28 Şubat mesajları

Gümüşhane'de 28 Şubat post modern darbesinin yıldönümü nedeniyle yayımlanan mesajlar.

28 Şubat mesajları

BELEDİYE BAŞKANI ERCAN ÇİMEN

Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayınladı. 

Başkan Çimen, 28 Şubat’ın milletin basireti sayesinde kısa sürede tarihin derinliklerinde kaybolduğunu belirtti. 

''Bin yıl sürecek" denilen ancak tarihin derinliklerinde kaybolan 28 Şubat’ın, Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçtiğini kaydeden Başkan Çimen, mesajında şu ifadelere yer verdi: “28 Şubat, Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçmiş, milletimizin değerlerine yapılmış bir saldırının adıdır. 28 Şubat postmodern darbesi denildiğinde milletin kendisinin tehdit edildiği, İmam Hatiplerde okuyan gençlerin önünün kapatılarak üniversitelere alınmadığı, temel hak ve hürriyetlerinin gasp edildiği bir sürecin adıdır. 28 Şubat, her zaman vatandaşımıza, memurlara, iş dünyasına, öğrencilere yapılan zulümle hatırlanacak. Ülkemiz, 1960, 1971 ve 28 Şubat darbesini gördü. Cuntacıların darbelerine karşı Ülkemiz, geçmişten bugünlere demokratikleşme yolunda büyük adımlar attı. 28 Şubat, millet iradesine karşı yapılmış siyasi tarihimizin kara bir lekesidir. Her ne kadar "28 Şubat bin yıl sürecek" denilse bile, Milli iradenin gücü ile vesayetlerin, darbelerin tarihi kapatılmıştır. Allah'a hamdolsun ki, 28 Şubat’ın izleri bir daha geri dönmemek üzere silinmiştir. Allah’a hamdolsun ki bugün Türkiye, başörtülülerin baskı altında olduğu, fikir söylemenin imkansız görüldüğü o dönemleri geride bıraktı. Ülkemiz, demokratik bir düzende güçlenerek büyüyecektir. Allah bir daha bu ülkeye 28 Şubat ve benzeri karanlık günlerini göstermesin.” 
 

REKTÖR PROF.DR. HALİL İBRAHİM ZEYBEK

“Türkiye’nin gelişiminden ve kararlı duruşundan endişe duyan bazı iç ve dış mihraklar, ülkemizin bu gelişimini önlemek ve milletimizi esaret altına almak amacıyla zaman zaman darbe ve askeri girişimlerde bulunmuşlardır. Sözde irtica ile mücadele adı altında gerçekleştirilen ve ‘postmodern’ darbe olarak adlandırılan, topluma uygulanan yasaklar ve baskılar ile hafızalarda derin izler bırakan ‘28 Şubat’ süreci de bu darbelerden birisidir. Milletimizin iradesini, temel hak ve özgürlüklerini hedef alan adı geçen darbe, demokrasimiz için kara bir leke olarak tarihin derinliklerine gömülmüştür.   

Türkiye Cumhuriyeti’nin şahlanışını sekteye uğratacak her türlü girişime karşı aziz milletimiz, sahip olduğu basiret ve sağduyu ile her daim engel olabilecek güçtedir. Söz konusu güç, bu anlamda hain planlar yapanların, emellerine ulaşmalarına hiçbir zaman izin vermeyecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde de dile getirdiği gibi ‘Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!’ sözünden hareketle aziz milletimiz, kendisine yapılan her türlü darbe ve girişimi asla kabul etmeyecek güce sahiptir. 

Bu duygu ve düşüncelerle birlikte ülkemizin geleceğini karartacak, vesayet altına alacak, özgürlüğünü sınırlayacak her türlü darbe ve benzeri kalkışmanın karşısında olduğumuzu bildirmekten onur duyarım. Geçmişte böylesi girişimlerle mücadele eden tüm aziz milletimizi minnetle andığımı ifade etmek isterim.”
 

EĞİTİM-BİR-SEN ŞUBE BAŞKANI HABİB TANIŞ

“Darbe, toplumları ve ülkeleri kontrol altında tutmak için geliştirilen emperyalist bir mekanizmadır.28 Şubat, emperyalist düzenek olma vasfını bütün yönleri ve yöntemleriyle ortaya koyması, baskı, dayatma, zulüm bağlamında sınır tanımaması yönüyle ‘postmodern darbe’ olarak tanımlanması gibi özellikleriyle önceki darbelerden farklıdır.25 yıl önce yapılan, insan hakları, düşünce ve demokrasi tarihimizde bir kara leke olarak anılan/anılacak olan bu darbeyle, ülkenin maddi ve manevi kaynaklarının yok edilerek milletin dize getirilmesi amaçlanmış; hayatın her alanında, ancak kaba sömürgecilerin işgalinde yaşanacak zulüm ve baskı düzeni egemen kılınmıştır.

Postmodern darbeyi yapanlar, çok aşağılık bir uygulamayla yargıyı, medyayı, siyaset ve sivil toplum kuruluşlarını silah gibi kullanmıştır. Brifinglere göre karar veren yargı, talimatla manşet atıp gündem belirleyen medya, kimi sözde sendikalar da dâhil varoluş kaynak ve amaçlarına ihanet eden sivil toplum örgütleri, millî iradeye kurulan komplonun en büyük destekçisi ve suç ortakları olmuştur. Keyfî uygulamalarla, zorbalıklarla sürdürülen toplum mühendisliğinin millî değerlere düşmanlığının, başörtüsü yasağı ve eğitime operasyon üzerinden hâkim kılınmaya çalışılması düşündürücüdür. Bu gerekçeyle üniversitelerde başörtülü kızlar ikna odalarına alındı, turnikelerden geri çevrildi, eğitim hakları ellerinden alındı. Kur’an kursları, vakıfların faaliyeti yasaklandı. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçildi. İmam hatiplere düşmanca tavırlar alındı, katsayı uygulamasıyla bu okullarla birlikte meslek liselerinin önü kesildi.

28 Şubatçı ihanet şebekesi, asker, yargı, siyaset, medya, iş çevreleri ve kimi sözde sivil toplum kuruluşlarındaki iş birlikçileri ile bir dizi yasa dışı ve gayrimeşru uygulamayı zorbaca dayattılar. O gün milletimizin bin yıl boyunca tarihe ve nesiller boyu ruhumuza kök salmış yerli ve millî değerlerine açıktan savaş açılmıştır. Millet iradesinin özgür seçimle iktidara getirdiği hükûmetin yürütme hakkı gasbedilmiş, demokrasi yara almış, fikir özgürlüğü ayaklar altına alınmış, ekonomi çökertilmiş, banka kasaları boşaltılmış, hazine soyulmuş, milyonlarca insanımız inancından ve düşüncelerinden dolayı fişlenmiş, taciz edilmiş, hakarete uğramış, sorgulanmış, yargılanmış, binlerce kişinin işine son verilmiş, özetle ülke ve millet her bakımdan mağdur edilmiştir. Darbenin, siyasal iktidarın ülkeyi her alanda düzlüğe çıkarmaya başladığı bir dönemde tezgâhlanması çok manidardır.

Sendika olarak, kendilerini milletin ve iradesinin üstünde görenleri, milletin tanklarını ‘demokrasiye balans ayarı’ çekmek için kullananları millet düşmanı ve emperyalist uşağı olarak kodladık. Postmodern darbeye, mevzuatına, uygulamalarına ve müktesebatına karşı her zeminde mücadele ettik. Bu mücadelenin sivil toplum olmanın, emek mücadelesi vermenin yüklediği doğal sorumluluklar olduğunu kabul ettik ve bu gerçeğin altını çizdik.O dönemde ikna odaları kuranları, üniversite kapılarına turnike koyduranları, başörtülü kızlarımıza şiddet uygulayanları, cuntanın yanında ve emrinde hazır olda durup millî iradeye, demokrasiye ve hürriyete yönelik taciz suçlarına ortak olanları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.

Bugünden geçmişe bakıldığında, ‘bin yıl süreceği’ iddiasıyla millete namlu doğrultan cuntacıların milletin verdiği imkânları istismar ederek elde ettikleri kirli güç ve bu kirle inşa ettikleri kibir kuleleri; milletin ortaya koyduğu emsalsiz direnç ve Anadolu’yu medeniyet coğrafyasının umudu hâline getiren kadim bilinçle bizzat millet tarafından yerle yeksan edildi. Millet; hem sorumluluk hem de iradeyi ele aldı. Sonrasında ise darbecilere ve vesayetçilere yargı eliyle yaptıklarının hesabını sordu. Vesayet düzeneği ve düzenlemeleri ortadan kaldırıldı, düzeneğin faillerinden 21’i müebbet hapisle cezalandırıldı.Haksız yere ihraç edilenlerin, istifaya zorlananların göreve yeniden başlamalarına, açıkta geçen süreleri çalışmış gibi sayılmalarına, başörtülü olarak görev yapmalarına yönelik düzenlemeler yapıldı. Güne ve yarına dair sorunlar giderildi, ne var ki, geçmişteki kayıplar giderilmedi, vesayet döneminin verdiği zararlar tazmin edilmedi.28 Şubat’ın mağdurlarının haklarını tahkim, hukukunu tanzim ve zararlarını tazmin etme iradesi adaletin, inancın, izanın, ahlakın ve hukukun gereğidir. Bu irade, 28 Şubat’ın faillerini mahkûm etme iradesinden daha az önemli değildir. Adaletsizliği bitirecek, adaletin varlığını hissettirecek, vesayet mağdurlarının, 28 Şubat mazlumlarının hukukunu inşa edecek, haklarını ihya, itibarlarını iade, zararlarını tazmin edecek kararlar, kararnameler, kanunlar yürürlüğe koymak mazlum ve mağdurlara karşı borcumuz, tarihe ve geleceğe karşı ortak sorumluluğumuzdur.

Eğitim-Bir-Sen olarak, millet iradesini yok sayan her türlü girişimi bir kez daha kınıyoruz. Ülkemizi dün 28 Şubat’ın yerli yabancı şer ortaklarına, onların karanlık emellerine asla teslim etmedik, bugün de yarın da teslim etmeyeceğiz.”

AK PARTİ İL KADIN KOLLARI BAŞKANI MÜNİRE ŞEYHOĞLU

“Türkiye siyasal tarihi, ne yazık ki darbelerin ağır bedelini ödemiş travmalarla dolu siyasal ve toplumsal bir geçmişe sahiptir. Yaşanan her darbe Türkiye'yi daha da geriye götürmüş, demokrasi kesintiye uğramış, özgürlükler askıya alınmıştır.

99 yıllık Cumhuriyet tarihimizde 27  Mayıs  1960'da  başlayıp  15  Temmuz 2016' daki hain darbe girişimine kadar ki süreç, milletimize ve  demokrasimize yönelen suikastlerdir.

28 Şubat darbesi de demokrasi tarihimize 'postmodern darbe' olarak geçen karanlık bir dönemdir.

Milletin vicdanında derin yaralar açan 28 Şubat süreci, demokrasiye ve sivil siyasete yönelik bir suikast olarak gerçekleşmiş, milletin iradesine olduğu kadar kalkınma çabasına da engel olmuş gerici ve ilkel bir tertiptir.

28 Şubat'ta kadınların ve kız çocuklarının en temel hakkı  olan  eğitime erişimine acımasızca set koyanlar, bugün kimseye kadın hakları dersi vermeye kalkmasınlar. "Bin yıl sürecek." dedikleri 28 Şubat'ın failleri, kız çocuklarının okulların kapısında akıttıkları gözyaşlarında boğulmuşlardır.

Darbe sonrası yaşanan kriz, ülkemizin çok değerli yıllarına mal olurken devlet ve millet arasında çatışma çıkarmak isteyenler için zemin hazırlamıştır. Ancak aziz milletimizin feraseti ve basireti ile çatışına beklentisi boşa çıkmıştır.

Birtakım siyasi mühendislik projeleri ile Türk siyasetini manipüle etmeye çalışan 28 Şubatçılara en büyük dersi 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimde "Yeter, söz de karar da milletindir." diyerek AK Parti'yi iktidara taşıyan milletimiz vermiştir.

Aziz milletimiz, büyük ve güçlü Türkiye'yi hedef alan darbelere tıpkı 28 Şubat ve l 5 Temmuz'da olduğu gibi her zaman dur diyecek ve taviz vermeyecektir.

Milletimizin her seçimde büyük teveccüh gösterdiği AK Parti, 12 Eylül başta olmak üzere tüm darbe faillerinin yargılanmasını sağlamıştır. Yeni yönetim sistemimizle siyasal yapımız güçlendirilerek vesayet tümüyle yok edilmiştir.

Böylece demokrasimiz, tarihindeki kara lekelerden kurtarılarak vatandaşlarının eşit haklara sahip bir yapıya kavuşturulmuştur.

Bu duygularla ülkemizin demokrasisinde büyük yaralar açan 28 Şubat'ı 25. yılında bir kez daha kınıyoruz. Siyasi mühendislik projeleri ile Türk siyasetini manipüle etmeye çalışanlar şunu bilsin ki, Sayın Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bu  güne  kadar olduğu gibi bundan sonra da, millet iradesinin saygınlığına asla gölge düşürmeyecek ve demokrasimize yapılan her türlü müdahaleye en sert karşılığı aziz milletimizle birlikte vereceğiz.”
 

Güncelleme Tarihi: 01 Mart 2022, 08:25
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER