Ara
Gümüşhane
Kapalı
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8354 %0.04
50,6500 %0.54
6.115,84 % 0,10

NİYAZİ KARABULUT VE SİYAH-BEYAZ GÜMÜŞHANE

YAYINLAMA:
Bir hafta-on beş günlük olarak düşündüğüm bütün tatil planlarımın içinde özellikle boş bir bavul vardır.

Bütün gezdiğim, gördüğüm, yeni tanıştığım insanlardan; ya da arkadaşlarımdan, dostlarından alacağım nadide kitaplar içindir o bavul.

Bu tatil dönüşü de baktım, Allah’ıma şükürler olsun, bavulum dolu dönmüşüm.

İmzalı olarak aldığım bu kitapların hepsini büyük bir titizlikle daha sonra veya peyderpey okumak için kitaplığıma yerleştirdim.

Her birini fırından yeni çıkmış bir somun sıcaklığında ellerimde tuttum,  gözlerimle okşadım.

Büyük bir dalgınlıkla bu işi yaparken saatlerin nasıl geçtiğini anlayamadım; kimi kitabın kapağındaki renk uyumunda oyalandım, kimi kitabın yazarı hakkındaki düşüncelerimde daldım gittim; kimi kitabınsa sayfalarını rastgele çevirdiğimde gözüme ilişen tek bir cümlesinde kıpırtısız kalarak daldım gittim.

İşte o kitaplardan birisi.

Hükmettiği zamanın ağırlığınca ellerimde duruyor.

Kitabın ismi Siyah-Beyaz Gümüşhane.

Yazarı sevgili dostum, arkadaşım Niyazi KARABULUT.

Kitaba ve içeriğine geçmeden bu isimde birazcık soluklanalım diyor kalbim. Ben ki kalbimin her dediğinin peşinden gitmiş bir insanım. Ben ki mide derdinden genişliğine büyüyen insanların bunu bir adam olmak yönünde bir şartmış gibi ortayla koydukları bir dönemde, kalbinden geçen en küçük düşüncenin titrekliğinde derinliğine uzayan dipsiz kuyulara düşen bir adamım.

Bu isim neden Gümüşhane için önemli: Yıllardır Gümüşhane’nin büyük bir iddiayla çağdaş dünyaya sunduğu edebi eserleri izliyorum. Yerelin küçük dünyasından filizleyip evrenseli aramanın zorluğu içinde, birçok eli kalem tutan arkadaşımız bu yolda ter akıtmıştır. Kimileri “Ben yazdım oldu” çarpık anlayışıyla imlası bozuk ruh sersemliğine kapılmış, hemencecik devrilip kaybolmuştur; kimileriyse azmin yazar olmak istemenin  o masum düşüncesini çelikleştirdiği çok büyük bir dayanıklılıkla direnmiş ve başarılı olmuştur.

İşte Niyazi KARABULUT kardeşim bu ikinci kısımda zikrettiğim yazarlardan. En önemli eserlerinden birisi olan “29. Şehir” kitaplığımın baş köşesinde durur. Ne zaman Gümüşhane’yi solumak istesem, açıp satırları arasında gözlerimi ve ruhumu dinlendiririm.

“Kim attı, Hüsnü hattı aharlı kâğıtlardan
Kalbimize Ah!

Bad-ı Saba, Öp beni kucakla, serin.
Serin üstüme maverayı Her sabah”

Bu mısraların eşliğinde kaç şair şu koca memlekette hüznü getirip bu şekilde etkili olarak içimize çakabilir ki?

Ama bu seferki çalışması çok başka bir çalışma olmuş. Şöyle ki; Niyazi KARABULUT kardeşim bir fotoğrafçı titizliğinde çalışarak Gümüşhane’nin siyah-beyaz fotoğraflarını derleyerek bir araya getirmiş. Kitapta alınan fotoğrafların her beri konuşuyor sanki ve yaşanılan zamana dair çok önemli ipuçları veriyor. Kitabın sayfaları arasında gezinirken “Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer” hayıflanması hiç aklımızdan çıkmıyor. Nereden nereye geldiği noktasında Süleymaniye Mahallesi’nin değişimi beni şaşırttı. Merhum Güneri Kadirbeyoğlu’nun ( Çok yakından tanıdığım değerli bir insandı. Allah gani rahmet eylesin. Boşluğu doldurulacak gibi değil!) arşivinden gelen fotoğraflar insanı derinden sarsıyor; yiten yolların izleri, bir selam verme anı kadar durarak bu hayattan gelip geçmiş  insanların soluk benizleri sizleri geçmişe yolculuğa çıkarıyor.

Fotoğraflara bakarken ister istemez hüzünleniyorsunuz, sizin de içinde resminizin olacağı belki yüzyıllar sonrasını düşünüyorsunuz. İşte o zaman filmin şeridi kopuyor. Sonrasını kimse düşünemiyor!

Gümüşhane’yi zamana ve mekâna bağlı kalarak çok iyi tanıyan herkesin elinde, kitaplığında bulunması gereken dev bir eser hazırlamış Niyazi KARABULUT. İşin Kelkit yanı birazcık eksik kalmış ama bu hata tamamen benim hatamdır. Huzursuzluğumun herkesçe bilinen zamanlarındaydım ve değerli Niyazi KARABULUT kardeşime yeterince yardımcı olamadım. Belki aynı çabayı Kelkit için bir başka kardeşimiz gösterir, o zaman ona severek yardımcı oluruz.

Sevgili Niyazi KARABULUT kardeşimi bu ayrıcalıklı çalışmasından dolayı tebrik ediyorum. Hiç şüphesiz kendisi ve çalışmaları uygar dünyaya Gümüşhane penceresinden sunduğumuz değerler olarak kalıcı olacaktır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *