72 yıldır kıl çorabı örüyor

Gümüşhane’de yaşayan 82 yaşındaki Mustafa İnce, çarşı pazar demeden günün her saatinde kıl çorabı örerek hem geçimini sağlıyor, hem de yüzyıllardır süregelen geleneği devam ettiriyor.

72 yıldır kıl çorabı örüyor
Gümüşhane’de yaşayan 82 yaşındaki Mustafa İnce, çarşı pazar demeden günün her saatinde kıl çorabı örerek hem geçimini sağlıyor, hem de yüzyıllardır süregelen geleneği devam ettiriyor.

Kamuoyunda fanatik Trabzonsporlu “Mustafa Dayı” olarak tanınan İnce, ilerlemiş yaşına, zayıflayan işitme duyusuna rağmen 10 yaşından beri ördüğü kıl çoraplarını il içi ve il dışında satarak hayat mücadelesini sürdürüyor.

Son yıllarda kıl çorabı ören kişi sayısın yok denecek kadar azaldığını kaydeden İnce, birkaç yaşlı kadın ve çobanların haricinde hiç kimsenin bu geleneksel zanaatın nasıl yapıldığı hakkında bilgisinin olmadığını söyledi.

Sipariş aldıkça yılın her günü, günün her saati çorap ördüğünü belirten İnce, “Eskiden köylerde herkes bu çorapları giyiyordu. Dolayısıyla üretimini yapan da çoktu. Şimdi avcılar ve çobanlardan başka kıl çorabı giyen kalmadı. Bir de kıl çorabı ve kara lastik beraberce kullanılıyordu. Kara lastik yok olmaya başlayınca kıl çorabı da onunla birlikte bitmeye yüz tuttu. Yine de Karadeniz bölgesinde çobanlık yapanlar, karlı günlerde ava çıkan avcılar arayarak sipariş veriyor. Yılda 50 ila 100 çift arasında çorap örüyorum. Geçtiğimiz günlerde Bayburt’tan 30 çift çorap istediler. Şimdi de onlar için iplik eğiriyorum. Eğirme işlemi bitince de örmeye başlayacağım” diye konuştu.

Çorap yapılacak kılın önce yıkandığını dile getiren İnce, “Yıkandıktan sonra, taranıyor. Daha sonra yün iplik haline getirmek için eğirme işleminden geçiyor. Daha sonra değişik büyüklüklerde istenen motifler ile birlikte örüyorum. Bazen iki günde bir çift, bazen bir haftada bir çift örüyorum. Sabah kalkıp çarşıya gelirken, gezerken, alışveriş yaparken nerede olursam olayım örmeye devam ediyorum. Yürürken çorap ördüğümü gören yabancılar şaşıp kalıyor. Ancak ben 10 yaşımdan beri bu işi yapıyorum. Bu eller, parmaklar neyi nasıl yapacağını biliyor. Ördüğüm çorapları da 150 liradan satıyorum. Evet biraz pahalı ama bunların keyfi, sağlığı hiçbir çorapta, hiçbir botta yok. Bunun önemini kışın karda yürümek zorunda olanlar bilir. Son model botların içerisinde ki ayaklar ıslanır ve üşürken; iyi dokunmuş, düzgün giyilmiş kıl çorapların içinde ki ayaklar o soğuktan etkilenmez” ifadelerini kullandı.

Kullandığı kılın yörede çebiç olarak ifade edilen bir yaşındaki keçi yavrusunun kılı olduğunu kaydeden İnce, “Davarın kılından iki sene önceki kıl bu. Yumuşak olduğu için daha dayanıklı. Tabii çorabı kullanmak da çok önemli. Kullananlar dikkat etmiyor. Ava gidiyor, karda, buzda, donda giydiği çorabı gelişigüzel çıkartıp sobanın altına atıyor. Böyle olunca da çorabın yapıldığı kıl zedeleniyor. Yanıyor, tahribata maruz kalıyor. Bu çorapları asıp kurutmalı. Donmuş halde iken kullanmamalı. Sıcak suyla yıkanıp iyice merekte, çatıda kurutulmalı. İyi kullanırsan bu çoraplar beş senede, daha da gider” dedi.

Sıkılmadan, yorulmadan zevkle örmeye devam ettiğini sözlerine ekleyen İnce, “ Bu çorabın geçmekte olan modası elbet geri gelecek. Kaliteli ürün her zaman alıcı bulur” diye konuştu.

Kıl Çorabı: Anadolu’nun genellikle dağlık ve yüksek kesimlerde, Mart-Nisan aylarında “kırklık” denen özel bir makasla kırkılan keçi kılları ile örülen sertliği ve su çekme özelliği olmadığı için, üzerinde kar ve su tutmayan bir çeşit çorap türüdür.  Bu özelliğinden dolayı içine ıslaklık, nem ve soğuk geçmez. Kıl çorapları; dağlık bölgelerde yaşayan, kışın karın fazla olduğu yörelerde ve özellikle keçi sürüsü sahipleri tarafından kullanılmaktadır.

Haberin Kaynağı: Gümüşkoza Gazetesi

Güncelleme Tarihi: 26 Ekim 2016, 15:58
YORUM EKLE
YORUMLAR
Tayfun
Tayfun - 1 yıl Önce

Nasıl sipariş vereceğim bende almak istiyorum

Egemen
Egemen - 6 ay Önce

Nasıl alcaz

SIRADAKİ HABER