Yaşar, Karadeniz Üçüncüsü Oldu

Gümüşhane Gazipaşa Ortaokulu öğrencisi Fatma Sena Yaşar, DSİ 22. Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen Su ve Enerji Kaynakları ile ilgili kompozisyon yarışmasında Karadeniz Bölge Üçüncüsü oldu.

Yaşar, Karadeniz Üçüncüsü Oldu
Gümüşhane Gazipaşa Ortaokulu öğrencisi Fatma Sena Yaşar, DSİ 22. Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen Su ve Enerji Kaynakları ile ilgili kompozisyon yarışmasında Karadeniz Bölge Üçüncüsü oldu.

“Enerji mi Sudan Çıkar Su mu Enerjiden” başlığını verdiği kompozisyonuyla yarışmaya katılan 8-C sınıfı öğrencisi Fatma Sena Yaşar, ailesi ile birlikte Trabzon´da yapılan törenle ödülünü aldı.

İşte öğrencimizin kompozisyonu:

ENERJİ Mİ SUDAN ÇIKAR, SU MU ENERJİDEN?

Yazının başlığı, okuyana bir gülümsemeyle birlikte tavuk ile yumurtanın hikayesine götürüyor gibi. Aslında bana göre, tavuk ile yumurta için insan zekasının seviyesini zorlama adına sorulan o malum sorudan daha büyük öneme sahiptir su ile enerji arasındaki ilişkiler yumağı.

Konuyu biraz “sulandırarak” sadece sudan enerji üretme değil, suyun canlılara verdiği enerji ve enerjiden tekrar su oluşturma mümkün müdür diye farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum.

Su, her şeyden önce bizler için Allah’ın bir lütfudur. Bir lütuftur çünkü; bilimsel araştırmalara göre vücudumuzun % 70’i su ve su bazlı bir yapıdan yaratılmıştır. Bu yapı fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için, nefes alabilmesi için, hareket edebilmesi için mutlak ihtiyacı olan hava yanında suyu da mutlaka istemektedir. Bir insan kaç gün susuz kalabilir diye düşündüğümüzde belki en fazla üç ya da dört gün rakamını veriyor istatistikler.

Su kutsaldır; insanlık için, hayvanlık için, bitkiler için, bakteriler mantarlar için kutsaldır su. İnsanlar bu kutsala karşı görevlerini yerine getirirken kendilerine isim alırlar: “Yağmur, Derya, Deniz, Bulut, Damla, Irmak vb” gibi. Su önemlidir bütün canlılar için; yorgun birine ilk olarak bir bardak su verilir. Hastanın ateşini düşürmek için su tamponu yapılır. Ölürken insan, son nefesinde ağzına pamukla da olsa su damlatılırmış, öyle der büyüklerimiz.

Su canlıların hayatına verdiği hayati katkıların yanı sıra özellikle insanların sosyal hayatının bir vazgeçilmezi olan teknolojiye kan olur can olur. Dev dinamoları döndürür barajlarda biriken sular. Bu birikim evimizdeki dondurmayı buz gibi saklayan bir cihaza can verir. Dünyanın bir tarafındaki dostumuzla görüşmemize sebep olan internete, telefona kan verir can verir.

Su mu veriyor bu canı diye sorular duyar gibi oluyorum. Evet su öyle bir varlıktır ki gereğinde insanın hayatta kalmasını sağlar direkt olarak bazen de yine enerji olarak indirekt olarak aynı görevi üstlenir. Bir diyaliz makinesi düşünün eğer enerji olmazsa insan hayatına ne katabilir? Su indirekt olarak enerjiye, elektriğe dönüşerek insan hayatına katkı sağlamaya devam eder.

Bunu anlatırken son zamanlarda sık sık duyduğumuz ve artan enerji taleplerini karşılama adına kurulması kaçınılmaz olan HES’ler konusunda bazı çekincelerimin olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Nedir HES? Açılımı hidro elektrik santrali… Yani sudan elektrik üreten tesis diye anlayabiliriz. Daha çok dik akan çay, dere ve ırmakların yanlarında kurulan yeni bir mühendislik. Suyu kaynağından taşıyıp dik bir yamaçtan sert bir şekilde akıtarak çarkı döndürmek dolayısıyla elektrik üretmek. Buraya kadar sorun yok…

Sorun derenin güzergahında bu sudan hayat alan canlıların nasıl etkilendikleri. Susuzluktan ölen balıklardan kuruyan ağaçlara kadar mahvolan koca bir habitat…Şimdi insan olarak sudan enerji üretmek için elden geleni yapıyoruz da, üretim aşamasında hayatlarını kaybeden organizmalara su üretmek için ne yapabiliyoruz. Burada mühendisliğimizin salt enerji üretiminden öteye gitmediğini maalesef görüyoruz. Bu suyun enerjiye dönüşürken canların yok olmasına engel olacak sosyal mühendislikle birlikte ele alınması, büyük önem taşıyor diye düşünüyorum.

Zamanımızdan 500 sene önce yaşamış Türk Divan Şairi Fuzûlî, "Su Kasidesi" diye bilinen eserinde, su ile Peygamberimiz arasında bir bağlantı kurarken, Peygamber Efendimizin âlemlere rahmet olduğunu, suyun ise insanlığa rahmet olduğunu ifade etmektedir.

Peygamber Efendimiz (SAV) bir sözünde  su için:

“Allah, suyu temizleyici olarak yarattı. Tadını, rengini veya kokusunu değiştiren maddeler dışında hiçbir nesne onu kirletmez.” buyurmaktadır.

Bu buyruğun bizlere rehber olacağına inancım tam olmakla beraber, konunun başında bahsettiğim noktaya geri dönüp diyorum ki “Enerji üreteceğim derken suyumuzu, canımızı, kanımızı veriyoruz, ya bu enerji canımızı kanımızı suyumuzu bize geri veremese ne yaparız?
Güncelleme Tarihi: 28 Mart 2014, 00:10
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER