Havalar soğudu mısır kazanının yerini kestane sobası aldı

Bayburtlu Hüseyin Kurt, Gümüşhane’de 35 yıldır yaşadığı 1980 model el arabasıyla yaz mevsiminde mısır, kış mevsiminde kestane satarak geçimini sağlıyor.

Havalar soğudu mısır kazanının yerini kestane sobası aldı
Bayburtlu Hüseyin Kurt, Gümüşhane’de 35 yıldır yaşadığı 1980 model el arabasıyla yaz mevsiminde mısır, kış mevsiminde kestane satarak geçimini sağlıyor.

Soğuk havaların gelmesiyle birlikte Gümüşhane’nin tek kestanecisi durumunda olan Bayburtlu Hüseyin Kurt, yıllardır ekmek teknesi olan el arabasında değişikliğe giderek yazın mısır pişirdiği kazanı çıkartıp, yerine kestane sobasını yerleştirdi.

Gündüz Gümüşhane Devlet Hastanesi önünde, akşamları ise şehir merkezinde ki yerini alan 73 yaşındaki Hüseyin Kurt, Gümüşhane’de 35 yıldır çalıştığını, ekmek teknesi olan el arabası ile yazın mısır, kışın ise kestane satarak namerde muhtaç olmadan geçimini sağladığını söyledi.

“55 Yıl Seyyar Satıcılık Yaptım”

55 yıldır yazın mısır, kışın ise kestane sattığını kaydeden Kurt, “Seyyar satıcılık yaparak hayatımı geçirdim. Çoluğumu çocuğumu bu işi yaparak yetiştirdim. Üç oğlum vardı, üçünü de evlendirdim. Birini Bayburt’tan, birini Tokat’tan, birini de Gümüşhane’den evlendirdim. Gümüşhane’yi de boş geçmedim. Allah’a şükür hepsinden memnunum. Helal kazanıp, helal harcadım” dedi.

“Ben Döndüğümde Bayburt Gümüşhane’nin İlçesiydi”

Gençlik yıllarında Bayburt’tan Trabzon’a gittiğini ve seyyar satıcılığa da orada başladığını belirten Kurt, “Trabzon’da yaşıyordum. Uzun süre orada çalıştıktan sonra bazı sıkıntılardan dolayı Gümüşhane’ye döndüm. Ben döndüğüm zaman Bayburt Gümüşhane’nin ilçesiydi. Memleketimde yaşamak için geldim, buraya yerleştim. İlk başlarda ve özellikle Bayburt’un il olduğu dönemlerde bazı sıkıntılar yaşadım ancak, insanlarla iyi ilişkiler kurunca herkes beni sevdi ve kabullendi. Aradan tam tamına 35 yıl geçti. Şöyle söyleyebilirim Gümüşhane’de beni tanımayan, dışarıdan gelen öğrenciler hariç benim de tanımadığım kimse yoktur” diye konuştu.

“El Arabam Benim Yol Arkadaşım”

El arabasını Gümüşhane’ye gelmeden önce yaşadığı Trabzon’da yaptırdığını ifade eden Kurt, “Gümüşhane’ye göç etmeye, artık memleketimde çalışmaya karar verdiğimde, yeni bir araba yaptırdım. Onu da alarak 35 yıl önce Gümüşhane’ye göç ettim. Ekmeğimi çıkarttığım tezgâhımı da yanımda getirdiğim, ne olursa olsun memleketime döndüğüm için kendimi daha güvende hissetim. Velhasıl Trabzon’da bir marangoza yaptırdığım 1980 model seyyar satıcı arabamla birlikte Gümüşhane’ye geldim. Arabam 35 yıl hem ekmek teknem, hem de yol arkadaşım oldu. Gerçi iyice eskidi ancak vazgeçmek zor oluyor. Yenisini yaptırmak istiyorum ama bakalım ömür bize ne kadar daha zaman tanıyacak” dedi.

“Önemli Olan, Helal Kazancın Peşinde Koşmak “

Kestane olsun Mısır olsun, seyyar satıcılığın giderek kaybolduğunu dile getiren Kurt, önemli olanın helal kazancın peşinde koşmak olduğunu kaydederek şunları söyledi; “Hayatta herkes bir mücadelenin peşinde. Biz de bu mücadelede kestaneyi, mısırı ekmek kapısı olarak bildik. Elimizden geldiği kadar müşterilerimize kaliteli ürünleri satmaya çalıştık. Kestaneyi, mısırı en iyi yerlerden aldık ve pişirip halkımıza sattık. Mesela her bölgenin kestanesi aynı değildir. Mühit mühit değişir. Sinop’un kestanesi ile İzmir’in kestanesi bir değil. Ben Sinop’tan alıyorum. Lezzetiyle, kalitesiyle en güzel kestane Sinop’ta yetişiyor. Biraz daha pahalı olsa da müşterilerim memnun kalıyor ben de ona göre kazanıyorum.”

Haberin Kaynağı: Gümüşkoza Gazetesi

Güncelleme Tarihi: 24 Kasım 2016, 14:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER