‘Bir çiçekle gelen bahar’

Saadet Partisi (SP) Gümüşhane İl Başkanı Av. Akın Demir, Milli Görüş harekatının lideri, merhum Başbakanlardan Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ı vefat yıldönümünde hatim ve dualarla yad ettiklerini söyledi.

‘Bir çiçekle gelen bahar’

Saadet Partisi (SP) Gümüşhane İl Başkanı Av. Akın Demir, Milli Görüş harekatının lideri, merhum Başbakanlardan Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ı vefat yıldönümünde hatim ve dualarla yad ettiklerini söyledi.

Demir, yaptığı açıklamada devlet adamlığının, nezaketin, zarafetin, bilgeliğin ne demek olduğunu öğreten merhum Erbakan’ı 1 Mart Cuma günü akşam namazı sonrası parti binasında dualarla anacaklarını belirterek tüm vatandaşları programa davet etti.

Ahirete irtihalinin 8.yılında Erbakan’ı rahmet ve minnetle andıklarını dile getiren Demir, “Kıraçlaşan ve kuraklaşan coğrafyamızda, bin bir zahmet ve sıkıntılarla, toprağı çatlatan güneşe inat, toprağa tohum saçan, buram, buram teriyle saçtığı tohumları sulayan inanmış dava adamı muhterem hocamızı adına okumuş olduğumuz hatim ve dualarla yad ediyoruz” dedi.

Başkan Demir, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Kutlu Nebinin mirasına, sahip çıkan, amansız hastalıklara yakalanan ümmete kuran eczanesinden müessir şifa vesilesi ilaçlar yapan, gergef, gergef vahyin hakikatini, yaşadığı asra ve gelecek asırlara taşıyan, “Emrolunduğun gibi dost ve doğru olan” inandığı gibi yaşayıp, yaşadığı gibi refik-i alaya hicret eden,

Mazluma umut, zalimlere korkulu rüya, hak davasından asla şaşmadan çağlara meydan okuyan, yaptığı her işi Allah için yapan, her şart altında daima Hakk’ı üstün tutan, iğnenin bile üretilemediği bir dönemde “Devrim yapan” adam,

Önce Ahlak ve Maneviyat bayrağını açan, İslam’ı; Namaz kılmaktan ibaret zannedenlere “İslam Devleti” fikrini aşılayan bir sente muhtaç edilen ülkemizi fabrikalaştıran, düşman tahkimatının arasından geçip; Kıbrıs zaferiyle bayraklaşan, altıncı filoyu üzerinize salarız diyenlere; pilotları toplayıp, içinizden şehadet dalışı yapacak yedi gönüllü pilot istiyorum dediğinde, tüm pilotların öne çıkmasıyla küffar ordularının kalbine korku salan,

Gümüşhanevî dergâhından aldığı feyz ile ‘Gümüş Motor’u kuran Müstemleke tipi kalkınma yerine ülkemi bir baştan diğer başa fabrikalarla donatan, İman varsa imkânda vardır şuuruyla İnancını aklına pusula yapan,

Refah Partisi’nin Türkiye’de birinci olması durumunda, Amerika’nın PKK ile tehdit ettiği ülkemi, Amerika’daki Müslüman siyahilerin lideri Farrakan ile yaptığı görüşme neticesinde; beyaz sarayın önünde bir milyonu aşkın Müslüman zencinin katılımıyla gerçekleşen protesto mitingiyle Amerika’yı dize getiren,

Siyonizm’in maşalarına bir kahve ikram ederek, “talimatla ülke idare etme dönemleri geride kaldı” biz Millî Görüşçüyüz deyip geri çeviren, dış borçlarla faiz batağına sokulan ülkemde; havuz sistemiyle denk bütçeyi kuran , başbakanlığı döneminde yapamayacağı düşünülerek %25 zam talebiyle karşısına gelen sendika temsilcilerine; “bu taleple işçi, memur geçinemez” ben %50 zam veriyorum diyerek sendika yöneticilerini şaşkına çeviren,

Siyonist Teodor Herzelin 1897 Yılında İsviçre’nin Basel şehrinde dünyanın pek çok ülkesinden gelen Siyonist delegelerle Abdülhamit Han-ı Tahttan indirmek, Osmanlı devletini yıkmak için kongre yaptığı salonda; tam 100 yıl sonra 1997 yılında dünyanın pek çok ülkesinden Müslüman âlim ve aydınları toplayarak, Siyonistlerin plânlarını anlatıp daha sonra İslam Ümmetinin yeniden nasıl ayağa kalkacağının yollarını gösteren,

Faizci kapitalist nizama; Adil Ekonomik Düzenle meydan okuyan, Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni bir Dünya ideali ve ikinci Yalta konferansı ile bizlere hedef çizen, ufkumuzu açan ve heyecanımızı coşturan,

Kokuşmuş ve çürümüş Avrupa birliğinde meze olmak yerine, İslam birleşmiş milletleri ile ittihadı İslam’ı savunan, Allah’(cc)ın dinde kendilerine ilim ihsan ettiği ümmetin nice âlimlerinin anlatmaktan imtina ettiği “Kur an nizamını kurmak ve yürütmek için takatin son noktasına kadar çalışmanın” dinin zirvesi cihat olduğunu zihinlerimize kazıyan,

