Ara
Gümüşhane
Kapalı
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,6126 %0.04
49,6993 %0.28
5.755,74 % -0,21
10 Aralık: Hakların Hâlâ Öğretilemediği Bir Dünya

10 Aralık: Hakların Hâlâ Öğretilemediği Bir Dünya

YAYINLAMA:

Bugün 10 Aralık… Takvimlerde “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak yer alan bu tarih, aslında insanlığın hâlâ tamamlayamadığı bir ödevin hatırlatıcısı niteliğinde. Kutlanıyor olması, ne yazık ki gerçek anlamda uygulanabildiği anlamına gelmiyor. Çünkü dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de kendi haklarını bilmeyen milyonlarca insan yaşamını sürdürüyor.

Hak bilinci olmayınca, hak arayışı da olmuyor. Bu durum, güç sahiplerine alan açarken güçsüzü daha da savunmasız hâle getiriyor. Sonuç ise toplumun geniş kesimlerinin mağduriyeti… Yani insan hakları ihlalleri sadece hukuki bir mesele değil; aynı zamanda sosyolojik ve eğitsel bir problem.

Tam da bu noktada eğitimin hayati önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Çünkü haklarını bilmeyen bireyler, hakları ihlal edildiğinde bunun farkına bile varmıyor. Oysa adil, eşit ve özgür bir toplumun inşası ancak bilinçli bireylerle mümkün. Eğitimin temel amaçlarından biri de insanı sadece meslek sahibi yapmak değil; haklarını tanıyan, sorumluluklarının farkında olan ve adalet duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmektir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin üzerinden onca yıl geçmesine rağmen, pek çok toplum hâlâ bu ilkelerin uzağında. Hâlâ eşitlik arayışı sürüyor, hâlâ adalet mücadelesi veriliyor ve hâlâ en temel haklardan mahrum bırakılan milyonlar var.

Oysa insan olmak, başlı başına haklara sahip olmak için yeterlidir. Adil, eşit ve özgür bir yaşam sadece belli kesimlerin değil; her bireyin, her topluluğun, her milletin hakkıdır. Bu hakların güvence altına alındığı bir düzeni kurmak ise hem devletlerin hem de bireylerin ortak sorumluluğudur.

Bugün, İnsan Hakları Günü vesilesiyle yapılması gereken en önemli şey, kutlamalardan çok, eksiklerimizi görmek ve geleceğe dair daha güçlü bir bilinç oluşturmaktır. Çünkü hak bilinci arttıkça, adalet de güçlenir; adalet güçlendikçe toplumlar daha yaşanabilir hâle gelir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *