Yazar
EMİNE AKÇAYIN DRAMI !
YAYINLAMA:
Geçtiğimiz hafta tüm dünyada kutlanan 8 Mart dünya kadınlar günü sonrasında böylesi bir dramın yaşanması, ülkemizde yaşayan kadınların içinde bulundukları yaşam koşullarının ne kadar ağır ve zor olduğunu gözler önüne seriyor.
Adana’nın Seyhan İlçe Merkezinde Emine Akçayın yaşadığı aile dramı eğer izleyipte içini sızlatmadıysa bu yazıyı hiç okuma.
Bu dram, toplumun sosyal ve ekonomik tablosu, genel gidişatımız, aile yapımız ve değerlerimiz bağlamında önemli ipuçları mesabesinedir.
Ayrıca aile yapımızın, ahvalini ve sosyal çevresinde, evinde, iç âleminde ve kapalı kapılar ardındaki ortamlarda yaşadığı vaziyetini ortaya koyuyor.
Birkaç gündür gerek yazılı gerekse görsel basında azda olsa yer aldı sizlerle paylaşacağım AKÇAY ailesinin acı veren dramını.
Bu dramın sosyolojik ve psikolojik analizini elbette yapacak değilim bu alan işin uzmanlarını ilgilendiriyor.
Ancak son zamanlarda benzer olayların yurdun değişik yerlerinde ortaya çıkması düşündürüyor insanı.
Sözü uzatmadan girelim konuya ;
“Adana’da eşi bir yıla aşkın süre işsiz kalan ve ev kirasını 8 aydır ödeyemeyen 26 yaşındaki Emine Akçay, çocuklarının üşüdüğünü görünce cebindeki son parayla odun almaya gitti. O kadar az parası vardı ki oduncu ‘Bacım bu paraya odun mu olur’ dedi. Ama anne Emine Akçay ısrar etti, bir çuval odunu alıp eve geldi. Odunlar ıslandığı için yanmadı. Lastik parçalarını tutuşturmaya çalıştı; olmadı. Emine Akçay, çocuklarının ısınması için çalıştırdığı saç kurutma makinesini küçük oğluna verdi. Daha sonra diğer odaya gidip, tavandaki salıncak demirine ip bağlayarak, kendini astı.
Merkez Seyhan İlçesi Aydınlar Mahallesi’nde iki katlı binada dün akşam meydana gelen olayda, alt katta oturan Ahmet Çıkat, Emine Akçay’ın 6 yaşındaki oğlu İsa’nın ağlayarak aşağı indiğini gördü. Çocuğun “Annem annem” diye ağlaması üzerine, “Hırsız mı girdi’ düşüncesiyle 10 yaşındaki kızını da yanına alıp üst kata çıktı. Kapıdan Emine Akçay’a seslenip, cevap alamayan Ahmet Çıkat, odaları kontrol ettiğinde genç kadını tavana iple asılı halde gördü. Ahmet Çıkat, cep telefonundan polise ihbarda bulunup, 112 Acil Servis’ten ambulans istedi. Olay yerine gelen sağlık ekibi ve polislerin kontrolünde Emine Akçay’ın öldüğü anlaşıldı.” Dram bu ey sevgili okur.
Genç yaşta hayata veda eden Emine Akçay ülkedeki yoksulluğun kalın çizgilerini çiziyor.
Yiğidin muhtaç olduğu bir kuru soğan değil, bir ton kömür alamamanın derin acısı geride iki gözü yaşlı yavrunun yetim kalmasına ayrıca AKÇAY ailesinin parçalanmasına sebep oldu.
Bu sebeple derim ki hayatta karşılaşılan bütün sıkıntıları doğru anlayan ve onlardan ders çıkaran toplumlar,aileler aynı zorlukları ve benzer sıkıntıları bir daha yaşamazlar.
Son olarak, kâinattaki şu gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir. Kışın ardından yaz, gecenin ardından gündüz nasıl doğuyorsa, unutulmamalıdır ki, her darlıktan sonra bolluk ve her zorluğun ardından pek çok güzellikler ve kolaylıklar vardır.
Toplumsal bilincimiz bu gerçeği görmediği nispette, işini kaybetmeye, aşını kaybetmeye, eşini kaybetmeye devam edecektir.
Sonuç olarak toplumun çekirdeği olan aileler, içten içe sarsılarak darmadağın olduğu zaman da, eyvah demenin anlamı kalmayacaktır.
