Ramazan aylarının en güzel zamanları bayrama yaklaşan günlerdi. Bayramda gidilecek köy ve ziyaret edilecek nineler, dedeler, amcalar halalar dışında, köyün kalabalıklığı, gülen yüzler... Burma tatlıları, kalabalık kahvaltı sofraları ve gezilecek tüm evler...
Bir kaç gün öncesinden yeni ayakkabılar ve elbiseler... Bir de hava güzelse, daha ne istenir ki... Köy minibüsünde gidenlerin tamamı şehirde yaşayıp bayrama ana babaya gidenlerle dolu.
Ev kalabalık, erkekler bir odada, kadınlar bir odada... Çocuklar aralarda... Nenemin bitmek tükenmek bilmez duaları... Köklü binali olun, Allah ömürler versin... Bayram sabahı bir telaş ki sorma. Dedemin kalkın namaza talimatına karşı çıkacak bir kul henüz olmadı o evde. Buz gibi su ile alınan abdestler, bereket cami hemen dedemin evinin yanıbaşında. Camiye gelen kalabalık bu evin önünden geçiyor. Camide yaz da olsa soba yanıyor ve ortam sıcak, malum rakım 1800 metre ve sabahın körü. En önde pirler yerlerini almış, biz çocuk ve gençler en arkada... Namaz başlamadan, hoca namazı bir tarifle ricası genelde bizden geliyor. Caminin önünde bayramlaşıp bayramlaşmama biraz tartışma konusu. Köyümüz herkesin her eve gideceği kadar küçük. Bayramlaşırsak cami önünde, evlerimize gelmeye gerek duyulmayabilir endişesi... İnceliğe bakarmısın... Bayramlaşmayalım cami önünde kararı her yıl ağır basıyor. Hızlıca evlere dağılıyoruz... Dedemin evi hemen cami çıkışı olunca, kardeşleri, başta Nazım emim ve Zeki emim olmak üzere bize geliyorlar... Ortalık curcuna... Analarımız bembeyaz çemberleri ve el örgüsü yeni hırkalar ile rengarenk... El öpmeye doyamıyoruz... Bir yandan da sofralar kuruluyor, soba üstünde yeni sağılan süt fokur fokur... Odanın girişine ayakkabılar sığmıyor... 2 sofra yetmiyor bile.
Ne yok ki o sofrada... Kavurmalar, yumurtalar, peynirler, tereyağları, bal ve kuymaklar... Burma tatlıları kahvaltılık sofrada dahi hazır kıta...
Gezilen mahalleler, girilen ve ikram alınan evler, dışarıdan bayrama gelen misafir ve akrabalar. Toplanan şekerler ve en güzel şekerin hangi haneden alındığını anlatan çocuklar...
Dönsek o seksenli yıllara, gitsek yine köyümüze ve akrabalar ile bayram yapabilsek... Değişime en az direnen yerlerimiz köylerimiz. Artık üstü mertekli ev bile yok, beton soğuğu ağır basıyor, mertekli evler zamana direnemiyor artık. Toprak olan dedeler nineler, konu komşular...
Herkese şimdiden hayırlı bayramlar dilerken, tüm ölmüşlerimize rahmet diliyorum. Tüm gençlerimize nenemin duası ile, köklü binali olun diyorum...
çetin ulutaş 3 Ay Önce
amin.O ZAMANLAR kuymak DEMEZDİK Yayla dili gavudolması derdik. Sütü makineye vururduk.süt bir tarafa toğala bir tarafa ayrılırdı. toğaladan yapardi rahmetli emine nenem.