yapalım. Bu kirli oyun yüz yıl önce İngilizlerin Kudüs üzerindeki oyunları ile başlar. Balfour deklarasyonu ile Yahudilere ait bir devlet kurulmasına izin verildi. O tarihten sonra Filistin’e Yahudi göçü hızlandı ve böylece işgal hareketi başladı. Bu ihanet şebekesi yüzyıllık emellerini harekete geçirerek o bölgeye yön vermeye çalışmaktadırlar. Bunun nafile bir teşebbüs olacağına inanıyorum. Kudüs İslam coğrafyasının kalbidir. Kalbi devre dışı bırakırsanız diğer organlar iş göremez hale gelir. Kudüs’e saldırıların, orayı başkent ilan etmelerinin sebebi de budur. Zulüm hiçbir zaman ebedi olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır.

YORUM EKLE