NOT: Çanakkale Savaşlarında tarihte eşi ve benzeri görülmeyen mücadeleler sonucu bu kutsal vatan toprağını bizlere emanet eden ecdadımıza rahmet diliyor, Aziz şehitlerimizin şefaatine nail olmamızı yüce mevladan diliyorum…
Adana’nın Seyhan İlçe Merkezinde Emine Akçayın yaşadığı aile dramı eğer izleyipte içini sızlatmadıysa bu yazıyı hiç okuma.
Bu dram, toplumun sosyal ve ekonomik tablosu, genel gidişatımız, aile yapımız ve değerlerimiz bağlamında önemli ipuçları mesabesinedir.
Ayrıca aile yapımızın, ahvalini ve sosyal çevresinde, evinde, iç âleminde ve kapalı kapılar ardındaki ortamlarda yaşadığı vaziyetini ortaya koyuyor.
Birkaç gündür gerek yazılı gerekse görsel basında azda olsa yer aldı sizlerle paylaşacağım AKÇAY ailesinin acı veren dramını.
Bu dramın sosyolojik ve psikolojik analizini elbette yapacak değilim bu alan işin uzmanlarını ilgilendiriyor.
Ancak son zamanlarda benzer olayların yurdun değişik yerlerinde ortaya çıkması düşündürüyor insanı.
Sözü uzatmadan girelim konuya ;
“Adana’da eşi bir yıla aşkın süre işsiz kalan ve ev kirasını 8 aydır ödeyemeyen 26 yaşındaki Emine Akçay, çocuklarının üşüdüğünü görünce cebindeki son parayla odun almaya gitti. O kadar az parası vardı ki oduncu ‘Bacım bu paraya odun mu olur’ dedi. Ama anne Emine Akçay ısrar etti, bir çuval odunu alıp eve geldi. Odunlar ıslandığı için yanmadı. Lastik parçalarını tutuşturmaya çalıştı; olmadı. Emine Akçay, çocuklarının ısınması için çalıştırdığı saç kurutma makinesini küçük oğluna verdi. Daha sonra diğer odaya gidip, tavandaki salıncak demirine ip bağlayarak, kendini astı.
Merkez Seyhan İlçesi Aydınlar Mahallesi’nde iki katlı binada dün akşam meydana gelen olayda, alt katta oturan Ahmet Çıkat, Emine Akçay’ın 6 yaşındaki oğlu İsa’nın ağlayarak aşağı indiğini gördü. Çocuğun “Annem annem” diye ağlaması üzerine, “Hırsız mı girdi’ düşüncesiyle 10 yaşındaki kızını da yanına alıp üst kata çıktı. Kapıdan Emine Akçay’a seslenip, cevap alamayan Ahmet Çıkat, odaları kontrol ettiğinde genç kadını tavana iple asılı halde gördü. Ahmet Çıkat, cep telefonundan polise ihbarda bulunup, 112 Acil Servis’ten ambulans istedi. Olay yerine gelen sağlık ekibi ve polislerin kontrolünde Emine Akçay’ın öldüğü anlaşıldı.” Dram bu ey sevgili okur.
Genç yaşta hayata veda eden Emine Akçay ülkedeki yoksulluğun kalın çizgilerini çiziyor.
Yiğidin muhtaç olduğu bir kuru soğan değil, bir ton kömür alamamanın derin acısı geride iki gözü yaşlı yavrunun yetim kalmasına ayrıca AKÇAY ailesinin parçalanmasına sebep oldu.
Bu sebeple derim ki hayatta karşılaşılan bütün sıkıntıları doğru anlayan ve onlardan ders çıkaran toplumlar,aileler aynı zorlukları ve benzer sıkıntıları bir daha yaşamazlar.
Son olarak, kâinattaki şu gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir. Kışın ardından yaz, gecenin ardından gündüz nasıl doğuyorsa, unutulmamalıdır ki, her darlıktan sonra bolluk ve her zorluğun ardından pek çok güzellikler ve kolaylıklar vardır.
Toplumsal bilincimiz bu gerçeği görmediği nispette, işini kaybetmeye, aşını kaybetmeye, eşini kaybetmeye devam edecektir.
Sonuç olarak toplumun çekirdeği olan aileler, içten içe sarsılarak darmadağın olduğu zaman da, eyvah demenin anlamı kalmayacaktır.
NOT: Çanakkale Savaşlarında tarihte eşi ve benzeri görülmeyen mücadeleler sonucu bu kutsal vatan toprağını bizlere emanet eden ecdadımıza rahmet diliyor, Aziz şehitlerimizin şefaatine nail olmamızı yüce mevladan diliyorum…
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *