Ara
Gümüşhane
Parçalı az bulutlu
-3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28

SURİYE’DEKİ SAVAŞ, İRAN-TÜRKİYE SAVAŞIDIR

YAYINLAMA:
Suriye’de süren savaş gerçekte Sünni ağırlıklı muhalifler ile; Nusayri ağırlıklı Esad rejimi arasında değil; Türkiye ile İran’ın başrollerini üstlendiği iki gurup arasındadır.

İran rejimi son açıklamalarında “Suriye’ye yapılacak bir müdahalenin kendilerine yapılmış sayılacağını” tekrarlayıp duruyor. Bu ne demek? “Ben Suriye’de savaşıyorum ve tarafım” demek.

Başbakanımız ise son günlerde “Suriye’ye neden müdahalemizin engellendiğini? Önümüzün neden açılmadığını?”  her vesile ile tekrarlayıp duruyor.

Suriye’de sürmekte olan savaş, tam anlamı ile olmasa dahi gerçekte tam bir ÇALDIRAN SAVAŞI’DIR.

ABD,
muhalifler arasındaki “yoğun El Kaide yapılanması şüphesi ile” bu yapılanmayı açıktan desteklememekle birlikte; İran’ın bölgede aktif olarak savaşması ve olası bir İran savaşı sebebi ile Suriye konusunda Türkiye’yi var gücü ile desteklemekte ve özellikle Libya ve diğer Arap ülkelerden yoğun şekilde paralı asker ve silahın Suriye’ye gönderilmesini temin etmektedir. Zaten 11 Eylül 2012 tarihinde Bingazi ABD Büyükelçisinin öldürüldüğü saldırıya; “Libya’dan Suriye’ye yapılan silah ve savaşçı sevkiyatının sebep olup olmadığı” sorusu Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a Temsilciler Meclisi’nde doğrudan soru olarak soruldu.

İsrail
ise her iki tarafı da dost görmediği için en karlı taraf konumunda. Zira birinci ile ikinci arasındaki derbi maçının sonucu ne olursa olsun üçüncüye yaramaktadır. Hele hele beraberlik mükemmel bir sonuçtur. İşte Suriye savaşında üçüncü sıradaki ülke İsrail, son açıklamalarında “Esed’in elindeki kimyasal silahların muhaliflerin eline geçmesi durumunda müdahale edeceğini” açıklayarak tarafını belli etti. Demek ki Esed’in elindeki hiçbir silah İsrail için bir sorun oluşturmamaktadır.

Türkiye
, bölgede Sünni yapılanmanın lideri olmak için uğraşıyor. Bunun için Suudi Arabistan, Katar, Libya, Kuzey Irak Kürt Yönetimi, Kısmen Mısır(Mısır bu konudaki tek rakibimiz olduğundan çekinceli davranmakta) , Yemen ve birçok ülkenin desteğini almış durumdayız. Şii ve Nusayri ağırlıklı İran, Irak ve Suriye düşmanlarımız durumundalar. Irak merkezi yönetimi ile ilişkilerimiz ortada,   İran’ın son zamanlarda PKK’yı alenen desteklemesinin sebebi de bu. Suriye’deki rejim zaten baş düşmanımız konumunda.

SÜREÇ SONUCUNDA NE OLACAK?

1-PKK, bitecek! Zira İran’ın ve Esad’ın desteklediği bir PKK’nın batıdan destek alması mümkün değil. Fransa’da örgüt üyelerinin (ki bunlar PKK’nın finans sorumluları) ve Rusya da PKK’nın baş silah tedarikçisinin öldürülmesinin altında; batının bu tavrı var. Apo’nun tesliminde yaşanan sürecin aynısını yaşıyoruz. Tek farkı o sürece destek veren ABD’nin yanına Avrupa’da eklenmiş oldu. Yani altı babalı PKK’nın 4 babası, babalıktan feragat etti. Geriye İran ve Suriye kaldı. Suriye’de ölünce; PKK’nın tek babası İran ve üvey babası İsrail kalacak ki; bu babalarla da bu çocuk beslenemez ve ölür. Bunu Apo’da biliyor. Başbakanda biliyor. Şimdi DTP’liler de biliyor. Velhasıl herkes biliyor.

2-İsrail’in İran’a saldırmasının önü açılacak. Suriye’de durum kontrol altına alınır alınmaz İsrail ve ABD, Suudi Arabistan, Katar ve diğerleri İran’ a saldıracak. Rusya’nın son açıklamalarına dikkat edelim. Tatbikat üstüne tatbikat yapmasının, askerlerinin büyük savaşa hazır olduğunu açıklamasının altında bu yatıyor. Zira İsrail ABD için ne ise; İran’da Rusya için o! Bölgeyi iki ülke bu iki eli ile kontrol ediyor.     

3-Türkiye için, İran’daki rejimin ortadan kalkması ile İsrail’deki faşist hükümetin gitmesi aynı öneme sahip. Ama öncelikle Suriye sorununun ve özellikle de Suriye içerisindeki PYD yapılanmasının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Son zamanlarda PYD, muhaliflere karşı ciddi başarılar elde etmeye başladı. Bu yapının mutlaka tasfiye edilmesi gerekmektedir. Ancak ana sorun Türkiye, bu gerekçe ile Suriye’ye girerse; yarın Şırnak’ta, Hakkari’de olacak olaylarda da İran Türkiye’ye girmek isteyecektir. Uluslararası Hukukun gözetilmesi bu açıdan önemli.

4-Suriye’de önü açılacak olan Türkiye’nin olası bir İran savaşında da şimdiden Malatya’ya yerleştirilen kalkan ve üç ile yerleştirilen Patriot’lar ile tarafını belli ettiği açık. Yani İran’la bizde savaşmak zorunda kalabiliriz. Başbakan başlangıçta bu plana karşı çıkarak İran’a yakın davranmaya çalıştı. Ancak İranlı yöneticilerin Türkiye için düşüncelerinin İsrail’den daha kötü olduğunu anlayınca bu tavrını tamamen değiştirdi.

Sonuçta İran ile Suriye’de üstü kapalı bir savaşa tutuşmuş durumdayız. Sonuçta biz yeneceğiz. Ama olan Irakta olduğu gibi gariban Suriye insanına olacak. Alevi olsun Sünni olsun oradan gelen her haberde her karede içim burkuluyor. Sizlerinde burkulduğuna eminim. Zira sonuçta kaybeden yine İNSANLIK olacak. İnsanlığımızı kaybediyoruz…
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *