Gümüşhane’de şehir sohbetlerinde sorumluluk ve duruş üzerine derin düşünceler konuşuldu.
İlim Yayma Cemiyeti’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Şehir Sohbetleri”nin yeni döneminin ilk konuğu İnsan ve Medeniyet Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Ertuğrul Taşlı oldu.
Gümüşhane Belediyesi Hüseyin Nihal Atsız Kültür Evinde gerçekleştirilen programda konuşan Taşlı, sorumluluk bilinci, duruş ve çağ kavramlarını ele alarak dinleyicilere anlam arayışı üzerine etkileyici bir sunum yaptı.
“Niçin Varız?” Sorusuna Cevap Arayışı
Taşlı, konuşmasına, insanlığın varoluşsal sorularına vurgu yaparak başladı. “Niçin varız? Sadece 50, 70 ya da 80 yıl zaman geçirmek için mi buradayız, yoksa bir misyonumuz, görevlerimiz var mı?” sorularını Kur’an-ı Kerim’den ayetlerle destekleyerek açıklayan Taşlı, insanın sorumlu bir varlık olduğunu hatırlattı.
“Duruş sahibi olmak, bir davayı, mücadeleyi kuşanmak demektir”
İnsanın sadece kendinden değil, çevresinden, ailesinden, işinden ve yetiştirdiklerinden de sorumlu olduğunu vurgulayarak sorumluluk bilincinin hayatın her alanına yayılması gerektiğini vurgulayan Taşlı, Müslümanca duruşun önemini şu ifadelerle dile getirdi: “Fikir, düşünce ve iman insanın duruşunu belirleyen temel unsurdur. Fikir sahibi olmadan duruş sahibi olmak mümkün değildir. Duruş sahibi olmak başlı başına bir varoluştur ki düşünce, tefekkür ve tezekkür ile sağlanır. İman bir iddiadır ve bu iddianın göstergesi de duruştur. Duruş sahibi olabilmek ilkeli olmayı sabiteye dayanmayız zorunlu kılar. Tercih ve temsilimiz duruşumuzu belirler. Durduğumuz yer tercihlerimizi belirlerken bazen de tercihlerimiz duracağımız yeri belirler. Namaz bir duruş ifade eder. Ayakta kıyam / duruş ise namazın vazgeçilmez unsurudur. Namazda müminlerle omuz omuza duruşumuz hayatın tüm aşamalarına yansıdığında bir anlam ifade edecektir. Vakfe / Duruş olmadan Hacc farizası yerine gelmiş olmaz. Sıradan bir mekanda durmak değildir zira vakfeye durmak. Vakfe, bize Rabbimiz karşısında duruşumuzu gösterdiği gibi yatay düzlemde insan, eşya ve tabiat karşısındaki duruşumuzun da nasıl olması gerektiğini gösterir. Duruş sahibi olmak, bir davayı, mücadeleyi kuşanmak demektir. Manevi duruş ise tevhid bilinciyle şekillenir.”
Taşlı, çağın en büyük problemlerinden birinin “duruş bozukluğu” olduğunu savunarak söz ve eylemin uyumsuzluğuna dikkat çekip “Kulakların söze doyduğu bir çağda yaşıyoruz. Söze anlam kazandıracak olan, sorumluluk bilincidir” dedi.
Gazze’den İlham: Cesur Bir Duruş
Konuşmasında, Gazze’deki direnişi, Aksa Tufanı’nı örnek gösteren Taşlı, Hamas’ın sergilediği duruşun, sadece Müslümanların değil, vicdan sahibi tüm insanların dikkatini çektiğini belirtti.
“Hamas, esirlere nasıl davranılacağını imanından alıyor. Bu duruş, sadece inananların değil, inkâr edenlerin de ilgisini çekiyor” diyerek Müslümanca duruşun evrensel bir etki oluşturabileceğini vurgulayan Taşlı, Gazze’deki çocukların, kadınların ve yaşlıların cesaretini, “tevhid bilincinin bir tezahürü” olarak nitelendirdi.
Çağı Tanımak ve Sorumluluk Kuşanmak
Çağ kavramını da irdeleyen Taşlı, “İçinde yaşadığımız çağı tanımazsak, şeytan ve dostlarının etkisine açık hale geliriz” uyarısında bulundu. Batı’nın barbarlığını ve emperyalist hegemonyasını eleştiren Taşlı, Müslümanların safları sıklaştırması gerektiğini söyledi. “Kardeşlik hukukumuzu güçlendirmeli, birlikte iş yapmalıyız. Tevhidi bir duruş, ahlaki bir bilinçle birleştiğinde, ifsadın karşısında bir set oluşturabilir” dedi.
Peygamber’den Öğütlerle Kapanış
Taşlı, konuşmasını, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Muaz bin Cebel’e verdiği nasihatlerle tamamladı: “Allah Resulü iki elimi tuttu. Bir mil benimle yürüdü. Sonra dedi ki, ey Muaz: Sana takvayı tavsiye ediyorum. Sözüne sadık olmanı. Ahde vefa göstermeni, Emanete riayet etmeni. İhaneti terk etmeni, yetime merhametli olmanı, komşuluk haklarına riayet etmeni, öfkeni yenmeni, yumuşak konuşmanı, selamda cömert olmanı, okuduğunu fıkhetmeni, Ahireti sevmeni, Hesap gününü dikkate almanı, Tuli emel değil, yarın gideceğimizi varsaymanı, güzel amel sahibi olmanı sana tavsiye ediyorum. Bir mü'mine gönlünü kıracak bir şey söyleme, bir yalancıyı tasdik etme, bir sadıkı yalanlama, adil bir idareciye isyan etme, yeryüzünü ifsad etme. Ey Muaz, her taş her ağacı gördüğünde Allah’ı zikret. Her günahınla tövbe et. Gizli işlediğin günaha gizli tövbe et. Aşikare yaptığın günaha açıktan tevbe et.”