Ara
Gümüşhane
Kapalı
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28
ELEŞTİRİ BİR KÜLTÜRDÜR

ELEŞTİRİ BİR KÜLTÜRDÜR

YAYINLAMA:

"İftiralara en iyi cevap, sessiz kalarak verilir"

-Ben Johnson-

Eğer bir toplumda eleştiri kültürü yerine oturmamışsa orada ilerlemenin mümkünatı kesinlikle yoktur, olamaz da. Zira eleştirmeden gelişmek olası değildir.

Zamanın bir bahrinde arkadaşımla Karakol Köprüsü’nden eski hastane kavşağına doğru yürüyüş yapıyorduk. Hastane kavşağına kadar ve şehrin içinde gördüğüm beş altı olumsuz durumu fotoğrafladım ve sosyal medyaya attım. Kimseyi, kurumu ya da başka bir oluşumu kast etmeden resmen kendime, kendi nefsime diyerekten paylaştım.

Bu paylaşımlar da şunlardan ibaretti. Dükkânlarımızın kaldırımları işgali, yayaların geçtiği kaldırımlarda ileri geri küfürlü çay sohbetleri, ana yolda kaldırıma park eden araçlar, az aşağıda parkta gençlerin doğum günü kutlaması sonrası çöplüğe çevirdiği o güzelim yeşillik, Harşit Çayı kenarında ışıklandırma lambalarının kırılması.

Vay efendim sen misin bunları paylaşan. Bunu fırsat bilen ve besbelli bu kanaldan beslenen bir klavye silahşoru bizi anında Gümüşhane Belediye Başkanı Sayın Ercan Çimen’e ispiyonladı.

Bir zaman sonra çıkardığım bir eseri (kitap) Belediye Başkanımıza takdim ederken bana dönerek;

“Hocam geçenlerde birisi seni bana şikâyet etti. Şikâyet ettiği konuya bakınca aslında çok sevindiğimi söyleyeyim. Zira bu tür eksiklikleri bizlerden kaynaklanmasa da halkımızın bir yolla dile getirmesi, eleştirmesi bizim önümüzü açacaktır. O yüzden ben sana teşekkür ediyorum” dedi.

Ben de gayrı ihtiyari;

“Kim olabilir ki acaba” deyince o zatın ismini öğrendim. Telefonu bende yoktu başkandan alarak hemen orada onu aradım. Anlamış olacak ki hemen özür dilemeye başladı.

İşte bu yüzden bu şehrin meşhur sloganı var ya hani “Altın kalpli insanların şehri” diye. Sizi bilmem ama ben bu slogana kahkahayla gülüyorum. Zira altın kalpli olmak sloganla değil yaşam tarzıyla, edeple, ahlakla, maneviyatla, değerler eğitimi ile ve ancak insanlıkla olunur. Yoksa hiçbir vasfı olmayan evladını iyalini belediyeye ve benzer kadrolara yerleştirmekle, yetim hakkı yemekle, dedikodu yapmakla, fahiş fiyatla müşteri kazıklamakla, komşunun hakkına tecavüz etmekle, adam kayırmakla, torpille, zulümle ve ahlaksızlıkla altın kalpli olmanın asla mümkünatı yoktur.

Biz yine biliriz ki;

“Aciz insan şikâyet eder, asil insan idare eder, basit insan iftira eder, sabırlı insan azim eder, şükürsüz insan beddua eder.”

Elinden hiçbir şey gelmeyen insanlar (!) hiç değilse gölge etmeyin bab’ından hareket edin ki hiç değilse çözüm yolunda problem olmayın. 

Bu şehirde biliyorum bir avuç sevenim varsa belki bin katı sevmeyenim de var. Zira eğer beni herkes seviyorsa ortada muhakkak bir yanlış durum vardır. Tam tersi beni hiç kimse sevmiyorsa da bir yanlışlıktan söz edebiliriz. Sözün özü şudur ki;

Birbirimizi kırmadan, incitmeden, çalışanın şevkini kesmeden ve alanında uzman ise yapıcı eleştiri ile birbirimizin haklarına saygılı olalım ve bu hakları koruyalım. Olur mu…?  

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *