EL İNSAF YA HU
Bu şehre mecburi göçten sonra 97 yılında tekrar öğretmen olarak döndüğümde yüreğimde koskocaman memleket ve memleket insanlarının sevdasıyla hizmeti kendime vazife addettim.
Çoğu kere altın kalpli sandığımız insanların slogandan ibaret olmadığını, bir kısmının teneke sacı dahi olmadığını müşahade ettim.
Yüzde doksan dokuz müslüman sandığımız bir ülkede Ozan Arif deyimiyle;
Çünkü Müslümanlık adımız bizim,
Adımız gibi mi tadımız bizim.
Eksik mi dedimiz kodumuz bizim,
Fitnesiz fesatsız duruyor muyuz.
Öyle ki bir nesil geliyor ki yarınlar adına gerçekten korkuyor ve umutsuz oluyoruz.
İnternet belası ile birçok değerlerimizi neredeyse ayaklar altına alıyoruz. Farklı olacağız diye saçma sapan izmlerde boy gösteriyoruz.
Medeniyeti hayvanlar misali çırılçıplak soyunmak zannediyoruz.
Bir başkasına hakareti özgürlük sanıyoruz.
Gücü elimizde en büyük güç görerek bir daracık yere anamızdan doğduğumuz gibi çırılçıplak gireceğimizi maalesef unutuyoruz.
Saygısızlığa prim vererek sevgisizliği kendimize rehber ediyoruz.
Okumuyoruz ama okuyanları beğenmiyor ve hatta onlara bel altından vuruyoruz.
Kibir denen ateşten gömleği sırtımıza geçirmiş paranın, makamın, şöhretin sihriyle insanlara tepeden bakıyoruz.
Çocuklarımıza örnek olacağımız yerde ağzımızda sigara, dilimizde galiz küfür ve diğer malum bağımlılıklarla bir nesli mahvediyoruz.
Bizlere kocaman apartmanları miras bırakan ebeveynimizi elden ayaktan düştüğünde ya daracık bir odaya hapsediyor yada sözüm ona huzurevlerine (!) terk ediyoruz.
Yine Ozan Arif'in aynı şiirde dediği gibi;
Esiri olmuşuz malın, servetin,
Zinanın, şehvetin, kovu, gıybetin,
Vatanın, milletin, dinin, devletin,
En ufak işine yarıyor muyuz?
Evet, sevgili okurum. Eğer gerçekten yaşanılacak bir dünya hayalimiz var ise bu nesli iyi tahlil ederek emanet bırakacağımız dünyayı onlara göre hazır etmeliyiz.
Ve son olarak ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal'in dediği gibi;
Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.
Vesselam...