Ahmet Süheyl Ünver Gümüşhane'de anıldı

Türk yazar ve doktor Ordinaryüs Prof.Dr. Ahmet Süheyl Ünver, Kültür ve Turizm Bakanlığının 'Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü: Örnek Kişilikler' projesi kapsamında Gümüşhane'de anıldı.

Ahmet Süheyl Ünver Gümüşhane'de anıldı
Türk yazar ve doktor Ordinaryüs Prof.Dr. Ahmet Süheyl Ünver, Kültür ve Turizm Bakanlığının 'Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü: Örnek Kişilikler' projesi kapsamında Gümüşhane'de anıldı.

Yeni neslin tarihini, kültürünü bilerek ve değerlere sahip çıkarak bugünün gelişen dinamikleri ile harmanlaması ve bütünsel bir bakış açısına sahip olması ihtiyacından hareketle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan proje kapsamında gerçekleştirilen etkinlik Gümüşhane Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Çok Amaçlı salonda gerçekleştirildi.

Programa konuşmacı olarak katılan Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Selami Şimşek, Ahmet Süheyl Ünver’in eserleri ve hayatı konulu sunum gerçekleştirdi. Şimşek, sunumunda şu ifadelere yer verdi:

O MÜTHİŞ BİR DEHADIR

“Süheyl Ünver için söylenecek çok söz; yazılacak çok kelam var... O müthiş bir dehadır. Bir medeniyetin şifrelerini cebinde taşıyan adamdır. O, iki Çelebi’yi yani Evliya Çelebi ile Katip Çelebi’yi çalışmalarında başarıyla birleştirmiş, müstesna bir araştırmacıdır. O bir tarihçi, şehir tarihçisi, İstanbul, Bursa ve Edirne tarihçisi... Hoca, hocaların hocası, üniversite hocası... Bilim insanı, tıp tarihçisi, ressam, müzehhip, minyatür ustası, katı sanatkârı, arşivci, araştırmacı, yazar, şair, neyzen, vefakâr bir dost, müşfik bir aile reisi... Akl-ı selim, tab-ı müstakim bir Müslüman... Aynı zamanda mütevazı bir Halvetî-Şa’bânî dervişi…

BİR AKADEMİ, BİR ÜNİVERSİTE GİBİYDİ

Süheyl Ünver, ülkemizde özellikle tezhip ve minyatür sanatlarının sevdirilmesinde mühim hizmetleri olmuştur. O hayatını gelenekli sanatlarımızın ihyâsına adamış bir âbide şahsiyettir. ‘Bir müze adam’ olan Ünver, eskilerin ‘hezarfen’ dedikleri ‘bin hünerli’ sanatkârlardandı. Bir akademi, bir üniversite gibiydi. Tıp doktoru ve tarihçisi, sanat tarihçisi, etnograf, ressam, nakkaş, müzehhip, şair ve yazardı. Unutturulan minyatür, tezhip ve nakış sanatlarını yeniden hâfızamıza ve hayatımıza kaydetmiştir. Bıraktığı eserler ve tuttuğu defterlerle ‘hayır defteri’ her zaman açık durmaktadır.

Geleneksel sanatlara ve irfanımıza yaptığı katkılar yanında, Dermatoloji-Zührevi hastalıklar ile Dâhiliye uzmanlığı gibi çift ihtisas sahibi olan Süheyl Ünver; Tıp Tarihi Kürsüsü'nün de kurucusudur. Osmanlı Türkçesini saymıyoruz... Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Süheyl Ünver merhum, Türk Tarih Kurumu başta olmak üzere 18 bilimsel kurulun üyeliğinde bulunmuştur. Yüzlerce makalesi ve kitabı bulunan Süheyl Hoca'nın defterleriyle birlikte imzasını taşıyan makale, kitap ve kitapçık sayısı 2 binin üzerinde...

ÜNVER, BİR ŞEHİR AŞIĞIDIR


Osmanlı ile günümüz Türkiye’si arasında ilim, sanat ve kültür köprüsü kuran Süheyl Ünver bir şehir aşığıdır... Başta İstanbul, Edirne ve Bursa olmak üzere Osmanlı şehirlerinde sivil ve dini mimari örneklerine ait, bir kısmı artık günümüze ulaşamayan pek çok eseri, yazı ve çizimleriyle yeni nesillere aktaran nev'i şahsına münhasır bir şahsiyettir...

Kültür, sanat ve fikir dünyasına yaptığı katkılar dolayısıyla birçok ödül alan Süheyl Ünver Hoca, 1500 makaleye, 500 kitaba/kitapçığa ve binlerce resme/tezhibe/minyatüre imza atmıştır...

Bununla birlikte hoca çok mütevazı bir insandır. Kendini hiçbir zaman ön plana çıkarmamıştır. Ön planda, görünürde olmak istememiştir. Yaptığı işi, aşkla, şevkle ve büyük bir heyecanla yapmıştır. O zamanlarda basın, maalesef geleneksel sanatlarla ilgili değildir. Gazetelerde sanatlarımızla ilgili haberler yayınlanmaz ya da nadiren yayınlanırdı.

Süheyl Ünver aynı zamanda büyük bir arşivciydi. Her şeyi kayıt altına alırdı. Tezyini sanatlarımıza dair eskilerden, sanatkâr dedelerimizden ne bulduysa bunları kaydetmiş ve yeni nesle aktarılmasına vesile olmuştur. Muazzam çalışmalar yapmıştır.

Ünver, çok önemli talebeler de yetiştirmiştir. Kızı Gülbün Mesara, gelini Dürdane Ünver, yaşayan en büyük tezhib ustası Cahide Keskiner, Azade Akar, Ahmet Yakupoğlu, Uğur Derman, Çiçek Derman, A. Güner Sayar bunlardandır.

Ünver, zincir vazifesi, köprü görevi görmüştür. Geçmişteki kültürün günümüzde de devam etmesinde çok büyük payı vardır.

BUGÜNKÜ SANAT ORTAMI SÜHEYL HOCA'NIN ARAŞTIRMALARI SONUCUNDA ORTAYA ÇIKMIŞTIR

Ünver‘in pek çok sanat dalında araştırmaları olmuştur. Hatta, tezhipte, ebruda, minyatürde, kaatı da önder olmuştur... Onun Osmanlı kitap sanatlarına dair yazdığı kitaplar/kitapçıklar gününüz araştırmacıları için hazine değerindedir.

Türkiye'deki bugünkü sanat ortamı; geleneksel sanatlar ortamı Süheyl Hoca'nın araştırmaları sonucunda ortaya çıkmıştır. Bugün geleneksel sanatlardan; Osmanlı kitap sanatlarından para kazananlar, ekmek yiyenler, Süheyl Hoca’ya çok şey borçludur... Bunun için Hoca'nın kıymeti bilinmektedir; bilinmelidir...

Ahmet Süheyl Ünver Kimdir?

17 Şubat 1898’de İstanbul’un Haseki semtinde dünyaya geldi.
   • Tırnovalı Mustafa Enver Bey ile Safiye Rukiye Hanım’ın oğludur.
   • İlk ve orta öğreniminin ardından 1915 yılında Mekteb-i Tıbbiyye’ye girdi ve 1920’de buradan mezun olarak önce Yenibahçe’deki Gureba Hastahanesi’nde, sonra Haseki Hastahanesi’nde hekimlik yaptı.
   • Bir yandan da sanatçı yanını geliştirmeye başlayan Süheyl Ünver, 1916-1923 yıllarında Medresetü’l-Hattâtîn’e devam ederek tezhip ve ebru icazetnamesi aldı.
   • Medrese’de Yeniköylü Nuri Urunay’dan tezhip, Necmeddin Okyay’dan ebru dersleri alan Ünver, diğer yandan da eniştesi Hattat Hasan Rıza Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını meşk etmiş, ayrıca Üsküdarlı Hoca Ali Rıza Bey’in de talebesi olarak kara kalem ve sulu boya resim yapmayı öğrenmiştir.
• 25 Ağustos 1932 tarihinde 34 yaşında iken Müzehher Hanım’la evlenmiştir.
Ünver’in anne tarafından dedesi Mehmed Şevki Efendi, meşhur bir hattattır. Baba tarafından dedesi Hacı Mehmed Efendi de Tırnova’da ressamdır. Zabit olan amcası Vasıf Bey de hat sanatıyla meşgul olmuştur. Süheyl Ünver, bir keresinde, sanatçı ruhunu nereden aldığı sorulduğunda, ailesindeki sanatçı kişileri sayarak, “İşte ben bu ruhların telâkkisinden doğunca bittabi sanata ırsi olarak girdim. Eğer bu saydıklarım hastalık da olsa idi onları da tevarüs edebilirdim.” diye cevap vermiş.

