Ara
Gümüşhane
Kapalı
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28

GÜMÜŞHANE KÜÇÜKTÜR AMA KÜÇÜK DÜŞÜNMEK ZORUNDA DEĞİLDİR

YAYINLAMA:
Düşüncenin büyüklüğünü ve de küçüklüğünü ne zaman düşünsem hep büyük usta Nazım’ın şu sözleri aklıma gelir:
“Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında fener, penceresinde cam, ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor.”

Küçük yerlerdeki insanların hep neden küçük düşündüklerini çok düşünmüşümdür.

Küçük yerlerde birazcık vitesi büyütmek istesen hemencecik karşına engeller çıkar, küçük fasid bir daire içinde düşünen genel çoğunluk  dış dünyaya kapalı olduğu için ve adeta gökyüzünün görünen bir mavilikten sınırlı olduğunu düşündüğü için hemencecik homurdanmalar başlar.

Hayatı böylesine bir küçük pencereden kucaklayış, öyle sanıyorum ki yerelin evrenselle örtüşmesi yolunda çok büyük bir engel oluşturmaktadır.

Yerelle evrenselin farklılığı da buradan ileri gelmektedir: Yani evrensel olabildiğince geniş, önyargısız ve açık; buna paralel yerel ise olabildiğince dar, önyargılı, katı ve kapalı…

Konumuzla ilintili olarak aklımdan geçen çok güzel örneklemeler var ve bugün sizlerle bunları paylaşmak istiyorum:

Köpekbalığını oda büyüklüğündeki bir havuza koymuşlar. Havuzda yiyebileceği balıklarda bulunmaktadır. Fakat köpekbalığıyla küçük balıklar arasında cam bir bölme vardır. Köpek balığı ne yana gitse, cam bölmeye çarpmaktadır. Bir süre sonra köpekbalığı cam bölmeye çarpmamayı öğreniyor. Çünkü ne kadar uğraştıysa da diğer taraftaki balıklara ulaşamıyor. Köpekbalığı 28 saat sonra cam bölmeye çarpmamayı öğreniyor. Bunun üzerine cam bölmeyi çıkartıyorlar. Köpekbalığı oralı bile olmuyor. Kendisinin sadece o bölünmüş alan içinde yüzebileceğini sanıyor ve küçük balıkları yemiyor.

Dünyası  küçük olan insanları düşündüğümde hep bu aklıma gelir.

Bir başka çarpıcı örnekleme daha:

Yeni doğan bir fil yavrusu 4 metre uzunluğundaki bir iple kazığa bağlanır. Fil, büyüyünceye kadar hep bu dört metre yarıçapındaki yerde yaşamaya tabi tutulur. Fil dünyayı artık bu alandan ibaret sanır. İplerini çözseler de bir yere gitmez.

Küçük dünyalarında geziyor olmanın çaresizliğiyle küçük yerde yaşayan insanları bekleyen en büyük tehlike alışkanlıklarıdır. Bu alışkanlıkları kolay kolay yıkamazsınız. Kimi zaman önyargıyla ve kimi zaman da kötü niyetle beslenen bu alışkanlıklar insanın elini kolunu bağlar. Çok insan hayatımızı zorlaştıran alışkanlıkları geleneklerimiz, göreneklerimiz olarak düşünür, ama hiç ilgisi bile yoktur. Çünkü gelenekte hep “iyi” olan hasletlerimiz korunup, kollanmıştır.  İşin gelenek yanını da ayırdığınız zaman ortada koskoca alışkanlıklar kalır.

İşin en korkunç yanını yazıp yazımızı noktalayalım:

Küçüklüğü ahlakta, düşüncede ve fikirde arayan insanlar, her anlamda küçük bir Gümüşhane statükosunu istedikleri ve sevdikleri için Gümüşhane’yi büyük hedeflere götüremezler.

Küçük bir şehirde yaşıyor olmanın zorunluluğu içinde bize hayatı kısıtlanmış düşüncelerle yaşatanlar, insanın gelişimini baltalayarak zorbalığa kaçan bu tutumlarıyla bizlere açıkça yazalım ki zulmetmektedirler.

Bu zalimlere karşı içinde mücadele etme isteğini taze ve sıcak tutan herkes alışkanlıkların insanı uyutan büyüsünü bozup küçük şehirlere büyük ve çağdaş düşünceler giydirmelidir.

Küçük insanlarla büyük hedefler tutmaz. Küçüklüğü sadece fiziki anlamda algılıyor, küçük şehirlere büyük büyük insanların yön vermesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyoruz.

Gümüşhane ve Kelkit küçüktür ama küçük düşünmek zorunda değildir.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *