Ara
Gümüşhane
Kapalı
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28

Baltayı Biletme Zamanı Gelmiştir

YAYINLAMA:

Bir Hikâye Bir Ders
 

İki orman köylüsü bir ormanda çalışıyorlarmış. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.

Sonuç olarak ikinci adam çok ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?" diye sormuş.

İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: 

“Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.”

Hikâyemizi günümüz Gümüşhane’sine uyarlamak istiyorum.

Oltan Sungurlu’nun gölgesinde Sungurlu’nun kalıntıları olarak bu şehrin son 25 senesine tecavüz edenlerin okuyup ders çıkarmalarını özellikle istiyorum. 

25 yıldır bu şehirde 5 adet aktif üretim yapan fabrika kapatılırken o makamları işgal eden, akıllarınca her işten anlayan fakat ormancının baltası misali analitik düşüncelerinin köreldiğini anlayamayan ve halen bu şehrin ticaretine sıfırın altında yön verenlerin özellikle okumasını istiyorum.

Üretemeyen, vilayet makamının uğraşı dışında yol kat edemeyen, kaderi valilerin elinde olan şehrimin gençlerinin okumasını ve sorgulamasını istiyorum.

Tek dertleri daha iyi şartlarda emeklilik sürmek olan, memlekete hizmet etmek gibi dertleri olmayan, son 15 yılın vizyonsuz milletvekillerinin bu şehre ne katkıları olduğunun kendileri tarafından sorgulanmasını istiyorum.

Hayallerim

Bu şehirle ilgili o kadar büyük hayaller kuruyorum ki… 

Örneğin Gümüşsu’yun tekrardan Dimes’le rekabet etmesini istiyorum, 

Kürtünde ülkenin en büyük silah fabrikasının kurulmasını ve mahzenlerdeki ustaların gün yüzüne çıkarılmasını istiyorum,

Şehrin sokaklarına düzen getiren, dikine değil yatay mimari anlayışını benimseyen bir belediyemizin olmasını istiyorum,

Şehrin kaderini madenciliğe terk eden değil, üretim yapan fabrikalar kurulması için çaba gösteren oda başkanlarının olmasını istiyorum.

Bu şehirde Gümüş Sokak’ın kurulmasını ve Gümüşhane’den çıkan gümüşlerin bu şehirde işlenip o sokaktaki gümüş satıcılarında satılmasını istiyorum.

Bu şehrin doğal güzelliklerinin eşsiz tanıtımının sağlanmasını ve bunun sonucunda kültür ve doğa turizminde bölgenin incisi olmasını istiyorum.

Gençlerin Önü Açılmalı

Şüphesiz son yıllarda sorgulamayan, araştırmayan ve okumayan bir toplum oluşmuştur. Bunun götürüsü olarak da, birilerinin bizler adına karar verirken rahat davrandıklarını ve sorgulanmaktan korkmadıklarını görüyoruz. Bizlerin, yani Gümüşhane’deki sorgulayan gençlerin, şehir yönetimine ‘’kalıcı süreliğine el koyması’’ gerektiğini düşünüyorum. 

Eleştirmekten korkmadan ama hakaret de etmeden hak bildiğimizi, hak yolunda savunmaktan ve uygulamaktan asla vazgeçmememiz gerektiğini düşünüyorum. 

Bu şehrin ‘’taşın altına elini koyacak birey sayısının artması halinde’’ önümüzdeki 10 yıl içerisinde bölgenin en popüler, önümüzdeki 50 yıl içerisinde ise ülkenin ve dünyanın adından söz ettiği bir cennet köşesi olarak adlandırılmaması için bir sebep göremiyorum. 

Sadece ama sadece körelmiş insancıkların artık ayakaltından çekilmeleri gereklidir. Unutmayın ‘’ben gidersem burayı yönetemezler’’ diyen yöneticiler; kesinlikle ruh sağlığını kaybetmiş, birey olamayan şahsiyetlerdir. Çünkü bu ülke, her zaman, her mevkii ve her makamı dolduracak evlatlar yetiştirmektedir.

Körelmiş zihniyetlerden kurtulmuş, aydın ve yenilikçi gençlerle yoluna devam edecek bir Gümüşhane’ye kavuşmak temennisi ile.

Sağlıcakla kalın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *