Ara
Gümüşhane
Açık
19°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,1901 %0.22
47,1146 %0.08
4.335,04 % 1,20

SOLUKLANMA

YAYINLAMA:

Yağmurun ıslatamadığı topraklar var. Öylesine kurak, öylesine çatlamış. Toprak suya ne kadar müptela olsa da güneşe yenik düşmektedir. İki zıttın mümkünüdür toprak. Asıl olan bir olmaktır.İki ayrı maddenin bir manada anlam bulması çok da zor olmasa gerek.Toprak birliğin, dirliğin, rızkın ve bereketin sembolüdür. Öyle ise güneş ve yağmurun aynı anda var olması gibi gökkuşağı oluşturan gönüllere ne mutlu. 

Gönlümüzün şifası gönlümüzün tahtında var olanlarda. Baktığında çok zor bir varlık olmayan insanın aslında hiçbir canlıda var olmayan bir imtihanı var . Şu koskoca dünya dedikleri çok yaşlı dünya, çok yaş alan dünya, bir karınca imtihanı misali uğraşmamıza katıla katıla gülmekte. Yol belli, yolda olan belli, yolda kalan belli, yük belli, belimizi büken besbellidir. Şu kadar belirlilikle o kadar belirsizlikteyiz. Besbelli belleyemediklerimiz yüzünden sonu belli yollarda kıvrılmaktayız. Ayak belli, ayak direyen belli, ayağı dolaşan belli. Bu kadar bilinmezlikle sarmaş dolaş yuvarlanıp gidiyoruz. Bildiğimiz bilmediklerimizi bilmeye yetmiyor. İnsan dedikleri ne muhteşem donanım ne aciz dolaşan varlık! Dolaşa dolaşa kendini bulamayan bir saklambaç oyununun ebesi gibiyiz. Sürekli saklanan biz, sürekli ebelenen biziz. Kelimeler bile insanın varlığını anlatırken birbirine dolanmaktadır. Geçmiş, gelecek şimdiki zaman dedikleri bir zamanda, zamanımızı bulmaya çalışırken zamanımızı geçiriyoruz. 

Zamandan zaman çalmak gayretinde aynı labirentin içinde dönüp duruyoruz. Bütün çıkışlar başa sarıyor, yine döndüğümüz kendimiziz. Kendimizden kaçmak istiyoruz, henüz bulamadığımız keşfedemediğimiz kendimiz kendimize düşman. Başımızı alıp başka diyarlara gitmek istiyoruz ama başımızla beraber yol alıyoruz. Başımıza gelenleri de başımızdan değil, yolumuzdan biliyoruz. 

Az giriyoruz, uz gidiyoruz dere tepe tepetaklak giriyoruz. Besmelesiz, yönü olmayan, amaçsız bir gidişte çokta yol alamıyoruz. Her şeyin bir anlamı olmak zorundalığı değil de her anlamın bir amaç taşıdığı idrakine varma zorunluluğumuz var. 

Ne için varsak ona yönelme gayretimiz olduğu sürece yönümüz aydınlık olacaktır.

Yola revan olanlara, olmayı arşa taşıyanlara, arşa müptela olanlara,gayret bizden hayret yaradandan diyenlere, sözü özün sahibine bırakanlara selam ile...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *