Ara
Gümüşhane
Kapalı
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5514 %0.04
49,6591 %0.18
5.760,16 % 0,24
ADALETİN “AİLE” KAPISI

ADALETİN “AİLE” KAPISI

YAYINLAMA:

Türkiye’de aile yapısını korumaya yönelik, uzmanlık gerektiren davaların makul sürede sonuçlandırılması amacıyla Aile Mahkemeleri kurulmuştu. Aile mahkemesi olmayan Ardahan, Artvin, Bingöl, Bitlis, Hakkâri, Sinop, Şırnak, Tunceli ve Gümüşhane ile birlikte 9 ilimizde, son kararname ile bu eksiklik tamamlanmıştır. Böylece tüm illerimizde aile mahkemeleri faaliyete geçmiştir.

Gümüşhane’de 2024 yılında yalnızca 117 çift boşandı. Rakam küçük gibi görünüyor. Hatta ilk bakışta, “Bu kadar az dosya için özel bir aile mahkemesi gerekli mi?” diye soranlar olabilir. Ancak mesele sadece rakamlarla ölçülecek kadar basit değil.

Bir aile mahkemesi dosyası, bir trafik cezası ya da basit bir alacak davası değildir. Her biri, bir evin çatısının çöküşü, bir çocuğun düzeninin değişmesi, bir insanın hayat planının yeniden yazılması anlamına gelir. 117 dosya, 117 yıkılmış yuva demektir. Ve her dosya, sayfalarına sığmayacak kadar acı, umut, öfke ve gözyaşı taşır.

Aile mahkemesi hakiminin masasında sadece boşanma dilekçeleri olmaz. Nafaka talepleri, velayet davaları, babalık davaları, mal paylaşımı davaları… Ve en önemlisi, aile içi şiddetten korunmak için acil tedbir talepleri. Bazen gece yarısı telefon çalar, hakim sabaha kadar bir kadını ve çocuğunu koruma altına almak için çalışır. Çoğu zaman bir çocuğun geleceği, bir kadının güvenliği, bir ailenin dağılmış parçaları Aile Mahkemesinde masanın üzerinde durur.

Aile mahkemeleri, kâğıt üzerinde “boşanma, velayet, nafaka” gibi davalara bakar deriz. Ama aslında onların baktığı şey, kalbin en kırılgan yeridir. Çünkü her boşanma dosyasında sessizce ağlayan bir çocuk vardır. Her nafaka davasının arkasında geleceğinden endişe eden bir anne vardır. Her velayet mücadelesi, geceleri dua eden bir baba ya da anneyle doludur.

Bu yüzden aile mahkemeleri sadece hukuk dağıtmaz, aynı zamanda hayata yeniden tutunma fırsatı verir.
Bir çocuğun hangi evde daha mutlu olacağını, bir kadının hangi tedbirle güven içinde olacağını, bir babanın hangi koşullarda çocuğunu görebileceğini belirler.
Ve tüm bunları yaparken sadece kanunu değil, vicdanı da dinlemek zorundadır.

Düşünün… Eğer bu davalar diğer mahkemelerin yoğunluğunda kaybolsaydı, aylarca hatta yıllarca bekleyen dosyalar arasında çocuklar büyür, yaralar derinleşirdi.
Oysa aile mahkemeleri, bu hassas konuların hızla, özenle, uzmanlar eşliğinde çözülmesini sağlar.
Bir pedagog, bir sosyal hizmet uzmanı, bir psikolog. Hepsi adaletin yanında, aileyi onarmak için çalışır.

Bazen bir hâkim, aile mahkemesinde kararını açıklarken sadece “davanın kabul”ü” ya da “davanın reddi” demez; gözleriyle “Umarım bundan sonrası sizin için daha iyi olur” der.
Çünkü bilir ki, bu dosyadaki isimler sadece davacı ve davalı değil…
Onlar, bir zamanlar aynı sofraya oturan, aynı evde gülüp ağlayan insanlardır.

Aile mahkemeleri… Adaletin en hassas kapısı.
Orada her karar, bir hayatın yönünü değiştirir.
Ve belki de en çok bu yüzden, kapıdan girerken sessizlik olur, çünkü herkes bilir ki, içeride sadece hukuk değil, insanlık da yargılanır.

Ailenizi mahkemeye düşürmemeniz dileğiyle…

11.08.2025 Av. Ali Haydar Dereli.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *