HATIRIMIZI KIRANLAR

Hani eskiler derler ya gariban çöp sahibi olsa ağanın gözüne batarmış. “ Nerden aldı bunu” diye konuşmaya başlarlarmış. İşte bu hafta benimde gönlümde böyle bir mahzunluk meydana geldi. 

“Çöp sahibi olduk, şehrin ağalarının gözüne battık” diyelim ve kendimizce onlara birkaç söz edelim istedim.

İnsan bu işte, mayasında toprak var, biraz su katınca hemen çamura çeviriyor. Çamuru temizlemek kolaydır da geride bıraktığı izi silmek zor gelir insana. Ağrına gider, dert edinir. Ben iyilikten, güzellikten başka ne ettim de size bana bunu reva gördünüz diye yer bitirir kendini. Öyle bir an gelir ki susuz ağaç gibi kurur gider bu dert ile…

Ona bu derdi reva görenler gelirler musallaya saf saf dururlar, nasıl bilirdiniz diye sual edince imam efendi; “ iyi bilirdik demek hatıralarındaki sözleri unutturur bir anda. Hiçbir şey yapmamış gibi, vicdanları tertemiz bir şekilde Allah’a bile yalan söylemekten geri durmazlar”

Kişi hakkında konuşmayı marifet sayarlar. Dedikodu değil, durum değerlendirmesi derler bu duruma da. Yüzümüze karşı gülerler arkamızdan her türlü hayâsızlığı mubah görürler. 

Anladım ki onlar için her şey düzenlerini korumaktan ibarettir. İdarede biri gelir biri gider, bana dokunmadıktan sonra, benim alanıma girmedikleri sürece sıkıntı yok diyorlar. Ormanın kralı gibiler. Alanına gireni önce yaralamak sonra yok etmek üzerine kurulu bir felsefeye iman ediyorlar. Yahudi ve Hristiyanlar Fırat’ın sularını içerken çölde susuzluk içinde çile çeken Hz. Hüseyin’e su vermeyenlerin torunu bunlar.

Saltanat için peygamber nesline acımadan kıyanların torunlarının bizim hakkımızda da konuşmaları normaldir. Mevlana’nın dediği gibidir; 

Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni 

Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni 

Ne doğruyu aç gördüm ne eğriyi tok 

Eğri yay elde kalır, menzil alır doğru ok

Ben biliyorum ki kötü yolda gidenlere nazaran doğru yolda gidenlerin çektikleri sıkıntılar çetindir. Asım Çelebi bir beytinde bu durumu şöyle ifade ediyor;

Cihânda gec-menîşden rast-kîşin renci efzûndur 

Bu menzil-gehde tîrin çekdiği cevri kemân çekmez

Yani diyor ki, kötü yolda gidenlere oranla, dosdoğru olanların çektikleri sıkıntı çok daha fazladır. Doğru ok uzaklara atılmak, hedefe saplanıp yıpranmak gibi zahmetler çekerken, eğri yay bunlardan âzâdedir, elden düşmez. 

İnsanların ne dedikleri hakkımızda ne söyledikleri bizim için çok da önemli değildir. Biliyorum ki insanlar kendi menfaat pencerelerinden bakarak hak etmediğimiz halde bizi incitebilirler. Ama insan bu ya bir teselliye de ihtiyaç duyarız. İşte tam bu noktada bizde kalbimizdekini dile döker ve deriz ki;

Yıkanlar hâtır-ı nâşâdımı yâ Rab şâd olsun
Benimçün nâmurâd olsun diyenler bermurâd olsun

Manası şudur ki;  Allah’ım şâd olmayan şu gönlümü yıkanlar mutlu olsunlar, mesut ve bahtiyar olsunlar. Benim için “ muradına eremesin” diyenler kendi muratlarına ersinler. 

Bu da bizim hatırımızı kıranlara gelsin. 

YORUM EKLE