Artabel derneği Gülaçar köyünde toplandı

İkisu Tersun Artabel Vadisi Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olağan genel kurul toplantısını Gülaçar köyünde yaptı.

Artabel derneği Gülaçar köyünde toplandı

İkisu Tersun Artabel Vadisi Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olağan genel kurul toplantısını Gülaçar köyünde yaptı.

Gülaçar Alabalık Tesislerinde yapılan ve 22 köy muhtarının katıldığı toplantıda konuşan dernek başkanı Tacettin Üçel, konuşmasına 16 Nisan da yapılacak referanduma karşı Avrupa Birliği ülkelerinin ülkemize ve Bakanlara karşı yaptıkları faşist uygulamaları kınayarak başladı.

Nihai kararı veren ve asıl olanın millet olduğuna vurgu yapan Üçel, 23 Temmuz 2016 tarihinde Torul ilçesine bağlı 10 köyde yapılan referandum sonuçlarına da saygı duyulmasını beklediklerini söyledi.

Bu 10 köyde yapılan referandum sandığından çıkan yüzde 95,6 evet sonucunu hiçe sayarak sandık sonuçlarına itibar etmeyen İl Genel Meclisi üyelerini Cumhurbaşkanına ve Başbakana şikayet eden Üçel, “10 Köyümüzde tecelli eden halk iradesini hiçe sayan İl Genel Meclisi Üyeleri ve siyasetçiler bunun hesabını vereceğine inanıyoruz. 16 Nisan'da yapılacak olan Referandum'da oy kullanacak olan vatandaşlarımız acaba bu referandumda kullanacakları oylar kabul edilecek mi endişesi taşırken oylarını bu düşünce ve halkın iradesini hiçe sayan siyasetçilere değil Türkiye'nin geleceğine, ülkemizi iç ve dış güçlere karşı cansiperane mücadele eden Sayın Cumhurbaşkanımıza olan inançlarından dolayı kullanacaklardır. Birlik ve beraberliği bozmayan 22 köyümüzün muhtarlarının derneğimiz yönetiminde ve muhtarlıklarında en güzel şekilde temsil edeceklerine inanıyorum” dedi.

Üçel, Merkez Gözeler köyü mevkiindeki Aşkale Çimento tarafından yapılması planlanan Patlatmalı Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi projesi ile ilgili olarak da konuşan Üçel, “Bu durumun sonuç ve neticelerinin hesabı yapılmadan muhtarlıklarımızın ve halkımızın görüşü alınmadan yıllarca koruyup kolladığımız ve bizleri mekan ve yer itibari ile besleyen ana unsurlarımızın taşocağı ile yok edilmesi demek halkımızın da yok edilmesi demektir. Hayvancılığımızın, arıcılık faaliyetleri ile bal istihdamı yaratan, hayvancılık ile et üretimi yapan, meyvecilik ile meyvelerimizin gelişimini yok eden bir sisteme köy muhtarlıkları olarak seslenişimizdir. Dün yaşanabilir bir havası içilebilir su gözeleri ile güzel şehrimizin halk olarak fakir olması bizlere acı gelmemiş. İstihdama yönelik faaliyetler Gümüşhanemizin yaşanmaz bir şehir hayatına sürükleyerek geleceğimizi tehlike altına sokma ve bizleri muhtarlıklar olarak tedirgin etmesinin yanı sıra yarın doğacak bir sorunlar ile geleceğimizin bizleri suçlayarak tarih ve milletimizin önünde suçlu bulma, görme durum ve fikriyatı içinde olacaklardır. Biz isteğimiz ve temennimiz şunu isterdi ki kurumsal görüş ve önerilerini  çevre şehirciliğe bildiren müdürlüklerimiz bizler gibi duyarlı bir şekilde hareket ederek kurumsal tarımcılığa, turizme yönelik faaliyetler içinde olan kurumlarımızın görüş ve önerilerini bir kez daha gözden geçirerek yarınlarımızı düşünerek hareket etmeleri yönünde sağlıklı bir şekilde önerilerini vermeleridir. Bir tarafımız kayak tesisleri ile diğer bir yanımız Canca Kalesi gibi turizm için etüt çalışması yapılması planlanan yerlere ne gibi zararlar getireceğini düşünmek ve bu yönde gerekli tedbirleri almaları için idarecilerimizi duyarlı hareket etmeye çağıran ulvi bir yükselişin sesidir. Bu ses bir tarafında Koza Altın işletmeleri, bir tarafında hayvancılık alanlarının 256 bin dönüm yerin köy sınırlarımızdan alınması ile yarın taş ocaklarının ise o yönde faaliyet vermeleri bizleri ve köy halk ve hürriyetlerini kısıtlarken kurumsal olarak vereceğiniz ceviz, meyve, hayvancılık teşviklerini red ediyoruz. Gözeler, Hasköy, Yaydemir, Gümüşkaya, Dibekli, Dörtkonak gibi köylerin su kaynaklarını etkileyen patlatmalı gibi bir tehlike içinde olan beyanların köyleri bu bölgeden kaldırılması demektir. Yarın patlatmalara izin vermeyen kurumlar bu yönde fikri bir tutarlık içinde olan idareciler zamanın ve geleceğin patlatmaya yönelik ruhsat almayacaklarının ne gibi garantisini vereceklerdir. Güzel şehrimizi şantiye sahası alanı içine sokmaya teşebbüs edenler, istihdam yaratma hevesi güderek yarın yetişen nesillerimizin ve yavrularımızın hayati tehlikeye sürüklemelerini hesap etmelidirler. Taş ocakları yerleşim alanlarına yakın olması yöre halklarının sosyal hayatlarını kısıtlaması anlamına gelmektedir. Bu yöndeki faaliyetlerinin şehrimize ve halkımıza zarardan başka bir şey getirmeyeceği açık ve nettir. Yarın şehir arası tünellerinin tamamlanması ise ulaşımı her ne kadar rahatlatsa da bölgesel şehir içinde buluna kaynaklarımıza illerdeki işadamlarının yöremize ve köylerimize göz dikerek farklı bir hesap içinde olacaklardır. Şantiye sahasına ve istihdama yönelik bir şehrin ayakta durması ve halkının mücadele etmesi çetin ve zordur. Eğer istihdama yönelik faaliyetler şehrimizi işgal edecekse şehrimizin, köylerimizin bu bölgeden kaldırılarak farklı bir bölgeye taşınması gereklidir.  Hayvancılık yapanların merasını, meyve üreticilerinin meyvelerini, arıcılık yapanların balını yok etmesi anlamına gelmesinin yanı sıra deprem etkisi yaratan patlatmalarda yer altı sularını yok ederken, çıkardığı toz ile döllenmeyi önleyecek meyve ağaçlarının verimsizleşmesine, halkın ölümüne neden olduğu gerçeği açık ve net olarak idrak edilmelidir” dedi.

Taş ocaklarının orman ve su üretim alanlarının yerleşim yerlerinin uzağında ve ağaçlandırılmayacak kayalık arazilerde açılması gerektiğini dile getiren Üçel, “Ormanlar, sular, tarım alanları, hayvancılık ve tarihi mirasın yanında yaşam alanlarını vahşi madenciliğin tehdidi altındadır. Gözeler, Hasköy, Yaydemir, Dörtkonak, Gümüşkaya ve yakın köyler ciddi bir şekilde hava ve su açısından mağrur, mağdur, biçare bir şekilde yer ve yurtlarını terk edecek bölgemizde dünyaya merhaba diyen yavrularımız bu taş ocaklarına izin verenleri değil bu günkü köy idarecilerini suçlu bularak muhtarlığımızın sorumsuzca hareket etmesi şuuru ile gelecek nesillere bizlere beddua etmesi açık ve nettir. Köy muhtarları olarak bölgemizde planlanması düşünülen bu felakete elbette izin vermeyerek gerekli mücadele içinde olacağımızı dile getiriyoruz. Son olarak bundan sonraki talep ve isteklerimizin yönetici ve siyasetçilerden kabul görmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER