Ara
Gümüşhane
Kapalı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5359 %0.07
49,6539 %0.06
5.778,15 % 0,44
Gümüşhane’de Maden Meselesi ve Toplumsal Sessizlik

Gümüşhane’de Maden Meselesi ve Toplumsal Sessizlik

YAYINLAMA:

Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Güvemli köyünde, su kaynaklarına ve yaşam alanlarına birkaç adım mesafede yapılmak istenen maden arama sondajına karşı köylülerin gösterdiği kararlı duruş, bir kez daha doğanın sesinin insan vicdanında yankı bulabileceğini gösterdi. Özellikle köyün kadınları, anaları öncülük etti bu direnişe. Topraklarına, sularına, yaşam alanlarına sahip çıkmanın yalnızca çevresel değil, varoluşsal bir refleks olduğunu herkese hatırlattılar. Sonuçta sondaj çalışması ileri bir tarihe ertelendi. Fakat bu olay bize yalnızca bir köyün mücadelesini değil, Gümüşhane’nin derin bir toplumsal gerçeğini de yeniden düşündürdü: sessizlik.

Sessiz Şehir, Sessiz Kurumlar

Bir şehirde doğayı, madeni, suyu konuşmak sadece siyasilerin işi değildir. En başta konuşması gerekenler; sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, çevre örgütleri, dernekler, kanaat önderleri olmalıdır. Ancak ne yazık ki Gümüşhane’de bu kurumların sesi ya hiç duyulmuyor ya da iş işten geçtikten sonra çıkıyor.

Dün Güvemli’de kadınlarımız doğa nöbeti tutarken, bu şehirdeki STK’lar, odalar, çevre örgütleri nerelerdeydi? Bu sessizlik neden?

Bir Taraf Konuşur, Diğeri Susar

Madencilik meselesi Gümüşhane’de ne zaman gündeme gelse, aynı manzara ortaya çıkıyor. Bir taraf “madencilik olmalı, istihdam yaratılmalı, insanlar iş bulmalı” diyor; diğer taraf “doğayı koruyalım, geleceğimizi yok etmeyelim” diyerek karşı çıkıyor. Ne yazık ki bu iki ses birbirini duymuyor.

Biri konuşurken diğeri susuyor; diğeri konuşurken bu taraf susuyor.

Sonuçta ortaya çıkan şey, toplumsal mutabakatın olmadığı bir şehir. Her karar bir kesimi memnun ederken diğerini küstürüyor. Her adım, yeni bir kırgınlık, yeni bir ayrışma doğuruyor.

Koza Deneyimi: Kısa Vadeli Kazanç, Uzun Vadeli Kayıp

Gümüşhane’nin hafızasında taze duran bir örnek var: Koza tecrübesi.

O dönemde yaklaşık 500 kişi iş sahibi oldu, bazı sektörler hareketlendi, şehir kısa bir ekonomik canlılık yaşadı. Fakat bugün geriye dönüp baktığımızda ne görüyoruz? Kazılmış dağlar, tahrip edilmiş vadiler, boşalmış köyler ve sessiz kalan bir şehir…

O dönemde STK’lar, odalar, kanaat önderleri nerelerdeydi?

Şehir talan edilirken kimse “durun” demedi. O sessizliğin bedelini bugün hâlâ ödüyoruz: bozulan ekosistem, göç eden insanlar, kaybolan tarım alanları…

Taraf Olmak Değil, Doğruyu Bulmak

Bugün yine aynı kavşaktayız. Bir yanda “maden istiyoruz” diyenler, diğer yanda “doğamızı koruyalım” diyenler. Oysa mesele taraf olmak değil. Mesele, ortak akılla doğruyu bulmak.

Bu şehir maden istiyorsa, nasıl bir madencilik istediğini açıkça söylemeli.

Çevreye duyarlı, denetimli, bilimsel yöntemlerle yapılan bir madencilik mi istiyoruz, yoksa kısa vadeli kazanç uğruna doğayı mı feda edeceğiz?

Eğer “istemiyoruz” diyorsak, o zaman bu kararın ekonomik bedelini göze almak zorundayız. Ama her durumda konuşmalıyız. Sustukça kararlarımız bizim adımıza veriliyor.

Asıl Maden: Sorumluluk

Bugün Gümüşhane’nin en büyük problemi madenden çok, duyarsızlık.

Herkesin bir fikri var, ama kimse elini taşın altına koymak istemiyor.

Herkes “etliye sütlüye karışmayayım” diyor, ama herkes her şey hakkında konuşuyor. İş eyleme, iradeye gelince ortada kimse kalmıyor.

Güvemli’de köylü kadınlar doğası için nöbet tutarken, şehirdeki sivil toplum neden sessizdi? Bu şehirde çevreyi savunanlar neden yalnız bırakıldı?

Gümüşhane, artık sessizliğin değil, sorumluluğun şehri olmalı.

Birlikte Karar Vermezsek, Birlikte Kaybedeceğiz

Artık şu gerçeği görmek zorundayız:

Gümüşhane kendi geleceğini başkalarının insafına bırakamaz.

Ne Ankara’nın, ne şirketlerin, ne de günü kurtarmaya çalışan siyasetçilerin insafına…

Bu şehirde yaşayan herkesin, bir gelecek tasavvurunda buluşması gerekiyor.

Ya birlikte karar vereceğiz ya da her seferinde aynı kısır döngüyü yaşayacağız:

Biri kazanacak, şehir kaybedecek.

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 ay önce
Madencilik Gümüşhane’nin geleceği için kaçınılmaz bir gerekliliktir. Doğru planlandığında yalnızca ekonomik değil, sosyal kalkınmanın da anahtarıdır. Kapalı devre su sistemleri, toz kontrolü ve rehabilitasyon gibi modern tekniklerle çevreye zarar vermeden üretim mümkündür. Önemli olan “maden olsun mu” değil, “nasıl olsun” sorusuna bilimsel ve denetimli yanıt verebilmektir. Doğru yapılan madencilik doğanın değil, bilimin dostudur.
BEĞENME
0
CEVAPLA