Ünver’in anne tarafından dedesi Mehmed Şevki Efendi, meşhur bir hattattır. Baba tarafından dedesi Hacı Mehmed Efendi de Tırnova’da ressamdır. Zabit olan amcası Vasıf Bey de hat sanatıyla meşgul olmuştur. Süheyl Ünver, bir keresinde, sanatçı ruhunu nereden aldığı sorulduğunda, ailesindeki sanatçı kişileri sayarak, “İşte ben bu ruhların telâkkisinden doğunca bittabi sanata ırsi olarak girdim. Eğer bu saydıklarım hastalık da olsa idi onları da tevarüs edebilirdim.” diye cevap vermiş.

Dönemin mutasavvıflarından Abdülaziz Mecdi Tolun’un sohbetlerine de devam eden Süheyl Ünver, 1927’de hekimlik ihtisasını tamamlamak üzere Paris’e gitmiştir.    
 Paris’te bulunduğu süre içinde tıp eğitiminin yanı sıra sanat tarihi ile de ilgilenen Ünver, Paris Millî Kütüphanesi’nde (Bibliothèque Nationale) bulunan İslam yazmalarındaki tezhip ve minyatürler üzerinde çalışmış ve tıp konusundaki yazma eserleri incelemiştir.
 1929’da Türkiye’ye döndükten sonra kısa bir süreliğine Avusturya’ya giderek Viyana kütüphane ve müzelerindeki eserleri inceleyen Süheyl Ünver, 1930’da İstanbul Darülfünunu Tıp Fakültesi Emraz-ı Dahiliyye Kürsüsü’nde tedavi ve farmakodinami müderris muavini olmuştur (doçent).
 1933’teki üniversite reformu sırasında ise Tıp Tarihi Enstitüsü’nü kurmuştur. 1939’da profesör, 1954’te ordinaryüs unvanını alan Ünver, 1958-1959 yıllarında ABD’de misafir profesör olarak bulunmuştur.

1967 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne geçen ve burada Tıp Tarihi ve Deontoloji kürsüsünü kuran Ünver, burada tıp tarihi derslerinin yanı sıra Türk süslemesi seminerleri de vermiştir.

1973 yılında emekliye ayrılan Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver, 14 Şubat 1986 tarihinde vefatına değin çalışmalarını aralıksız olarak sürdürmüştür. Kabri Edirnekapısı’nda Sakız Ağacı Mezarlığı’ndadır.

Süheyl Ünver, yazı hayatı boyunca dahili tababet, Türk tıp tarihi, Türk bilim ve sanat tarihi konularında eserler vermiştir. Diğer yandan, İstanbul başta olmak üzere gezdiği şehirler için defterler hazırlamış ve bu defterlerde şahsi gözlemlerinden, şehirlerin çeşitli cephelerini gösteren sulu boya resimlere kadar birçok belgeyi bir araya toplamıştır. Bu defterlerin ve defter haline getirilmemiş malzemenin önemli bir kısmını Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi’ne, arşivinin bilim tarihiyle ilgili kısımlarını Kandilli Rasathanesi’ne, tarihle ilgili arşivini ve sulu boya resimlerini Türk Tarih Kurumu’na, şahsi kütüphanesi ile tıp tarihiyle ilgili belgelerini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü’ne bağışlamıştır.

Mesela Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan Süheyl Ünver Koleksiyonu’nda 1473 defter, 895 dosya, 108 şahsi eşya, 63 tablo ve levha bulunmaktadır. Ayrıca, yine Süheyl Ünver tarafından bağışlanan ve Ressam Hoca Ali Rıza’ya ait olan 125 dosya da ayrı bir koleksiyon halinde muhafaza edilmektedir.”

Haberin Kaynağı: Gümüşkoza Gazetesi

Güncelleme Tarihi: 25 Şubat 2016, 00:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER