Gümüşhane'nin yetiştirdiği usta fotoğraf sanatçılarından Mustafa Zengin, başarılarına yenilerini ekleyerek ulusal arenada Gümüşhane'nin adını bir kez daha duyurdu.
Sanatçının insan ve doğa odaklı eşsiz bakış açısını yansıtan iki fotoğrafı, Türkiye'nin prestijli fotoğraf yarışmalarında dereceye girerek büyük bir başarıya imza attı. Zengin, "Teyze" isimli eseriyle ikincilik kürsüsüne çıkarken, "Taşköprü" fotoğrafıyla da sergileme ödülü kazandı.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin düzenlediği "Kent Kimliği ve Toplumsal Bellek" temalı 27.Ajanda Fotoğraf yarışmasında "Teyze" isimli fotoğrafıyla ikincilik elde eden Zengin, Çağın Göz Hastanesi 14. Ulusal Fotoğraf Yarışması Göz Alabildiğine “Köprüler” yarışmasında da "Taşköprü" fotoğrafıyla sergileme ödülü elde etti.
Bugüne kadar katıldığı ulusal ve uluslararası birçok yarışmadan ödüllerle dönen Zengin, Gümüşhane’nin adını duyurmaya devam ediyor.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin her yıl Dünya Mimarlık Günü programı kapsamında “Kent Kimliği ve Toplumsal Bellek” temasıyla gerçekleştirilen “27. Ajanda Fotoğraf Yarışması” sonuçlandı.
Toplam 262 fotoğrafçının 1.432 fotoğraf ile katıldığı yarışmada dereceye giren fotoğraflardan oluşan sergi 25 Ekim – 10 Kasım 2025 tarihleri arasında TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi sergi salonunda ziyaret edilecek.
Balıkesir’de çektiği “Teyze” fotoğrafıyla katılan Zengin, yarışmadan ikincilik madalyasıyla dönerek büyük bir başarı elde etti.
Zengin ayrıca Çağın Göz Hastanesi tarafından Göz Alabildiğine “Köprüler” temasıyla düzenlenen ve toplam bin 120 fotoğrafçının 3 bin 632 fotoğrafla katıldığı 14. Ulusal Fotoğraf Yarışmasında da merkez ilçeye bağlı dünyaca ünlü Taşköprü Yaylası'nın eşsiz atmosferini yansıtan “Taşköprü” fotoğrafıyla sergileme ödülüne layık görüldü.
Sanatıyla Gümüşhane'nin doğal ve kültürel zenginliklerini tanıtmadaki rolünü bir kez daha perçinleyen Zengin,
“Her Kare Bir Hikaye Anlatır”
Ödülleriyle ilgili duygularını paylaşan usta fotoğrafçı Mustafa Zengin, fotoğrafın kendisi için bir tutku olduğunu, teknik bir uğraştan çok daha fazlası olduğunu vurguladı. Zengin, "Benim için fotoğrafçılık, sadece doğru ışığı ya da kompozisyonu bulmak değil; anın ruhunu yakalama sanatıdır. Deklanşöre her bastığımda, o coğrafyanın binlerce yıllık hafızasını, o insanın bir ömürlük birikimini tek bir kareye sığdırmaya çalışıyorum. Bu yüzden ilhamımı her zaman doğduğum topraklardan, Anadolu'nun o kadim ve bilge ruhundan alıyorum. Gümüşhane'nin sarp bir dağı da emektar bir köylüsü de benim için aynı derinlikte bir hikaye anlatır" dedi.
Sanatın bir sorumluluk olduğuna inandığını belirten Zengin, sözlerine şöyle devam etti: “Biz fotoğrafçılar, aslında bir nevi zamanın ve belleğin kayıt memurlarıyız. Unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği, yıkılmaya terk edilmiş bir tarihi yapıyı ya da kaybolmakta olan bir yaşam biçimini gelecek nesillere aktarma gibi bir görevimiz var. Aldığım ödüller elbette büyük bir mutluluk ve motivasyon kaynağı. Fakat benim için asıl ödül, çektiğim bir karenin yıllar sonra bile insanlara bir şeyler hissettirebildiğini, onlara bu toprakların ne kadar zengin ve derin bir mirasa sahip olduğunu hatırlattığını bilmektir. Amacım, bu hikayeleri kendi vizörümden tüm dünyaya anlatmaya devam etmek.”

