Ara
Gümüşhane
Kapalı
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8116 %0.19
50,1798 %-0.04
5.955,69 % 0,00

AŞKA DAİR

YAYINLAMA:
Çöplükte eşelenen karakarga
Bülbülün güle niçin yandığını bilmez (Seyit TOK)

Aşk, kâinatının yaratılış sebebi, varlığın mayası, hayatın asıl özüdür. Hem gönül dünyasının sultanı, hem şahı, hem şiirin, edebiyatın başta gelen teması… Pek çok kişi pek çok söz söyleye gelmiştir aşka dair. Bana göre, insanoğlunun yaratılışından beri yüreğinin bam telidir aşk.

“Sen, olmasaydın ben kâinatı yaratmazdım.” Cümlesindeki en kutsi manadır aşk. İrem bağında, iblise mağlup olup yeryüzünde çileye talip olmaktır aşk. Zalim Nemrut’un yaktığı ateşi, gönlündeki ateşle gül bahçesine çevirebilmektir aşk. Kuyuya atılıp, ölüme terk edilmiş bir güzel çocuktur aşk. Yakup’un gözlerine bakmadan göremediğin, Yusuf’un gömleğindeki mucizevî kokudur aşk.

Vatan, millet, namus, bayrak uğruna binlerce soysuzla cenk edip Kürşat’ça ayakta ölüp, yinede yenilmemektir aşk. “Ey Türk! Üste mavi gök çökmedikçe, alta yağız yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir.” Deyip, çağlara Türk’ün aksisedasını ebedi taşa yontturmaktır aşk. Aksakallı dedem Korkut’un, Alperenlerin kulağına, Allahu ekber, Allahu ekber diye okuduğu ezandaki ilahi sestir aşk. Bağ, gül, sema ve sevgili… Hepsi bahane, maksat daima O’dur. “Allah ile olduktan sonra ölüm de ömür de hoştur.” Deyip girdap oluşturarak her şeyi içine alan Mevlana’daki “ hamdım, piştim, yandım” duygusuyla oluşan coşkun bir seldir aşk.

Aşkın aldı ben beni, bana seni gerek seni,
Ben yanarım dünü günü bana seni gerek seni.
Yunus’tur benim adım, gün geçtikçe artar oldum.

İki cihanda maksudum bana seni gerek seni.” Yunus’un bu dörtlüğündeki feryad-ı figanı, sevgiliye kavuşma arzusudur aşk. Enel Hak demektir aşk. Bir olmak, yok olmak ve yokluğun varlığının kucağında Allah’ı bulmaktır.

“kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim.” Diyerek kefene sarılmış sultan Alparslan’ın nidasındaki kararlılıktır aşk.

“Aşk derdiyle hoşem el çek ilacumdan tabib,

Kılma derman kim helaküm zehri dermanundadır.” ( Aşk derdiyle hoşem ey tabip bana ilaç verme, derdime derman olma. Çükü beni helak edecek şey, derman dediğin o zehirdedir.) Fuzuli’ye dermanı, zehre tercih ettiren güçtür aşk.

Karacaoğlan’ın sazında, selvi boylu, ince belli, yanağı benli, pınar başındaki al yazmalı bir Türkmen kızıdır aşk. Yağız bir Anadolu delikanlısının, mehtaplı bir gecenin sukutunda muhabbet şarabını yavuklusuyla yudumlaması ve gül yüzlü sevgilinin dudağının ateşiyle yanmasıdır aşk. Saza söz veren, neye nefes veren velhasıl kelam yaşamanın gayesidir aşk.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *