SEN NASIL EFENDİSİN?
Kadın tasavvuf ehli kocasına,
- Ben senin efendiliğinden bir şey anlamıyorum.
Konuşmazsın, tartışmazsın senin alimliğine nasıl itibar ediyor bu insanlar, demiş.
///
Efendi,
- Hanım gir koluma beraber çarşıya gidelim demiş.
Çarşıya çıkmışlar, demirciye uğramışlar pat küt, pata küte ses çok,
- Nasıl geçinebiliyormusun ?
Diye sormuş,
Demirci,
- Yok be efendi nerde, ev kira dükkan kira, zar zor ancak karnımızı doyuruyoruz, demiş.
///
Devam etmişler kuyumcu tamircisine tık, tık, tık çalışıyor aynı soru,
- Allah’a şükür dükkan benim evim benim bir miktar da param var geçimim de iyidir, demiş.
///
Yine devam ediyorlar bir kuyumcuya uğruyorlar.
Ses yok seda yok adam dükkanında oturmuş müşteri bekliyor, yine aynı soru,
-Allah’a şükür dükkan benim, çarşıda birkaç dükkanım var onlarda kirada, evim de bana ait birkaç evimde var onları da kiraya verdim, şu kadar da sermaye altınım var, geçimim de iyidir, demiş.
///
Anladın mı hanım demiş efendilik gürültüyle, patırtıyla değil ilimle oluyor.
///
Daha Cumhuriyet yeni kurulmuş;
Yirmili otuzlu yıllarda Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş uçak üreten,
Nuri Killigil, Şakir Zümre top, silah üreten,
kırklı yıllarda Necip Akar kendi markası ile Radyolin , Puro, Fay, Arı, Gripin, Opon adı altında diş macunu, şampuan, krem, temizlik malzemesi, ağrı kesici, çocuk maması, bisküvi üreten,
altmışlı yıllarda Devrim Otomobili ve çamaşır makinesini üreten ülkemiz halen bir cep telefonu dahi üretemiyorsa politikacılar olarak istediğiniz kadar ekonomi iyi yolda deyin, demek ki ülkemizde bir şeyler yanlış gidiyor.
Bu da ilim, bilim eksikliğinden başka ne olabilir ki?
///
Prof. Dr. Erol Güngör’ün dediği gibi,
“Medeniyeti politikacılar yaratmaz.
Medeniyet alimlerle sanatkarların işidir.”