

Toprağıyla Konuşan Adam: Mustafa ERDEN’in Hikâyesi
Hepsi bir tarafa, Mustafa Erden bir tarafa… O, hayatı boyunca toprağın dilini çözmüş, bilgeliğiyle çevresine yön vermiş, tevazusuyla gönüllerde yer etmiş bir isimdir.. Ziraat mühendisliğini sadece mesleki bir uğraş değil, insanla doğa arasındaki kadim bağın bir yorumu olarak gördü. Ailesinde sevgiyle, çevresinde saygıyla anılan; her ortamda yapıcı, her ilişkide gönül alıcı olmayı bildi. Nezaketini eksik etmeyen, hoşgörüsüyle kuşatan, her zaman uyumun tarafında durmayı yeğleyen rol-model duruşu ile gönül adamı olma erdemini yaşayan birisi olmuştur artık.. İşte bu yüzden, yüz yılın öne çıkan isimlerini konuşurken, Mustafa ERDEN’i anmadan geçmek eksiklik olurdu.
1945 yılında Gümüşhane’nin yüksek dağlarıyla çevrili, kadim köylerinden biri olan Dörtkonak’ta dünyaya geldi Mustafa Erden. O köyde doğan her çocuk gibi dağların sertliğini, toprağın bereketini ve emeğin değerini küçük yaşlarda öğrendi. Fakat onun yolculuğu sıradan bir köy çocuğunun hikâyesinden fazlası olacaktı. Kader, çalışkanlığı ve kararlılığıyla yoğrulan bir başarı destanı yazması için ona zemin hazırlıyordu.
Mustafa Erden, genç yaşta bilimin ışığına yönelerek Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni başarıyla tamamladı. Meslek hayatına Gelemen Devlet Üretme Çiftliği’nde adım attığında, elindeki sadece diplomayla sınırlı değildi; o, Anadolu’nun üretim potansiyeline duyduğu inançla dopdoluydu. Gelemen’deki görevi ona, tarımın ve hayvancılığın yalnızca teknik değil, sosyal bir dönüşüm aracı olduğunu gösterdi. Ve o da bu dönüşümün bir neferi oldu.
Bu bilinçle memleketi Dörtkonak’a döndü. Bilgiyle, vizyonla ve inatla… 10 adet kültür ırkı danayı köylülerle buluşturduğunda belki kimse bunun bir kıvılcıma dönüşeceğini öngörememişti. Ama o küçük kıvılcım büyüdü, çoğaldı ve zamanla 200 başı aşan bir hayvan varlığına ulaştı. Mustafa Erden’in öncülüğünde kurulan kalkınma kooperatifi, Dörtkonak’ta bir mandıranın temelini attı. Bu girişim sadece süt üretimini değil; köy halkının özgüvenini, dayanışma ruhunu ve ekonomik gücünü de besledi. Dörtkonak artık sadece bir köy değil; üretimin, emeğin ve kalkınmanın adıdır.
Gelemen’deki başarıları dikkat çekti. Çaykur’un radarına girdi ve kuruma transfer edildi. Burada sadece yöneticilik yapmadı; strateji geliştirdi, sistem kurdu, kaliteyi yükseltti. Enstitüdeki görevlerinin ardından, İstanbul Kuruçeşme’deki çay paketleme fabrikasına müdür olarak atandı. İstanbul gibi bir metropolde, Karadeniz'in kokusunu taşıyan çayı özüne sadık kalarak işlemeyi sürdürdü. Emeklilik döneminde dahi dinlenmeyi seçmedi; bilgisini ve deneyimini birçok özel çay işletmesinde danışman olarak değerlendirdi. Tarımsal üretimin sadece tarlada değil, masada da devam ettiğini bilenlerdendi.
Elbette bu başarı yolculuğunun en büyük destekçilerinden biri de hayat arkadaşı Ayla Hanım’dır. KML mezunu bir ev hanımı olan Ayla Erden, sadece Mustafa Bey’in eşi değil, aynı zamanda onun en sağlam dayanağı olmuştur. Eşine olan sadakati, aileye verdiği değer ve ev içindeki istikrarıyla Türk aile yapısında bir rol model olarak öne çıkmıştır. Sessiz ama derin katkıları, Mustafa Erden’in başarısında göz ardı edilemeyecek bir yer tutar. Onların birlikteliği, örnek aile olmanın ne demek olduğunu gösteren bir markaya dönüşmüştür.
Mustafa Erden yalnızca bir ziraatçı, yönetici veya danışman değil; bir gönül adamıdır. Gazi babası Hakkı Erden’in hatırasını yaşatmayı hiç ihmal etmemiş, köklerine her zaman sadık kalmıştır. İstanbul’da yaşamını sürdürse de yaz aylarını Bodrum’un serin sularında geçirirken bile içindeki memleket sevdası hep diri kalmıştır. Gittiği her yerde sevilen, sayılan, örnek alınan bir şahsiyet olarak anılmıştır.
İki kız, bir erkek evladın babası olan Mustafa Erden, aynı zamanda bu satırların yazarı Yusuf Sadık’ın da kıymetli bir kayınbiraderidir. Onu tanımak; alın terine duyulan saygıyı, üretimin dönüştürücü gücünü ve köyden dünyaya uzanan bir başarı öyküsünü anlamak demektir.
Gümüşhane, 31 Mayıs 2025
Yusuf SADIK. Eğitimci Yazar-Gazeteci