Ara
Gümüşhane
Kapalı
2°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8350 %0.02
50,6574 %0.48
6.175,82 % 1,08
ANNE TADINDA

ANNE TADINDA

YAYINLAMA:
Bir tatlı masaldı yaşanan yıllar
Aldığım her nefes anne tadında
Olsa da gurbetler bağlansa yollar
Daldığım her rüya anne tadında

İsmail HAYAL

Hani şair diyor ya “sol yanım acıyor anne” diye benim 2009 sonrası her 24 Şubat’ta her bir yanım acıyor anne. Tıpkı her evladın annesine yandığı gibi. Hasret büyüyerek çoğalıyor bedenimde. Seni dünyaya getirme sebebin asıl olan o hakikat yurduna göç ettiğinde sen geride adeta bir enkaz misali yapayalnız kalıyorsun. Hasretlik bir yağlı kement gibi sıkıveriyor boğazını. Keşkeler alıveriyor rüyalarını. Karabasanlar bölüveriyor uykularını. 

Evet anne. Efendimiz’i dünyaya getiren Amine annemiz, ona sütünü veren Halime annemiz, İsa’yı doğuran Meryem annemiz, Adem’den bu yana tüm anneler, Gümüşhaneli anneler ve kendi annelerimiz. Hepsinin ortak özelliği merhamet, sevgi, koruyuculuk, fedakârlık, güzellik, vefa ve güzel ahlak üzerine her bir şeyin birleştiği ulvi varlığımız, gözbebeğimiz, dünyaya geliş sebebimiz, her şeyimiz.

Mahmur gözlerinde mukaddes yüzün
Cennet’in tapusu bir tatlı sözün
Amine ruhunda saklanır özün
Kaldığım her diyar anne tadında


Ve bizler yani o güzide annelerin evlatları. Kimimiz “Cennet ayakları altında” diyerek hürmet ettiğimiz ve hayır dualarını almak için uğraşırken diğer taraftan bizlere apartmanları bahşeden annelerimizi hor görerek onları o apartmanların küçük bir dairesinin çok kuytu bir odasına hapseden yahut huzurevlerinde (!) unutuveren büyük bir yekûn olan sözüm ona evlat diye tabir edilen bizler.

Bir gergef misali elleri nasır
Gönlünde dokuz ay emanet taşır
Geceler yıl gibi geçse bir asır
Bildiğim her dua anne tadında


Şimdi her şeyi fırsata dönüştürüveren materyalist bir sistemde koskoca bir yılın sözüm ona bir gününü ayırdığımız anneler günü. Ben o güne inanmıyorum, inanmak da istemiyorum. Çünkü dokuz ay karnında beni taşıyan, gecesini ve gündüzünü benim adıma harap eden, esen yelden, yoldaki taştan, her türlü bela ve musibetten bizleri koruyan anneme yılın her günü feda olsun. Her gün benim annemin günüdür. Ona “öf” bile demeyi yasaklayan ulvi dinimizin bizlere verdiği ahlaki terbiyeye dayanarak annelerimizin kadir ve kıymetlerini bilmenin şuurunda olmalıyız.

Yemedi yedirdi giydirdi bizi
Unuttu gülmeyi kalbinde sızı
Zemheri ayında gösterdi yazı
Bulduğum her huzur anne tadında


Ve hepimiz tıpkı annesinin kölesi olan Veysel Karani gibi bu yola baş koymalıyız. Onun sözünü emir, isteğini baş tacı, kederini gözyaşı, sevincini en ulvi bir aşk cihetinde görmeliyiz. Gerektiğinde tıpkı Veysel Karani misal Efendim’izi (SAV) görme arzusu ve aşkına rağmen annesine verdiği sözün yükü altında inim inim inleyerek geri dönebilmeliyiz. .

Ey Hayali neden kıymet bilmedin
Bir ömür yaşadın ibret almadın
En öte yollardan hâlâ gelmedin
Güldüğüm her saat anne tadında

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *