Gümüşhane Üniversitesi tarafından düzenlenen Üniversite-Şehir Buluşmalarında bu hafta tüketim kültürü ve İsrail boykotu masaya yatırıldı. Doç. Dr. İbrahim Avcı, İrlanda’daki Yüzbaşı Boycott’tan Osmanlı’daki Fes Boykotu’na, Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü’nden bugünkü İsrail protestolarına kadar geniş bir tarihsel perspektif sundu. Avcı, "Boykot ediyorum ama indirim var" çelişkisine bilimsel verilerle ışık tuttu.
Şehir ve üniversite bütünleşmesinin en güzel örneklerinden biri olan "Üniversite Şehir Buluşmaları", Nihal Atsız Kültür Evi’nde devam ediyor.
Programın bu haftaki konuğu Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Yönetim ve Organizasyon Bölümünden Doç. Dr. İbrahim Avcı oldu. "Tüketim, Boykot ve Sosyal Medya: İsrail Boykotu Örneği" başlıklı sunumunda Avcı, sadece bugünü değil, boykotun tarihsel köklerini ve tüketici psikolojisini de derinlemesine analiz etti.
"Anne Karnında Başlayan Tüketim ve Sadakatsiz Tüketici"
Konuşmasına tüketim kavramını tanımlayarak başlayan Doç. Dr. İbrahim Avcı, günümüz insanının tüketim alışkanlıklarının biyolojik ihtiyaçların ötesine geçtiğini vurguladı. Avcı, "Eskiden doğumla başlayan tüketim, artık anne karnında başlıyor. Ancak günümüz tüketicisi 5 yıl öncesine göre çok farklı. Artık daha sorgulayıcı, etik değerlere önem veren ama aynı zamanda marka sadakati azalmış bir kitle var. Beğenmediğimiz bir markayı anında değiştirebiliyoruz. Bu sadakatsizlik, aslında boykotun gücünü artıran bir unsur. Çünkü artık mecbur değiliz, alternatifimiz çok" ifadelerini kullandı.
İrlandalı Yüzbaşı’dan Osmanlı’nın "Fes" Direnişine Boykot Tarihi
Boykot kavramının tarihsel serüvenine değinen Avcı, terimin kökeninin 1800’lerde İrlanda’da köylülere zulmeden İngiliz Yüzbaşı Charles Boycott’tan geldiğini anlattı.
Halkın Yüzbaşı ile tüm iletişimi keserek onu cezalandırdığını belirten Avcı, Türk ve İslam tarihindeki örneklere de dikkat çekti: "İslam tarihinde ilk boykot, müşriklerin Müslümanlara uyguladığı tecrittir. Ancak bizim tarihimizdeki en şanlı ve etkili boykotlardan biri Osmanlı dönemindeki 'Fes Boykotu'dur. Avusturya, Bosna-Hersek’i işgal ettiğinde Osmanlı halkı askeri cevap veremese de ekonomik bir tokat atmıştır. Avusturya’dan gelen fesler satın alınmamış, alınanlar parçalanmış, limanlara yanaşan Avusturya gemilerine hamallar yük indirmemiştir. Bu, sivil direnişin en güçlü örneğidir."
Avcı ayrıca Hindistan’da Gandhi’nin İngiliz tuz tekeline karşı başlattığı "Tuz Yürüyüşü"nü ve yakın tarihte İtalya’ya karşı yapılan makarna boykotu ile Fransa/Danimarka krizlerini de hatırlattı.
"Sosyal Medya: Hem Zehir Hem Panzehir"
Boykotların yayılmasında sosyal medyanın rolüne geniş yer ayıran Avcı, bu platformların çift yönlü keskin bir bıçak olduğunu söyledi. Uber örneğini veren Avcı, "Amerika’da taksiciler grevdeyken fırsatçılık yapan Uber’e karşı başlatılan #DeleteUber (Uber’i Sil) hareketiyle şirket CEO’su istifa etmek zorunda kaldı. Sosyal medya, markalar için büyük bir itibar riski taşıyor. Ben bile ulaşamadığım bir kurumun CEO’sunu sosyal medyadan etiketleyerek sorunumu çözdüm" dedi.
Dezenformasyon tehlikesine de işaret eden Avcı, "Bazen 'Coca-Cola iflas etti' gibi asılsız haberler yayılarak boykotun ciddiyeti sulandırılıyor. Ayrıca sosyal medya boykotları saman alevi gibi; hızlı parlayıp çabuk sönebiliyor” diye konuştu.
İndirim Etiketi Vicdanı Susturuyor mu?
Doç. Dr. Avcı’nın 417 kişiyle yaptığı anket çalışması, salonda hararetli bir tartışmaya yol açtı. Katılımcıların yüzde 80’inin "Boykot ettiğim marka indirim yapsa da almam" dediğini aktaran Avcı, gerçek hayattaki uygulamanın böyle olmadığını belirtti.
Salondaki izleyicilerden gelen, "Biz almayız ama durumu olmayan mecbur alıyor" ve "Migros’ta gördüm, indirimli ürünler yok satıyordu" şeklindeki katkılar üzerine Avcı şu tespiti yaptı: "Araştırmam gösteriyor ki, 'indirim duyarlılığı' yüksek olan tüketicilerde boykot iradesi kırılıyor. Firmalar bunu bildiği için agresif indirim politikalarıyla tüketicinin aklını çeliyor. Ancak Coca-Cola’nın Türkiye pazarında yüzde 22, Starbucks’ın ise küresel çapta ciddi satış kayıpları yaşaması, direnişin yine de etkili olduğunu kanıtlıyor."
Batı Akademisinden Türk Akademisyene Sansür Utancı
"İsrail-Filistin Savaşı ve Boykot" başlıklı makalesini ABD ve İngiltere merkezli 7 saygın dergiye gönderdiğini belirten Avcı, "Normalde aylar süren inceleme süreci yerine, 2 gün içinde 'ret' cevabı aldım. Gerekçeler ise bilimsellikten uzaktı. Siyonist lobi her yerde, akademi de buna dahil. Ancak biz yılmadık, çalışmamızı Brezilya’daki bir dergide yayınlatarak bu ambargoyu deldik" dedi.
"Tarlamızı Bizden Habersiz Sürmüşler"
Konuşmasının son bölümünde merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun "Tarlamızı bizden habersiz derin sürmüşler" sözüne atıfta bulunan Avcı, Türkiye’de boykotun etkisizleştirilmeye çalışıldığını belirtti.
Avcı, "Boykotu küçümseyenler ve itibarsızlaştıranlar var. Ancak biz, 'bir kişiyle ne olur' dememeliyiz" diyerek sözlerini şöyle tamamladı: "Babası çocuğuna oyalanması için parçalanmış bir dünya haritası verir. Çocuk 10 dakikada haritayı düzeltir. Babası şaşırınca çocuk der ki: 'Haritanın arkasında insan resmi vardı. İnsanı düzelttim, dünya düzeldi.' Biz kendimizi düzeltirsek, dünya da düzelir."
Program, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.