Amerika denizaltı gemisi gezdirilen ve gördükleri düşman teknolojisi karşısında ye’se kapılarak yön çizmeye çalışanlarımıza “Gerçekten onlar düzenlerini kurmuşlardı. Halbuki, dağları oynatacak olsa bile bu düzenleri, hep Allah’ın elindeydi. Sakın; Allah’ın elçisine verdiği vaadinden cayacağını sanma. Muhakkak Allah Aziz’dir, müntakimdir.”ayetlerini okuyarak “bre gafiller” onların tankı topu tüfeği varsa bizimde her şeyden hakkıyla haberdar olan ve her şeye gücü yeten Rabbimiz var diyerek gaflet ehlini silkeleyen,

Ümmet adına bedel ödeyip çile çeken, kar üstünde yalın ayak, midesinde bir zeytinle kilometrelerce yürüyerek okula giden çocuğun ıstırabını kalbinin derinliklerinde yaşayıp gözyaşı döken,

Âlemlere Rahmet Hz. Muhammet Mustafa (s.a.s) anlaşılmadan anlaşılamayacağı yazılıp anlatılan, İslam beş temel üzerine bina edilmiş bir hakikat sarayıdır. Yoksa, sadece bu beş şeyden ibaret değildir. İslam’ın bir kısmı yaşamak İslam’ı yaşamak değildir. Bir kısım ibadetleri yerine getirdiği halde, ticaret, siyaset ve devlet hayatında müşrikler gibi düşünen, olayları batılı ve cahili ölçülerle değerlendiren hakikat nazarında Mümin sayılamaz diyen,

“İslâm, İslâm’ın yaşanmış şeklidir” diyerek dinin pratikte yaşanması gerektiğini fiili olarak yaşanmayan dinin topluma ve dünyaya bir fayda getirmeyeceğini akıllara çivi ile çakan ve şuurlu nesiller yetiştiren,

Ahir ömrünün son günlerinde olduğun halde, Sovyetler birliğine karşı yaptıkları cihadı kazanmış, fakat içerde kendi nefislerine yenilmiş Afgan mücahitlerin “bizim aramızı ancak o sulh edebilir” inancıyla koşup kapısına kadar gelinen,

“Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.”ayeti celîlesinden ümmetin yeniden vahdetine kavuşması için İslam birliğinin temellerini atan,

“Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” Ayet i celîlesi gereği; henüz başbakan olarak ilk bakanlar kurulu toplantısında bakanlarına hitaben; “her bakanlığımızın gerçekleştireceği hizmetlerin bir bütçesi vardır. Fakat Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlığımızın Türkiye’de aç açık tek bir vatandaşımız kalmayıncaya kadar bütçesine sınır yoktur diyen,

Gittiği köyde davasını temsil edecek bir kimseyi bulamayınca; eline birkaç taş alıp büyükçe bir kayanın üzerine çıkarak taşlara davasını anlatansın. Sen Allah cc nün Dinde kendilerine ilim ve hikmet verip Hz. Muhammed Mustafa’(sav)sına varis kıldığı âlimleri, tüm firavun zihniyetlilere inat devletin zirvesine taşıyarak safını ve istikametini müstakim kılan,

Dünya nimeti, makam, mevki, mal, şan, şöhret ve azılı düşmanlarının dahi davasına hizmetten alıkoyamadığı; hayatını Allah yolunda cihat ederek yaşamış bir mücahit,Hakkın hâkimiyeti için çalışmamakla batılın hâkimiyeti için çalışmak arasında bir farkın olmadığını bize öğreten, en tehlikeli yanlışın doğruya en yakın olan yanlış olduğunu söyleyerek bizleri uyaran, bu dünyanın imtihan yeri olduğunu, nefeslerimizin sayılı ve hak yolda harcamamız gerektiğini, dünya hayatının geçici ve ahiretin tarlası olduğunu, hesabının ise ahirette sorulacağını bu sebeple daima şuurlu hareket etmemiz gerektiğini bizlere anlatan,

Yaşadığımız çağda yeniden nasıl ümmet olacağımızı, şartlara teslim olmadan ve Hakk’ın gayrına eğilmeden nasıl dik duracağımızı ve gidilecek yol bilinmeden arzulanan gayeye ulaşamayacağımızı, İslam’ın kardeşleri için yaşamak olduğunu, İnanmanın ve adanmanın ne demek olduğunu kendisinden öğrendiğimiz şuursuz Müslüman olamayacağımızı, İslam ’sız saadete ulaşamayacağımızı, Cihat ’sız İslam’ı yaşayamayacağımızı. Devlet adamlığının, nezaketin, zarafetin, bilgeliğin ne demek olduğunu öğreten muhterem Erbakan Hocamızı 1 Mart 2019 günü akşam namazı sonrası il binamızda yad edip dua okuyarak anacağımız gecemize tüm halkımız davetlidir”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER