ÇAY KÜLTÜRÜMÜZ

Çay, yaz kış demeden yemekten sonra yapılan sohbetlere keyif ve lezzet verir. Çay yaşamımızın önemli bir parçasıdır sabahtan akşama, gün boyunca bardak bardak içilir. Çay içmemizin yanı sıra, kendimize özgü demleme usulü, ince belli cam bardaklar, kıtlama çay gibi özellikleri çayın kültürünün birer parçasıdır.

Çay kültürü, Türkler için müşterek yaşamanın ve misafirperverliğin sembolik bir uzantısı olarak birçok etnografik   zenginlik yaratmıştır. Gündelik yaşamımızda özellikle soğuk kış akşamlarında yanan sobanın üzerinde demlenen çay, kültürel ürün olarak özelliğini korumaktadır. Folklorcu Fevzi Leventoğlu Vanlıların çay tutkusunu mısralarında şöyle anlatır.

Çay dediğin;

Biri demdir;
İki ile üç kaidedir
Dört bedene faydadır
Çıktı beşe, sür on beşe
Olsun yirmi, versin neşe
Bu da bize düşen hisse
Çay ne, say ne
Ha iç…, Ha iç…, Ha iç…

Sabır ve sevgiye dayanan çay kültürünün her aşamasında insanımıza özgü ayrıntı, keyif ve lezzet vardır. Kıtlama çay içerken, şekerin bir parçası çaya batırılıp dilin altına konur ve çay yudum yudum içilir. Dilaltındaki şeker de bardaktaki çay bitince erir. Çay koymak anlamında "Çay dökmek" ya da "Çay tazelemek" deyimleri kullanılır. Çay ikramını kabul etmemek ayıp sayılır.

Bununla ilgili bir fıkra anlatılır;  İstanbullu bir gelin, Erzurumlu bir komşuya gitmiş. Kıtlama çay içmeyi öğrenmek istemiş. Şekeri ağzına almış, şeker hemen erimiş, ikinci bir şeker istemiş, oda hemen erimiş. Üçüncüyü istemiş, ev sahibi bakmış ki daha bardakta içilecek çok çay var. Ev sahibi dayanamamış;  " Gurban gelin hanım, ben senin çayını şimdi tatlı edim de, sen kıtlamayı evinde öğren" demiş.

Halk kültürümüzde önemli bir yer tutan çay bugün sosyal hayatımızda yerini dolduramayacak derecede sağlamlaştırmış, onun etrafında oluşan kültürüyle birlikte yaşamaktadır.






 
YORUM EKLE